Üçüncü köprü tartışmaları, gözleri bir kez daha İstanbul Boğazı’ndaki kaçak yapılaşmaya çevirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kuzeye yeni bir köprü yapılması halinde çevresinde yapılaşmaya müsaade edilmeyeceğini vurguluyor.
Ancak İmar Kanunu, Kıyı Koruma Kanunu ve Koruma Kurulu Yasası’nın yanı sıra özel bir Boğaziçi Kanunu’na sahip olan Boğaz, bugüne kadar kaçak yapılaşmadan bir türlü kurtulamadı. Üstelik kaçak yapı inşa ettiği için hapis cezası alan hiç kimse de olmadı.
Nitekim eski Boğaziçi İmar Müdürü Semih Ay’ın şu sözleri Boğaz’daki vahameti gözler önüne seriyor: “Görevde bulunduğum bir buçuk yıl zarfında kaçak inşaat için 150 civarında suç duyurusunda bulundum. Fakat hiçbirinden bir netice çıkmadı. Boğaz’daki kaçak yapılaşmayla baş edemedim.” İstanbul’daki belediye başkanları sık sık Napolyon’un “Dünya tek bir devlet olsaydı başkenti İstanbul olurdu.” sözünü hatırlatıp duruyor. Birçok Avrupalı seyyahın kitaplarında da Boğaziçi ile ilgili övgü dolu tasvirler geçiyor.
Ama Boğaz, artık rant ve kaçak yapılarla anılır oldu. Boğaziçi Öngörünüm Alanı’nda yaklaşık 550 bin kişi yaşıyor. Alandaki bina sayısı 30 bin, konut sayısı 130 bin civarında ve Boğaziçi Kanunu’nun çıktığı 1983’ten bu yana belirlenebilen kaçak yapı sayısı 3 bin civarında. Şu ana kadar 2 bin 970 kaçak yapı tespit edilerek mühürlendi. Ancak inşaatların birçoğu mühre rağmen tamamlandı. Kanunda kaçak yapı yapan veya göz yumanlar için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası, yeni TCK’da da 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Projeler Daire Başkanlığı’na atanan eski Boğaziçi İmar Müdürü Semih Ay, kanunların uygulanmasında problem yaşandığına dikkat çekiyor. Çünkü ona göre tek sıkıntı yargıda değil. İdarenin de zafiyetleri var. Ayrıca Boğaz’daki çok başlılık, sıkıntının büyümesine yol açıyor. Yetkinin tek elde toplanması gerektiğini belirten eski müdür, “İnşaat teknolojileri ilerledi. Şimdi mühür vurup encümenden karar çıkarıncaya kadar geçen 4-5 aylık sürede vatandaş binayı bitirip içine yerleşiyor. Ani müdahale yetkisi verilmeli.” önerisinde bulunuyor.
Ay, idaredeki zafiyetlerden birisinin de personel ve ekipman sıkıntısı olduğunu kaydediyor. Yapıya mühür vurulduktan sonra takibatın iyi yapılamadığını iddia eden Ay, mührün sökülerek inşaata devam edildiğini kaydediyor.
Bir başka sıkıntı Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün gelirlerini tespit eden kanundaki maddelerin kağıt üzerinde kalması. Yasaya göre köprü geçiş ücretlerinden elde edilen gelirin yüzde 10’unun bu kuruma verilmesi gerekiyor. Fakat bugüne kadar bu kaynak hiç aktarılmadı. Ay’ın şikayet ettiği bir diğer husus, Boğaz’da emlakı olan iş, sanat, spor ve medya dünyasından birçok ünlü ismin tutumu.
Görevdeyken zor günler yaşadığını anlatan Ay, “Çoğu kendi alanlarında söz sahibi insanlar. Sağdan soldan aranıyorsunuz, ısrarlı taleplerin arkası kesilmiyor. Vicdani baskı ve bu taleplerle karşı karşıyasınız. Kimse orada uzun süre çalışmak istemez.” diyor. Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Eyüp Muhçu ise şunları söylüyor: “Boğaziçi plan notları değiştiriliyor, yasaya aykırı yatırımlar yapanlar korunuyor, denetim birimleri ya göz yumuyor ya da koruma duvarlarını aşamıyor.”
Bütün bu olumsuz tabloya rağmen yeni Boğaziçi İmar Müdürü İrfan Uzun, sorumluluğunun farkında olduğunu vurgulayarak, sorunlarla baş etmek için elinden geleni taviz vermeden yapacağını aktarıyor. Uzun, “Aslolan tespit değil, kaçağı önlemektir. Öncelikle köklü bir tespit yaparak, bilgisayarda envanter çıkaracağız.” diye konuşuyor.
Ahmet Dönmez / ZAMAN