4
Mayıs
2024
Cumartesi
NEVŞEHİR

Organik tarıma ilgi artıyor

Kimyasal tarımın insana ve doğaya yaptığı zararın günden güne ortaya çıkması ile birlikte organik tarım ürünlerine artan ilgi her geçen yıl büyüyor.

Türkiye'de organik tarımın öncülerinden olan Kapor Limitet Şirketi, 1995 yılında yaklaşık 6 dekarlık alanda başladığı organik tarım üretiminde bugün 800 dekarlık bir araziye sahip ve ürünleri Türkiye'nin çeşitli illerinin yanı sıra Almanya'da büyük ilgi görüyor.

Kapor Limitet Şirketi kurucu ortağı olan Osman Yüksel, organik tarımın, üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar her aşamasında kontrollü, kimyasal ilaç, gübre ve genetiği değiştirilmiş organizmalar kullanılmayan üretim yöntemi olduğunu söyledi.

Halk dilinde bunun tamamen atalarımızın doğal üretim yöntemlerinin günümüz agronomik bilgiler ışığında yapılması olarak tanımlanabileceğini kaydeden Yüksel, organik üretim yapan bir çiftçinin, uluslararası bir denetleme şirketi tarafından verilen sertifikayı almak zorunda olduğunu ve bu sertifikayı alabilmesi için ürünlerini gerekli koşullarda üretmesi gerektiğini kaydetti.

Yüksel, "Gerekli koşullar sağlandığında bu denetçi firmalar ürünü denetleyerek sertifika verirler. 'Ekolojik tarım' ismi üzerinde önemli anlaşmazlıklar vardır. Bu yöntem ile üretilen ürünlerin ekolojik kelimesi ile bir bağı olmaması sebebiyle organik tarım daha doğru bir isim olarak kabul edilmektedir. Organik tarım, her şeyden önce belirli kurallar çerçevesinde sürdürülebilir tarımdır. Bu da başta toprak olmak üzere su, hava, çevre ve doğada yaşayan diğer canlılara zarar vermeyen bir üretim anlamına gelmektedir. Örnek olarak ilaçlama ile çevredeki bir göl ve paralel olarak o gölde yaşayan canlılar zarar görebilir. O gölün suyunu kullanan insanların zarar görebileceği gibi, gölden avladığı bir balığı yiyen kuş bambaşka bölgelere hastalık taşıyabilir. Organik tarım, kuralları çerçevesinde çevresine duyarlı, sömüren değil sürdürülebilir olan bir üretim sağlar. Üretilen ürünlerin kolayca izlenebilmesi ve her aşamada denetlenebilmesi ile tarımda ciddi bir denetim eksikliğini giderebilir" dedi.

'1995 YILINDA 6 DEKARLIK ALANDA BAŞLADI'

Osman Yüksel, kendisinin Kapadokya bölgesinde turizm ile ağırlıklı olarak uğraştığı 1995 yılında, Türkiye'de patates üretiminde büyük bir öneme sahip olan bölgede ortaya çıkan patates hastalığı sonrasında, Nevşehir'in merkez ilçeye bağlı Göre beldesinde bulunan 6 dekarlık arazisinde doğal yollarla patatese alternatif bir ürün yetiştirmeye karar verdiğini ve Hollanda'dan getirdiği çilek fidelerini ekerek üretime başladığını kaydetti.

Patateste çıkan hastalık sonrasında yaptığı araştırmada, tarımda kullanılan kimyasal ilaçların nörolojik bozukluklarda dahil olmak üzere kansere varan birçok hastalığa neden olduğunu öğrendiğini ve kendi kendine 'Ben deli miyim?' diye sorduğunu ifade eden Yüksel, "Ben deli değilim, olmak istemedim. Bu nedenle de 'pestisit ve kimyasal gübre kullanmayacağım, sağlıklı ürün yemek istiyorum' dedim. Kimyasalların yerine ABD'den ithal edilen ve mikrobiyal gübreler sınıfıyla Türkiye'ye giren azotobacteri kullanmaya başladım. Bir tür bakteri olan bu azotobacter havadaki azotu alıp bitkinin kullanabileceği hale getiriyor. Bununla birlikte Hollanda'dan getirdiğim fideleri tarlama ektim ve üç yıl içerisinde ciddi bir verim aldım. Fideler geldiği Hollanda'dan daha fazla verim vermeye başladı. Sonrasında yavaş yavaş tarım arazilerimiz büyüdü. İlk olarak Göre'de başladığımız üretim sonrasında Avanos ilçesinde, Aydın'da, Ankara'da ve İstanbul'da da başladı" diye konuştu.

Bugün Kapor Limitet Şirketi'nin yaklaşık 800 dekarlık bir alanda domatesten karnıbahara, çilekten brokoliye kadar 94 çeşit sertifikalı ürün yetiştirdiğini açıklayan Osman Yüksel, yetiştirdikleri ürünlerin Ankara, İstanbul, Antalya, Samsun gibi illerde bulunan organik pazarların yanı sıra www.kapor.com.tr adlı internet sitesinden satışa sunulduğunu belirtti.

Geçtiğimiz aylarda Almanya'dan bir şirket ile ortaklık kurduklarını ve bundan böyle Türkiye'de üretilen domates, sarımsak, brokoli ve patatesin Almanya'da da satılacağını anlatan Yüksel, "Geçmişte marketlerde gördükleri organik tarım ürünlerini çok fazla önemsemeyen, lüks bulan insanlar artık bunun önemini kavradı. Her geçen yıl organik tarım ürünleri tüketimi artıyor. Vatandaşlar özellikle büyük şehirlerde o kadar bilinçlendi ki bizden aldığı bir ürünü tahlil yaptıranlar bile çıkıyor. Fiyatlar konusunda vatandaşlarımız büyük yanılgı içerisinde. Pazardan aldıkları normal ürünlerle arasında tabi ki fark var, ama bunun sağlıkla ölçülmesi imkansız. Örneğin bir domatesin kilosunu vatandaş 2 TL'den alabiliyorsa organik bir ürünün fiyatı 3 TL. Organik ürünlerinin önemini bilen kişiler zaten fiyatlara çok takılmıyor " şekline konuştu.

İHA
Yayın Tarihi : 5 Mayıs 2009 Salı 11:27:00
Güncelleme :5 Mayıs 2009 Salı 11:32:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
hakan IP: 88.226.133.xxx Tarih : 5.05.2009 16:00:43

Nevşehirli girişimcimize yaptığı çalışmalarından dolayı tebrik ediyoruz