7
Mayıs
2024
Salı
ÇORUM

İnternet çıktı gazetecilik ayağa düştü

Gazetecilik denince, saygınlığı ve bir mevkisi olan meslek olarak akla gelirdi. Şimdi de böyle mi ya. Evet, kısmide olsa gazeteciliğin saygınlığını devam ettirmeye çalışan duayenlerimiz ve çalışan arkadaşlarımız var.
Gazetecilik mesleği topluma örnek olmayı gerektirir, bizler ve hocalarımız elimizden geldiği kadar bu böyle götürme gayretindeyiz.
Bu mesleğin etik kuralları kişisel haklara saldırmayı gerektirmez, benim elimde kalem, şimdiki deyimle klavye, tabanca benim elimde istediğim yere rast gele ateş ederim mantığını kaldırmaz. Bu mantıkla hareket edenler zamanla o silahı kendi ellerinde patlatır ve en büyük zararı saldırdıkları kişiye değil kendilerine verirler.
Önceden gazete, gazetecilik ve gazeteci vardı. Topluma faydalı olabilecek işlere imza atacak eleştiriler yapar. Bu şekilde o şehri mülki amirlerine belli bir sıkıntıları ulaştırırlardı.
Şimdi ne oldu da bir takım düzen değişti, bu etik kurallarla uyulmaz oldu. Şimdi olan oldu işin özüne bakarsak. Mantar gibi internet siteleri türedi, her önüne gelen bir site açtı veya ili ve ilçesi için faydalı olabilecek siteler kurdu fakat bunu farklı amaçla kullanan beyin noksanlığı olan kişiler kendi kötü amaçlarına yönelik kullanmaya başladılar.
Her internet sitesi kuran kişi istediğini yazabileceğini sanarak rasgele, eleştiriden uzak tamamen saldırı amaçlı aptalca yazılarla kendilerini kanıtlayıp toplum önünde itibar kazanma gayretine düştüler.
Bunun en güzel örneğini geçtiğimiz günlerde Osmancık’ta yaşadık.
İnternet sayfasında yazılan, güya onun dar mantığına göre haber amaçlı yazı, benim gazeteci mantığıma göre aptalca ve bir ayağı topal yazı.
Eğer eleştiri yapıp bir takım işlerin memleket yararına yapılmasını isteniyorsa bu belli çerçevede ve belli bir etik kural ile eleştiri yapılmalıdır.
Saldırı niteliği taşıyan her türlü eleştiri diye nitelendirilen yazıların karşısındayım. Ben bunu birilerini savunmak adına değil, mesleğin etik kurallarını savunmak ve aya düşürmemek adına söylüyorum.
Bir gün Nasrettin Hoca pazarda oğlu ile gezerken bunları uzaktan gören güya kendilerini uyanık sanan iki kafadar hoca ile oğlunun yanına yaklaşıp patlıcanı uzatarak hocanın oğlunun da hoca kadar hazır cevap olup olmadığını ölçmek istemişler
“bu nedir evladım”
Hocanın oğlu şıp diye cevabını yapıştırmış
“Gözü açılmamış sığırcık yavrusu”
İki kafadar şaşırmış kalmış
Bu fıkra anlayana çok şey anlatıyor, anlamayan ise sadece bakıyor.
Artık gözü açılmamış sığırcık yavruluğunu bırakıp, yapılan bir takım çalışmaları ve projeleri görmenin zamanıdır. Osmancık’ta artık gözlerin açılıp gerçekleri görme zamanıdır.
Gerçekten ve samimi bir şekilde idrak edebilirsek eğer, Mart 2004 seçimlerinden sonra belediye yönetimine gelen mevcut belediye başkanı, Osmancık için 30–40 yılı içine alan projeler üretmekte ve yeni yeni projeler için gecesini gündüzüne katmakta. Önemli olan hassas nokta bu projelere sadece iyi niyet ve güzel bir gözle bakabilmekte
Öyle internet köşelerinden boş harmanda darı savurmakla gün geçmiyor. Gençler olarak sizlerinde bir işin ucundan tutup bu memleket için güzel olanları yapma peşinde olun. Böyle mesnetsiz atışlarla bir yere varılmaz.
Bir gün adama sorarlar “bu Osmancık için sen ne yaptın” diye. Bu soruya verebilecek bir cevabın yoksa eğer, sana söylenecek tek kelime kalır geriye “ eğer bu memleket için bir şey yapmadıysan, o zaman senin konuşmaya ve eleştiri yapmaya hakkın yok”
Değerleri okurlarım sizleri rahatsız ettimse eğer özür diliyorum.
Gazeteci olmama rağmen iki kelimeyi bir araya getirip güzel cümleler kuramıyorum ama naçizane bir şeyler yazmaya çalıştım.
Saygılarımla.
İsmail KABAKDERE
İsmail KABAKDERE
Yayın Tarihi : 30 Mart 2006 Perşembe 09:52:15
Güncelleme :3 Nisan 2006 Pazartesi 19:30:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?