7
Mayıs
2024
Salı
KONYA

Mevlana 800 yaşında!

30 Eylül 1207 tarihinde doğan ve hayatı boyunca insanlara barışı ve kardeşliği öğütleyen mutasavvıf Hz. Mevlana, 800 yıldır insanlığa ışık tutmaya ve kardeşliğe çağırmaya devam ediyor.

30 Eylül 1207 günü Afganistan'ın Belh şehrinde doğan Hz. Mevlana'nın babası şehrin önemli insanlarından olup, bilgeler bilgesi olarak adlandırılan Hüseyin Hatibi oğlu Bahaeddin Veled'di. Sultan'ül Ulema olarak bilinen Bahaeddin Veled, ailesiyle birlikte 1213 yılında Belh şehrinden ayrılmıştı.

Nişabur, Bağdat ve ardından Mekke'ye gelen Bahaeddin Veled ve ailesi, hac görevini yerine getirdikten sonra Şam üzerinden Karaman'a geldi. Burada 7 yıl kalan Hz. Mevlana, Gevher Hatun ile evlendi. Bu evlilikten Hz. Mevlana'nın iki oğlu dünyaya geldi. Gevher Hatun'un ölümünün ardından tekrar evlenen Hz. Mevlana'nın bu evlilikten de ikisi erkek, biri kız üç çocuğu oldu.

İLİM VE İRFAN MERKEZİ KONYA
O yıllarda Anadolu'nun büyük kısmı Anadolu Selçuklu Devleti'nin himayesindeydi. Devletin başkenti olan Konya ise içinde barındırdığı sanat eserleri, ilim ve bilim adamlarıyla adeta ilim ve irfan merkezi haline gelmişti. Dönemin hükümdarı Alaeddin Keykubat, Sultan'ül Ulema'yı Konya'ya davet ederek, ailesiyle Konya'ya yerleşmesini istedi. Daveti kabul eden Bahaeddin Veled ve ailesi, 3 Mayıs 1228 tarihinde Konya'ya geldi. Bizzat Sultan Alaeddin Keykubat tarafından karşılanan Bahaeddin Veled ve ailesi için görkemli bir karşılama töreni düzenlendi.

12 Ocak 1231'de Bahaeddin Veled'in vefatının ardından müritleri onun varisi olarak Hz. Mevlana'yı gördüler ve onun etrafında toplandılar. Babası ve gezdiği yerlerde karşılaştığı ilim adamlarından aldığı derslerle kendini geliştiren Hz. Mevlana, kısa sürede adını duyurmayı başardı. İplikçi Medresesi'nde verdiği vaazları dinlemek isteyenler nedeniyle medrese önünde izdihamlar yaşanıyordu.

ŞEMS-İ TEBRİZİ İLE KARŞILAŞMA
15 Kasım 1244 yılında Hz. Mevlana, Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. O karşılaşmanın ardından birlikte medreseye kapanan Hz. Mevlana ve Şems, Hakk'ın gerçek yolunu bulmak için saatlerce sohbet ediyor, neredeyse hiç dışarı çıkmıyorlardı. Ancak Şems'in ani ölümü Hz. Mevlana'yı derinden yaraladı. Uzun yıllar inzivaya çekilen Hz. Mevlana, yaşamını "Hamdım, piştim ve yandım" sözleriyle özetlemişti. 

ŞEB-İ ARUS
Hz. Mevlana, 17 Aralık 1273 günü 66 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Mevlana'ya göre ölüm bir başlangıçtı ve yeniden doğum gibiydi. O öldüğü günü sevgilisine, yani Allah'a kavuşacağı an olarak görüyordu ve sevenlerine, "Ölürsem arkamdan üzülüp ah-vah ederek sakın ağlamayın" diye vasiyet etmişti. Bu nedenle öldüğü gün düğün günü manasına gelen "Şeb-i Arus" olarak adlandırdı. Ölümünün ardından bugünkü Mevlana Müzesi'nin bulunduğu yere defnedilen Hz. Mevlana'nın müritleri, ölüm gününü "Şeb-i Arus" günü olarak bugüne kadar çeşitli etkinliklerle yaşattı. Her yıl Aralık ayının ilk haftası başlayan vuslat törenleri, 17 Aralık günü yapılan Şeb-i Arus töreniyle sona eriyor ve törenlere yerli ve yabancı binlerce kişi katılıyor.

BIRAKTIĞI EN BÜYÜK ESER MESNEVİ
Hz. Mevlana'nın arkasında bıraktığı en büyük eser, bugün tüm dünyada hala satış rekorları kıran "Mesnevi"si. Çelebi Hüsamettin'in ısrarı üzerine kaleme aldığı ve 6 ciltten oluşan Mesnevi'de Hz. Mevlana, insanlara anlattığı tasavvufi fikir ve düşüncelerini aktardığı hikayeleri insanların daha kolay anlayabilmesi için şiir tarzında kaleme aldı. 25 bin 618 beyitten oluşan Mesnevi, bugün dünyadaki neredeyse bütün dillere çevrilmiş ve birçok ülkede satış rekorları kırmıştır. Mesnevi'yi okuyan ve Hz. Mevlana'yı tanımak isteyen milyonlarca yabancı turist her yıl Konya'ya gelerek, Mevlana Müzesi'ni ziyaret ediyor. Hz. Mevlana'nın ayrıca Divan-I Kebir, Mektubat, Fi Mi Ma Fih ve Mecalis-i Seba isimli eserleri de bulunuyor.

GEL, NE OLURSAN OL YİNE GEL
Hayatı boyunca insanları kardeş olmaya davet eden Hz. Mevlana'nın o yıllarda sarf ettiği sözler bugün hala güncelliğini korumakta ve birçok esere de ilham kaynağı olmaktadır. İnsanoğlunu dostluğa ve kardeşliğe çağıran en önemli sözlerden biri olan, "Gel. Ne olursan ol yine gel. İster kafir ol, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değil, bin kere tövbeni bozsan da yine gel" sözü binlerce insanı Konya'da buluşturmaya devam ediyor. İnsanlara vasiyet olarak bıraktığı 7 öğüdü ise hala birçok ev ve işyerinin duvarında yol gösterici olarak durmaya devam ediyor. "Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok" sözü ise dünya nimetlerine tamah eden insanların durumunu gözler önüne sermeye yetiyor. "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" sözü insanları kendileri gibi olmaya davet ediyor.

İHA
Yayın Tarihi : 30 Eylül 2008 Salı 15:35:57
Güncelleme :30 Eylül 2008 Salı 15:40:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?