2
Mayıs
2024
Perşembe
ÇORUM

Kene uyarısı ve önlemi

Memorial Hastanesi Klinik Laboratuvarlar Koordinatörü Doç. Dr. Kenan Keskin, Türkiye'de 22 ilin Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) nedeniyle risk altında bulunduğunu belirterek, hastalığın iştahsızlık, baş ağrısı, yüksek ateş, yaygın kas ağrıları, mide ağrısı, kusma ve bazen de ishal şikayetleri ile ani olarak başladığını söyledi.


Güneşin kendisini daha fazla gösterdiği, havaların iyiden iyiye ısındığı bu aylarda, sıcak havanın tadını çıkarmak isteyenleri yine kötü bir sürpriz bekliyor. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) özellikle bahar ve yaz aylarını seçmesiyle Türkiye'nin farklı bölgelerinden kene hastalığı ile ilgili haberler gelmeye başladı. Bunun üzerine Memorial Hastanesi Klinik Laboratuarlar Koordinatörü Doç. Dr. Kenan Keskin, bir açıklama yaparak Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hakkında bilgi verdi. KKKA'nın aslında kenelerin bir enfeksiyonu olduğunu belirten Keskin, "Bu hastalığa neden olan 'Nairovirus' adında bir virüs'tür. Bu virüs, keneler arasında enfeksiyon yaparak yayılır. Virüs, hastalık taşımayan kenelerin hastalıklı konakçıdan kan emmesi sırasında onlara da bulaşmaktadır. Bu hastalık aynı zamanda kenelerin cinsel yolla bulaşan hastalıklarıdır. Yani keneler arasında yayılma yollarından birisi de kenelerin çiftleşmesi sırasında bulaşma şeklindedir. Bilinen yaklaşık 850 kadar kene türü mevcuttur ve bunlardan 31'inin bu hastalığı bulaştırdığı bilinmektedir. Özellikle 'Hyalomma' türüne ait olan henüz erginleşmemiş keneler, virüsü küçük omurgalılardan (tavşan, kirpi, tilki gibi) kan emerken alır ve daha büyük omurgalılara (sığır, koyun, keçi gibi) ve insanlara yine kan emerken bulaştırırlar. Ayrıca kuşlar virüsü taşıyarak virüsün kıtalar arasında yayılmasına sebep olabilir. Hastalığın Kırım'dan Kongo'ya kadar çok geniş bir coğrafyada yayılmasında da kuşların rol oynadığı düşünülmektedir" dedi.

22 İL KIRIM-KONGO KANAMALI ATEŞİ YÖNÜNDEN RİSK ALTINDA
Virüs hayvanlarda belirtisiz bir enfeksiyona sebep olurken, insanlarda yüksek oranda ölümle sonuçlanan, kanamalarla seyreden ciddi bir hastalığa neden oluyor. Kenelerin Türkiye'de genellikle Nisan-Ekim döneminde aktif olduğunu ifade eden Doç. Dr. Keskin, "Bu nedenle bu dönemde hastalığın sıklığında belirgin bir artış olmakta ve salgınlara bu dönemde rastlanmaktadır. Ülkemizde başta Karadeniz ve Orta Anadolu olmak üzere Tokat, Sivas ve Çorum gibi illerle birlikte 22 ilimiz Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi yönünden risk altındadır. KKKA hastalığı, ülkemizde 2002 yılında görülmeye başlamıştır" diye konuştu. 2002-2003 yılında görülen 150 vakada 6 kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Keskin, 2002-2007 yılları arasında toplam bin 820 vakayla karşılaşıldığını, bunlardan 92'sinin ölümle sonuçlandığını kaydetti.
Hastalığın ilk defa, 1944 yılında Kırım'da tanımlandığını ve "Kırım Kanamalı Ateşi" adı verildiğini söyleyen Keskin, 1969 yılında Kongo'da da aynı hastalığa rastlanmasıyla adının KKKA olduğunu anlattı. Keskin, KKKA hastalığının temel bulaşma yollarını ise şöyle sıraladı:


"Virüsü taşıyan kenelerin ısırması ile; kırsal kesimde yaşayan ve gerek evcil, gerekse vahşi hayvanlarla ilişkisi olan kimselere, ev hayvanları ve sokak hayvanları ile ilişkisi olanlara, kırsal kesimde özellikle çalılıklar ve otların olduğu yerlerde piknik, av veya çeşitli amaçlarla bulunanlara bulaşma olabilmektedir. Enfekte hayvanların kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu; veterinerler, avcılar, kasaplar ve çiftçilerde, meslek hastalığı olarak görülebilir. Ayrıca bu hayvanların etlerinin hazırlanması
sırasında ev hanımlarına ve bu işle uğraşanlara bulaşma olabilir. Hasta kişilerin kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu; doktor, hemşire ve sağlık memuru ve laborantlar gibi sağlık görevlileri ile evde hasta bakan hasta yakınlarına bu yolla bulaşma olmaktadır."


