Avrupa Birliği meselesi, hepimizi çok yakından alakadar ediyor.
AB Parlamentosunun 15 Aralık 2004 kararı, bilahare 17 Aralık 2004de Başkanlar Konseyi kararı hepimizi çok yakından alakadar etti.
Bu kararlardan çok daha önemli bir belgeyi Başbakanımız ve Başbakan Yardımcımız 29 Ekim tarihinde Romada imzaladılar. Bu anlaşma, Avrupa İçin Bir Anayasa Oluşturan Anlaşma
Bu anlaşma, AB üyelerinin onaylama sürecinden sonra, Avrupanın kesin anayasası olacak.
AB Anayasası hakkında hem Sayın Abdullah Güle, hem Sayın Cemil Çiçeke sorular sordum. Sayın Abdullah Gülden daha cevap gelmedi, ancak Sayın Cemil Çiçek bana fevkalade açık kalplilikle cevaplarını verdi.
3 Ekim 2005de müzakereler başladıktan sonra, 30 küsur kısmın müzakereleri biterse, Ermeni soykırımını tanırsak, dağlardaki silahlı Kürt kuvvetleri ile anlaşırsak, her türlü talebi yerine getirirsek sonunda AB üyesi olacağız ve bu anayasa bizim anayasamız olacak.
Peki o zaman ne olacak?
Sayın Cemil Çiçek cevap veriyor:
ABye katılım aşamasında, bir aday ülke olarak Ülkemizin katılıma hazır hale getirilmesi için, özellikle yetki devri açısından; ya kazuistik yöntemle Anayasamızın 6, 7, 8 ve 9. maddelerinde değişiklik cihetine gidilmesi ya da torba madde ile yetki devrine imkan sağlayan tek bir düzenlemenin Anayasaya eklenmesi lüzumu ve yine bu paralelde Anayasamızın 16, 67, 74 ve 138. maddeleriyle, 90. maddesinin 5. fıkrası ve 38. maddesinin son fıkrası gibi maddelerinde değişiklik yapılması lüzumu ile genel olarak 1982 Anayasamızın değiştirilmesi ihtiyacının birbirine karıştırılmamasının gerektiği düşünülmektedir.
Zira, ülkemiz açısından yeni bir sivil inisiyatif ile gerçekleştirilecek olan Anayasa çalışmasının, 15.12.2004 tarihinde Avrupa Parlamentosunca kabul edilen ilke kararının 23. paragrafına göre, Avrupa Parlamentosu tarafından, AB üyeliği için gerekli tüm köklü değişikliklerin ileri ve hatta muhtemelen gerekli bir yansıması olarak yeni bir Anayasanın hazırlanmasına özel önem gösterildiği ve modern bir Anayasanın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin modern yapılanmasının temelini oluşturabileceği vurgulanmaktadır.
Yani, durum çok basit. Bütün badireleri atlatıp, bütün tavizleri verdikten sonra ABye girerken ya AB Parlamentosunun 15.12.2004 tarihli direktiflerine göre yeni bir Anayasa yapacağız ya da mevcut Anayasamızın 6, 7, 8 ve 9. maddeleri başta olmak üzere bazı maddelerini değiştireceğiz.
Pek tabii, yeni Anayasa yapacaksak, mevcut Anayasanın 6, 7, 8 ve9. maddelerinin yeni Anayasada olmaması da esas.
Şimdi, Cemil Çiçekin değiştirilmesinde lüzum gördüğü, mevcut Anayasamızın 6, 7, 8 ve 9. maddelerini dikkatlerinize getiriyorum:
VI. Egemenlik
Madde 6: Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
VII- Yasama yetkisi ve görevi
Madde 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
VIII- Yürütme yetkisi ve görevi
Madde 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
IX. Yargı yetkisi
Madde 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Ve, milletvekili arkadaşlarıma yüksek sesle soruyorum:
Bu maddeleri değiştirmeye ve Türkiyenin bağımsızlığını tasfiye etmeye hazır mıyız?
Evet diyorsak, hangi karşılık için?
Bir adım öteye gidip, düşünmemiz için bir başka örnek vereyim:
Kürt-Türk eşitliği için federasyon dışında yol yok. Bölünme değil, iktidar paylaşmaktır bu. Türkiyeyi, Türklerin egemenliğine dayalı anlayış rahatlatmaz diyenlere bazen kızıyoruz.
Biz, AB için kendi rızamızla egemenlik hakkımızdan, devredilemez bir yetki olan TBMMnin yasama yetkisinden, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun yürütme yetkisinden, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılan yargı yetkisinden vazgeçiyorsak Kürt federasyonu isteyenlere neden kızıyoruz? Neden Güneydoğu Anadolu Bölgesini ve Kuzey Irakı da içine alan bir federasyon kurmuyoruz?
Lütfen düşünelim; Türkiye Cumhuriyetini tasfiye etmeye hazır mıyız? Yerine ne konulacağının veya hiçbir şey konulamayacağının farkında mıyız?