Konya’nın Taşkent ilçesi Balcılar beldesinde 18 kız öğrenciye mezar olan Özel Boğaziçi Ortaöğretim Öğrenci Yurdu, skandal niteliğindeki denetimsizlik zincirini de açığa çıkardı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) adına il/ilçe milli eğitim müdürlüklerince denetlenmesi gereken yurt biçimsel denetimin dışında denetim yapılamadığı için faaliyetini sürdürdü.

Kuran kurslarını denetleyen müftülük, kaçak eğitim verdiği ve bir tarikata bağlı olduğu duyumu almasına rağmen “yetkisi bulunmadığı ve sorumlu tutulabileceği” gerekçesiyle denetimden kaçınırken, bina ne belediye ne de mülki amirlik tarafından denetlendi. Geriye ise aynı şekilde eğitim veren yüzlerce öğrenci yurdu ve kaçak Kuran kurslarının nasıl denetlendiği sorusu kaldı.

Gaz kaçıran LPG tankının sabaha karşı 04.00 sıralarında elektrik düğmesine basılmasıyla infilak etmesi, binlerce çocuğun eğitim gördüğü yurtların kağıt üzerinde denetlendiğini ve kaçak Kuran kursu olarak kullanıldığını ortaya koydu.

Erkek yurduydu

Konya’da yaşanan facia, denetimsizlik zincirini ve denetimlerin caydırıcılıktan uzak olduğunu gösterdi. Açığa çıkan bilgilere göre, Balcılar Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği, 2000’de, 1990’da yapılan ve bir süre sonra genişletilen üç katlı binada erkek öğrenci yurdu açmak için izin aldı.

Mevzuata göre, MEB’in, ortaöğretime yönelik açılan yurtları mülki idare amirlerinin hazırladığı plan doğrultusunda yılda iki kez denetlemesi gerekiyor. Denetleme raporlarının da valilikler aracılığıyla bakanlığa gönderilmesi zorunluluğu bulunuyor. Yurdun eksiklerden dolayı kapanması gerektiği belirtilirse MEB, süreli ya da süresiz olarak yurdu kapatıyor.

Bakanlıktaki belgelere göre, söz konusu yurt, son olarak kaymakamlık tarafından 29 Mayıs 2008’de denetlendi. Ancak hazırlanan raporda yurdun ne kaçak Kuran kursu olarak kullanıldığı ne de binadaki teknik yetersizliklerle ilgili bilgi yer almadı.
Üstelik denetimin yapıldığı tarihte yurdun ne deprem ne de itfaiye raporu bulunmuyordu.

Akıbeti araştırılmadı

Bu sırada Konya Valiliği’nin kayıtlarında, dernek yönetiminin yurtla ilgili söz konusu denetim tarihinden önce yaptığı başvuru bulunuyordu. Dernek yönetimi, 17 Nisan 2008’de yapılacak ek binada erkek, infilak eden yurtta kız öğrencilere hizmet verebilmek için izin istedi. Valilik de 5 Mayıs 2008 tarihli yazısında belgelerin eksik olduğunu bildirdi ancak dernek yönetiminden yanıt alamadı.

29 Mayıs 2008’deki denetimde kız öğrencilere yönelik kayıt yapıldığı tüm belde halkınca bilmesine rağmen bu yazışmaların akıbeti araştırılmadı. Kaymakamlık ya da belde belediyesi de binanın teknik yeterliliği üzerinde durmadı.

Tüm belde halkı yurtta kızlara yönelik kaçak Kuran kursu eğitimi verildiğini biliyordu. Ancak mevzuata göre ne yurtları denetlemekle görevli MEB, ne de Kuran kurslarının açılmasına izin vermek ve denetlemekle görevli Diyanet İşleri Başkanlığı bunun farkına varamadı.

Her iki kurum, faciadan sonra sorumluluklarını yerine getirdiklerini açıkladı. Oysa ya MEB müfettişleri ya da Diyanet’in durumu fark etmesi gerekiyordu.

Müftü bilmezden gelmiş

Radikal gazetesinin haberine göre, Yıkılan yurda 100 metre mesafede İlçe Müftülüğü’nün rutin olarak denetlediği Diyanet’e bağlı bir başka Kuran kursu bulunuyor. Ancak burayı denetleyen müfettişler, kaçak Kuran kursundan haberdar olmalarına rağmen yetkili mercilere herhangi bir bildirimde bulunmadı.

İlçe Müftüsü Mehmet Ak da “Süleymancılara bağlı faaliyet gösterdiğini duydum. Kaçak kursu ‘denetliyorum’ sanılmasın diye içine girmedim” sözleriyle kaçak Kuran kursundan haberdar olduğunu ortaya koydu.

Saptansa ne olacak?

Tüm bu denetimler yapılıp, erkek öğrenci yurdunda kızlara kaçak olarak Kuran kursu eğitimi verildiği saptansa bile yurdun sahibi dernek yönetimi hapse girmeyecekti. AKP’nin 2005’te değiştirdiği TCK’ya göre bu suça 3 aydan 1 yıla kadar hapis veriliyor. Yeni TCK’ya göre, bu orandaki ceza için suçlu cezaevine konulmuyor. Ceza ya paraya çevriliyor ya erteleniyor.