Hastalığın bugün için hava yolu ile ya da hastalıklı hayvanların sütleri ile geçtiğine dair bir bilgi bulunmadığını ifade eden Doç. Dr. Kenan Keskin, hastalığın iştahsızlık, baş ağrısı, yüksek ateş, yaygın kas ağrıları, mide ağrısı, kusma ve bazen de ishal şikayetleri ile ani olarak başladığını anlattı. Birkaç gün içinde gözlerde ve yüzde kızarıklık, göğüste noktasal kanamalar, vücutta yaygın cilt altı kanamaları, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan bulunması gibi ciddi kanama bozukluğu bulgularının görülebildiğini kaydeden Keskin, Hepatit (Karaciğer tutulması) gelişimine bağlı olarak ciltte sarılık ve idrarda koyulaşma saptanabildiğini söyledi.
Hastalığa ait belgelenmiş salgınlar incelendiğinde, hastanede yatan hastalar arasında ölüm oranının yüzde 9 ila yüzde 50 arasında değiştiğini aktaran Keskin, bu oranın kimi araştırmalarda yüzde 80'lere kadar yükselebildiğini belirtti. Keskin ayrıca, iyileşmenin genellikle onuncu günden sonra başladığını, bazı vakalarda dört haftaya kadar uzayabildiğini, ölümlerin ise, genellikle hastalığı ağır seyreden hastalarda, hastalığın ikinci haftasında gerçekleştiğini kaydetti.

HASTALIKTAN KORUNMA YOLLARI
KKKA hastalığı açısından risk gruplarını "tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, veterinerler, kasaplar ve mezbaha işçileri, sağlık personeli, endemik bölgelerde kamp ve piknik yapanlar" şeklinde sıralayan Keskin, hastalıktan korunmak için ise şu tavsiyelerde bulundu:


"Kene yönünden şüpheli ve tehlikeli olan bölgelerden uzak durulmalıdır. Hayvanlarla gereksiz temaslardan kaçınılmalıdır. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda, çıplak ayakla dolaşılmamalı, kısa giysiler giyilmemeli, mümkünse açık renkli (kenelerin kolaylıkla fark edilebilmeleri açısından), uzun kollu ve uzun paçalı giysiler giyilmelidir. Vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli, vücuda yapışan keneler kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan (bir pensle sağa sola oynatarak, çivi çıkarır gibi) alınmalıdır. Kenelerin üstüne kimyasal dökülmesi, kibrit ile yakılması gibi işlemler kenelerin hastalık etkenlerini aktarma riskini artırabilir. Bu tarz uygulamalardan kaçınılmalıdır. Ormanlarda çalışan işçilerin ve ava çıkanların lastik çizme giymeleri veya pantolonlarının paçalarını çorap içine sokmaları kenelerden koruyucu olabilmektedir. Gerek insanları gerekse hayvanları kenelerden korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıran ilaçlar dikkatli bir şekilde
kullanılabilir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilmektedir. Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı uygun akarisitlerle ilaçlamalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkan vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne göre ilaçlanmalıdır. KKKA insandan insana bulaşabilmektedir, bu nedenle hastalarla temastan kaçınılmalı, zorunlu olarak temas edenler ise mutlaka gerekli tedbirleri almalıdırlar. Sağlık personeli bu konuda yayınlanmış rehberlerde belirtilen özel tedbirleri alarak hasta ve şüphelilere aklaşmalıdırlar. Hasta ya da şüpheliler yine konuyla ilgili rehberlerde belirtildiği şekilde izole edilmelidir. Hasta kimse veya hayvana ait şüpheli eşyalar, vücut sıvıları, çıkartılar ve cesetlerin dezenfeksiyonunda, yüzde 0.5 klor çözeltisinde 5 dakika tutulması gerekir. Kirli yüzeyler veya tekrar kullanılması gereken malzemelerin dezenfeksiyonu için ise yüzde 0.05'lik klor çözeltileri kullanılmalıdır. Klor solüsyonu, cilt ve gözler için tahriş edici olduğundan dikkatli kullanılması ve uzun süre maruz kalmaktan kaçınılması gerekmektedir. Dezenfeksiyon için bazı başka yöntemler ve ajanlar da bulunmaktadır, ancak en kolay temin edilebildiği ve her yerde bulunabileceği için klor solüsyonu (çamaşır suyu) kullanılması önerilir. Tanı için laboratuara örnek gönderileceği zaman yine konuyla ilgili rehberlerde belirtilen tedbirler eksiksiz olarak alınmalı ve örnekler belirtilen
şartlara uygun olarak laboratuara gönderilmelidir."

iha
Yayın Tarihi : 8 Mayıs 2008 Perşembe 15:46:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?