1
Haziran
2024
Cumartesi
GÜNCEL

Adalet Sarayı'na görkemli açılış

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Amasya'nın Merzifon İlçesi'nde geçen sene yapımına başlanan ve bu sene tamamlanan Merzifon Adalet Sarayı'nın açılışını yaptı.

Merzifon Adalet Sarayı'nın açılışına Bakan Cemil Çiçek'in yanı sıra Amasya Valisi Celaleddin Lekesiz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Akif Gülle, AK Parti Amasya Milletvekili Hamza Albayrak, AK Parti Yozgat Milletvekilleri İlyas Arslan ve Mehmet Çiçek'in yanı sıra Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Celal Altunkaynak ve kurul üyeleri ile Merzifonlular katıldı.

Merzifon Adalet Sarayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, herkesin adalete güvenmesi gerektiğini, insanların adalet yerine sorunlarını başka yollarla halletmesi durumunda ülkede her gün huzursuzluğun olacağını belirten Adalet Bakanı Cemil Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye büyük Atatürk ile tercihini yapmıştır. Türkiye demokratik bir ülkedir. Demokratik, laik, sosyal ve hukuku, değişmez nitelikler haline getirmiştir. Herkesin 2 şeye inanması lazım. Bunlardan birincisi, yargıya ve adalete inanmaktır. Burada tereddütümüz varsa ihtiyaçlarımızı, problemlerimizi yargı yerine başka usuller ile çözmeye çalışıyorsak, bunun bedelini ağır öderiz. Bir demokratik hukuk devletinin en önemli göstergesi, bir toplumun ne kadar medeni, çağdaş olup olmadığının göstergesi toplumun adalete olan güveni ve saygısıyla doğrudan alakalıdır. Ben yargıya güvenirim, adaletin yüceliğine, üstünlüğüne inanırım. İkincisi ise milletin iradesine güvenmektir. Yargının iradesi karardır, milletin iradesi de seçimlerde ortaya çıkan iradedir. Buna inanmadan, güvenmeden demokrasiyi geliştirmek, memleketi ileriye götürmek mümkün değildir. Belki zaman zaman bu konuda eksikliklerimiz oldu."

AB sürecinde bu eksikliklerin giderilmesi gerektiğini kaydeden Bakan Çiçek, "Yargıya inanmanın, adalete güvenmenin göstergeleri vardır. Kürsünün arkasından 'Güveniyorum, inanıyorum' demekle olmaz. Bu ülkede kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu, kimin haklı kimin haksız olduğunu oturduğumuz yerden biz değil, o kurum bu kurum değil, onun yönetimi bunun yönetimi değil, biz siyasetçiler değil, doğrudan doğruya yargının kendisinin vermesi gerekir. Öyle olmazsa bu ülkede her gün huzursuzluk olur. Onun için herkes bunu içine sindirecek. Yargı hata yaparsa onun kendi içerisinde düzeltme yolları vardır. Olağan kanun yolları vardır, olağanüstü kanun yolları vardır, insan hakları mahkemeleri vardır, itiraz yolları, şikayet yolları vardır. Bir hukuk devletinde hepimizin içerisine sindirmesi gereken husus yargıya inanmaktır ve güvenmektir. Bu hatamızı ne kadar çabuk düzeltirsek, bu noktadaki tereddütlerimizi ne kadar çabuk giderebilirsek, bu ilkeyi içimize ne kadar sindirebilirsek işte o zaman Türkiye belli bir seviyeyi tutturmuştur ve geleceği aydınlıktır" şeklinde konuştu.

"BU ÜLKEDE BUGÜN HUZUR VARSA, BUNU YARGIYA BORÇLUYUZ"

Hakim ve savcıların büyük fedakarlıklar ile görevlerini yaptıklarını anlatan Bakan Çiçek, yargının görevini yerine getirirken ona imkan sağlamak gerektiğini vurguladı. "Siz bu kadar fedakarlıkla görev yapan insanlara huzur içerisinde görev yapabilecekleri mekanları inşa edemez, o imkanları veremezseniz çok fazla bir şey beklemeniz zor olur" diyen Çiçek, şunları söyledi:

"Bir Adalet Bakanı sıfatı ile değil vatandaş olarak söylüyorum; bütün olumsuzluklara rağmen bu ülkenin en temiz kurumu yargıdır. Bu ülkede geceyi gündüze katarak çalışan yine yargıdır. Bizim çapımızda bir ülkede hakim ve savcı sayısı 30 binin üzerindedir. Bu ülkede yargı adına görev yapan ve başınız dara düştüğünde gidip hak ve adalet talep ettiğiniz 70 milyonluk ülkede hakim ve savcı sayısı yüksek yargı da dahil 8 bin 500 civarındadır. Bu insanlar geceyi gündüze katarak günde 100 dosya bakıyor ama her türlü olumsuzluğun faturası da kendisine çıkartılarak bu ülkede adaleti sağlamaya çalışıyor. Bir kurumu yargılarken gerçeği tam bilmek lazım. Biz hükümet olarak bunun gereğini yapma hususunda elimizden gelini yapıyoruz. Bu bir siyasi mesele değildir. Adalete verilen hizmetler bir siyasi iktidara seçim kazandırmaz. Hiç kimse rey verirken bir partinin adalete ne kadar önem verdiğini hesaba katarak rey vermez. Bilelim ki adalete ne kadar az önem verirsek, bedelini de o kadar çok ödüyoruz. Misal istiyorsanız geriye dönük 10 yıllık bir süreye bir bakın. Bu ülke neler, ne imkanlar ve fırsatlar kaybetti. Adaleti ne kadar yüksekte tutabilirsek, bu meslekte görev yapan insanları ne kadar imkan sahibi yapabilirsek, ne kadar başları dik olursa, ne kadar işleri ile dosyadaki deliller ile baş başa bırakabilirsek işte o zaman bu ülke bugünkünden çok daha iyi noktaya gelir. Evet adalete yapılan tahsisat, harcadığınız para iktidara seçim kazandırmaz ama ülkeye geleceğini kazandırır. Bu ülkede bugün huzur varsa, bazı noktalardaki sıkıntıları biliyoruz, insanlar bir yerden bir yere daha rahat gidiyorsa, bunu güvenlik güçleri ve yargıya borçluyuz."

.
Yayın Tarihi : 12 Kasım 2005 Cumartesi 17:38:57
Güncelleme :13 Haziran 2006 Salı 12:15:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?