7
Mayıs
2024
Salı
GÜMÜŞHANE

Bölge Barosu'ndan açıklama

Gümüşhane-Bayburt Bölge Barosu Başkanı Avukat Ali Haydar Dereli, yaptığı açıklamada, kendilerinin de gönüllerinden geçenin Anayasa Mahkemesi'nin, kılık kıyafet konusundaki düzenlemeye karşı açılan davayı reddetmesi olduğunu, fakat mahkemenin kararına katılmasalar da saygı duyulmasının gerektiğini vurguladı.


Dereli, eğitim hakkının anayasal bir hak olduğunu, üniversiteye gelmiş bir öğrencinin, tanınabilecek şekilde giyindikten sonra, kılık kıyafeti nedeniyle bu haktan mahrum bırakılamayacağını belirterek şöyle konuştu:
"Anayasa ve kanunlar, eğitim öğretim hakkını ortadan kaldıracak şekilde yorumlanamayacağını, devletimiz çok güçlü olmasını ve bir öğrencinin örtüsü ile rejim bunalımı yaşanmayacağını savunuyoruz. Ancak, demokrasilerde yargı ve hukuk herkes için olduğundan, Yüce Mahkemenin kararına katılmasak da saygı duymalı, artık bundan sonrasına bakmalı, temel hak ve özgürlükler için Anayasa çerçevesindeki çalışmalara devam etmeliyiz. Bizim kötü bildiğimiz, belki de hakkımızda iyisidir."


Kuvvetler ayrılığı ilkesinin, yasama, yürütme ve yargı adıyla birbirinden ayrı ve bağımsız üç ayrı organ tesis etmek suretiyle devletin temel işlevlerinin yerine getirilmesini öngördüğünü, bu ilkenin benimsenmesinden amacın, güç diktasını yani totaliter bir yönetime gidilmesini önlemek olduğunu vurgulayan Dereli, Yüksek Mahkemelerin kararları dahil hiçbir yargı kararının tartışma ve eleştiri dışı olmadığını söyledi.

EGEMENLİK ANAYASANIN ÇİZDİĞİ SINIRLAR VE BELİRLEDİĞİ TEMEL İLKELER ÇERÇEVESİNDE YETKİLİ ORGANLAR ELİYLE KULLANILIR
Anayasa'da, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun ifade edildiğini fakat egemenliğin Anayasa'nın çizdiği sınırlar ve belirlediği temel ilkeler çerçevesinde yetkili organlar eliyle kullanılacağı hususunun da yine Anayasa'nın koyduğu temel bir ilke olduğuna değinen Dereli, şöyle konuştu:
"Bu bağlamda işaret etmek gerekir ki, yasama yetkisini kullanan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 'Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır' diyen Anayasa'nın 11. maddesi hükmünün dışında ve yargıyla yürütmeye oranla daha imtiyazlı bir konumda değildir. O nedenle, Anayasa Mahkemesi'nin, Anayasa değişikliklerini sadece biçim yönünden incelemekle görevli olduğu noktasından hareketle, Anayasa Mahkemesî'nîn verdiği karan eleştirenlerin, yasama organı üyelerinin de Anayasa'ya bağlı olduklarını ve hatta bunun üzerine yemin ettiklerini unutmamaları gerekir."

ÇİFT MECLİSLİ SİSTEMLER, TEK MECLİSLİ SİSTEMLERE GÖRE YASAMA SÜRECİNİ GECİKTİRİR VE PARLAMENTOYU YAVAŞLATIR
Kamuoyunda tartışılan çift meclisli sistemlerin tek meclisli sistemlere göre yasama sürecini geciktirerek parlamento verimliliğini azalttığını ifade eden Dereli, açıklamasını şu şekilde tamamladı:
"Çift meclisli sistemler, birinci meclisin tercihinin aksine kimi çevreleri korumak amacıyla tasarrufta bulunarak meclisler arasında kurumsal çatışmaya yol açarlar. Tek meclis yapısı içinde var olan oligarşik yapıyı, ikinci meclise de taşımak suretiyle oligarşik yapıyı fazlaca güçlendirirler. Her iki mecliste de aynı partinin çoğunlukta olması durumunda, çoğunluk diktasına gidişi daha da kolaylaştırırlar. Gerek bu nedenler, gerekse 1982 Anayasası'ndan önceki başarısız denemenin kazandırdığı deneyimler ve yanı sıra çift meclisli sistemin uygulanmakta olduğu Anglosakson ülkelerinde olduğu gibi, daha henüz ülkemizde uzlaşma ve çatışma kültürlerinin yerleşmediği, farlılıkları kurucu unsur olarak kabul eden demokrasi terbiyesinin ve herkes için özgürlük anlayışının içselleştirilmediği göz önüne alındığında çift meclisin bugün yaşanan krizi çözemeyeceği açıktır."

.
Yayın Tarihi : 12 Haziran 2008 Perşembe 14:48:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?