Okullarda ilk yarıyıl yarın sona ererken, uzmanlar kötü notların telafisinin olabileceğini ancak kötü notlar nedeniyle çocuklar üzerinde kurulan baskı sonucu oluşacak tahribatın telafisinin olmayacağını belirtiyor.
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Sünbül, karnenin öğrencinin birinci dönemdeki durumuyla ilgili bilgiler veren bir uygulama olduğunu belirterek, "Karneyi çocuk için bir yargılama, sorgulama ya da geçmişin hesabını sorma şeklinde algılamamalıyız. Karne, gelecek dönemle ilgili çalışma alışkanlıkları ile ilgili fikir verme aracı olarak kullanılmalıdır. Bu nedenle çocuk üzerinde olumsuz davranışlar sergilenmemelidir. Bu çocuk üzerinde geri dönülemez psikolojik tahribata neden olabilir" dedi.
BAŞARILI ÖĞRENCİ İLE KARŞILAŞTIRMA YANLIŞ
Yapılan yanlışlardan en önde geleninin çocuğun başarılı yaşıtlarıyla kıyaslanması olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ali Murat Sünbül, "Çocuğu başarılı öğrencilerle karşılaştırma, kötü not alan öğrencinin olumsuz tarafını ön plana çıkarma, 'Sen busun, senden adam olmaz' şeklinde ifadeler, çocuğun kişiliğinin gelişmesinde büyük yara açar. Bunun yerine çocuğu motive edecek ve kötü notlarını nasıl telafi edebileceği yönünde motive edici davranışlarda bulunulması gerekiyor" şeklinde konuştu.
KARNENİN TELAFİSİ VAR AMA ÇOCUĞUN YOK
Karnedeki notların telafi edilebilir bir şey olduğunu ve velilerin bunu böyle kabullenmesi gerektiğini vurgulayan Sünbül, "Karnedeki notların telafisi var. Belli bir sistemle ikinci dönem bu kötü notlar düzeltilebilir. Ama unutulmamalıdır ki çocuklarımızın telafisi yok. Notları kötü diye cezalandırdığımız, aşağıladığımız çocuklarımızın psikolojilerinde oluşan büyük tahribatın bir telafisi yok. Bu kötü davranışların sonuçlarını her gün ekranlardan izliyoruz. Bunları yaşamamak adına notları bir sonuç
olarak değil bir süreç olarak görmeli ve bu sürece bizler de aktif olarak katılmalıyız. Çocuğumuzun başarılı olmasını istiyorsak kendimizi ondan soyutlamamalı, eve geldiğimizde onunla ilgilenmeli ve gerek okulda yaptıkları, gerekse dersleri ile ilgili onunla konuşmalıyız. Bu davranışımızla çocuğumuza akademik bir sorumluluk kazandırmış oluruz. Yapılan araştırmalarda başarılı öğrencilerin zekadan çok akademik sorumluğunun ağır bastığı görüldü" dedi.
TATİLDE PLANI ÇOCUĞA YAPTIRIN
15 tatilde kötü not alan çocukların ailelerinin çocuğa aşırı bir baskı uyguladığının altını çizen Sünbül, "Bunun yerine çocuğumuzun tatil için bir plan hazırlamasını sağlamalıyız. Ama bu planı çocuğun kendisi yapmalıdır. Bu planda ne kadar zaman sosyal aktiviteler, ne kadar zaman dinlenme ve ne kadar zaman ders çalışacağını çocuk kendisi belirlemeli. Veli, bu plana müdahil olmamalı ancak çocuğun plana uyup uymadığını mutlaka kontrol etmelidir. Çocukların bu tatilde okumaya ağırlık vermesini öneriyorum.
Bu hem dinlenmelerine hem de zihinsel aktivitede bulunmalarına yardımcı olur" şeklinde konuştu.
KÖTÜ NOTTA AİLENİN ETKİSİ FAZLA
Çocukların aldığı kötü notlarda kendilerinden çok aile ve okulun etkisinin olduğunu belirten Doç. Dr. Sünbül, "Ailenin çocuğun öğrenme sürecine katılmaması, motivasyonuna katkıda bulunmaması, onunla ilgilenmemesi çocuğun okulunda başarısız olmasına neden olabiliyor. Aileler günümüzde sadece sonuçla yani karne, sınav sonucu gibi şeylerle ilgileniyor. Oysa ailenin asıl görevi öğrenme sürecinde çocukla birlikte olmaktır. Çocuğun dersleriyle ilgilenmeleri, ona sevgiyle yaklaşıp konuşmaları ve ödevlerine
yardımcı olmaları öğrencinin eğitsel sorumluluğunun artmasını sağlayacaktır. Eğer siz bütün gününüzü televizyon karşısında geçirir ya da sadece üzerinize biçilen görevi yerine getirmekle kalırsanız çocuğunuzun başarısız olması kaçınılmazdır" dedi.