Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, ülkede kötü giden konuların düzeltilmesi için Cumhuriyet'e sahip çıkılması gerektiğini belirterek, "Demokrasi içinde şerefini, onurunu kaybetmeden ülkeyi kalkındırmanın yolunu birbirimizle konuşarak, tartışarak bulmak zorundayız. Hepimiz Türk milletinin parçasıyız" dedi. 

Yenilenen CHP binasını hizmete açmak için helikopterle Sivas'tan Gümüşhane'ye gelen Baykal, Zafer Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti. CHP Genel Başkanı Baykal, konuşmasının başında miting alanını dolduran kalabalığa bazı sorular sordu. "Ağzınızın tadı yerinde mi?", "Haliniz keyfiniz yerinde mi?", "Sattığınız alacağınızı karşılıyor mu?", "Hesabınız kitabınız birbirini tutuyor mu?", " Mutfakta işler yolunda mı?" sorularına, vatandaşlar "Hayır" cevabını verince Baykal, "Peki nasıl oluyor da kalkınıyoruz? Türkiye'de zenginleşme varsa Gümüşhane'de de olması gerekmiyor mu? İşi yolunda olanlar elbette vardır. Ama onlar Anadolu'da değil. Onlar bir avuç insan. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de. Türkiye'nin sıkıntı bahasına devlete borç vererek faiz geliriyle yatırım yapmadan, üretim yapmadan, vergi vermeden durumunu düzelten insanlar. Onun için Anadolu'da insanlarımızın boynu bükük. Dünyada en pahalı mazotu biz kullanıyoruz. Bir takım insanlara destekler veriliyor, faizler ödeniyor devlet bunun acısını mazottan çıkarıyor sizden çıkarıyor. Türkiye'de yanlış bir çark dönüyor. Ülkenin geliri iki yere gidiyor, biri ülkeye borç verenlere bir de onlara aracılık edenlere. Sonuç yolsuzluk, işsizlik. Cebinde çay parası bulunmayan vatandaşı olan ülkede kalkınmadan söz etmek mümkün mü? Kalkınanlar başkaları. Türkiye'de ithalat patlıyor. İthalatı patlayan bir ülke kalkınamaz" şeklinde konuştu. 

CHP Genel Başkanı Baykal, konuşmasında daha sonra şunları söyledi:
"Atatürk'ün Cumhuriyet döneminde yapılanların bugün satılarak, ülkenin borçlarının ödeniyor. Çin az ıstırap çekmedi. Japonya kalkındı. Japonya ıstırap çekmedi mi? Istırap çekmeden bu işler olmuyor, çile çekmeden olmuyor. Oldurmaya kalkarsan şerefini, namusunu, onurunu kaybetmek durumunda kalıyorsun. Demokrasi içinde şerefini, onurunu kaybetmeden ülkeyi kalkındırmanın yolunu birbirimizle konuşarak, tartışarak bulmak zorundayız." 

Baykal konuşmasının son bölümünde terör konusuna değinerek, "Türkiye'de bu hükümete hangi akılla, hangi mantıkla böyle bir maddeyi düzenlemeyi önerdi. Hangi başbakan, hangi hükümet terör örgütünün kurucusuna af getirecek bir maddeyi içine sindirebilir? Ne var bunun arkasında ne var? Sınır ötesi hareket için Bakanlar kurulunu topluyor. Hepimiz bekledik, birkaç gün sonra takke düştü. Hiçbir şey yok. Benim Başbakanım çıkıyor alt kimlik, üst kimlik tartışmaları yapıyor. Türkiye'de hepimiz Türk milletinin parçasıyız. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir parçasıyız. AB Türkiye'de azınlık yaratmaya çalışacak, Başbakan alt kimlik üst kimlik diyecek, biz de bunları hazmetmeye çalışacağız. Kim bunu kabul eder" diye konuştu. 

Türkiye Cumhuriyeti'nin Müslüman bir toplum olduğunu ve bununla iftihar ettiklerini de sözlerine ekleyen Baykal, şöyle dedi:
"Dinimizi, inancımızı en güzel şekilde yaşıyoruz. Hep Müslüman'dık ve binlerce sene de Müslüman kalacağız. Bundan hiç kimsenin kuşku duymaya hakkı yoktur." 

Ülkenin kurtuluşunun Cumhuriyet'e sahip çıkmaktan geçtiğini vurgulayan Baykal, "Demokrasiden ödün vermeden, cumhuriyeti güçlendirmemiz lazım. Nasıl yapacağız. Cumhuriyeti demokrasi dışında kurumların müdahalesiyle değil, demokrasi içinde sandıkta ağırlık koyarak güçlendirmemiz lazım" dedi. 

Baykal, daha sonra, helikopterle şehirden ayrıldı.