18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

548 Milletvekiline açık mektup...

Avrupa Birliği meselesi, hepimizi çok yakından alakadar ediyor.

AB Parlamentosu’nun 15 Aralık 2004 kararı, bilahare 17 Aralık 2004’de Başkanlar Konseyi kararı hepimizi çok yakından alakadar etti.

Bu kararlardan çok daha önemli bir belgeyi Başbakanımız ve Başbakan Yardımcımız 29 Ekim tarihinde Roma’da imzaladılar. Bu anlaşma, “Avrupa İçin Bir Anayasa Oluşturan Anlaşma”…

Bu anlaşma, AB üyelerinin onaylama sürecinden sonra, Avrupa’nın kesin anayasası olacak.

AB Anayasası hakkında hem Sayın Abdullah Gül’e, hem Sayın Cemil Çiçek’e sorular sordum. Sayın Abdullah Gül’den daha cevap gelmedi, ancak Sayın Cemil Çiçek bana fevkalade açık kalplilikle cevaplarını verdi.

3 Ekim 2005’de müzakereler başladıktan sonra, 30 küsur kısmın müzakereleri biterse, Ermeni soykırımını tanırsak, dağlardaki silahlı Kürt kuvvetleri ile anlaşırsak, her türlü talebi yerine getirirsek sonunda AB üyesi olacağız ve bu anayasa bizim anayasamız olacak.

Peki o zaman ne olacak?

Sayın Cemil Çiçek cevap veriyor:

“AB’ye katılım aşamasında, bir aday ülke olarak Ülkemizin katılıma hazır hale getirilmesi için, özellikle yetki devri açısından; ya kazuistik yöntemle Anayasamızın 6, 7, 8 ve 9. maddelerinde değişiklik cihetine gidilmesi ya da torba madde ile yetki devrine imkan sağlayan tek bir düzenlemenin Anayasaya eklenmesi lüzumu ve yine bu paralelde Anayasamızın 16, 67, 74 ve 138. maddeleriyle, 90. maddesinin 5. fıkrası ve 38. maddesinin son fıkrası gibi maddelerinde değişiklik yapılması lüzumu ile genel olarak 1982 Anayasamızın değiştirilmesi ihtiyacının birbirine karıştırılmamasının gerektiği düşünülmektedir.

Zira, ülkemiz açısından yeni bir sivil inisiyatif ile gerçekleştirilecek olan Anayasa çalışmasının, 15.12.2004 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nca kabul edilen ilke kararının 23. paragrafına göre, Avrupa Parlamentosu tarafından, ‘AB üyeliği için gerekli tüm köklü değişikliklerin ileri ve hatta muhtemelen gerekli bir yansıması olarak yeni bir Anayasanın hazırlanmasına özel önem gösterildiği ve modern bir Anayasanın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin modern yapılanmasının temelini oluşturabileceği’ vurgulanmaktadır.”

Yani, durum çok basit. Bütün badireleri atlatıp, bütün tavizleri verdikten sonra AB’ye girerken ya AB Parlamentosu’nun 15.12.2004 tarihli direktiflerine göre yeni bir Anayasa yapacağız ya da mevcut Anayasamızın 6, 7, 8 ve 9. maddeleri başta olmak üzere bazı maddelerini değiştireceğiz.

Pek tabii, yeni Anayasa yapacaksak, mevcut Anayasanın 6, 7, 8 ve9. maddelerinin yeni Anayasada olmaması da esas.

Şimdi, Cemil Çiçek’in değiştirilmesinde lüzum gördüğü, mevcut Anayasamızın 6, 7, 8 ve 9. maddelerini dikkatlerinize getiriyorum:

VI. Egemenlik

Madde 6: Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.

Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.

Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.

VII- Yasama yetkisi ve görevi

Madde 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez.

VIII- Yürütme yetkisi ve görevi

Madde 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.

IX. Yargı yetkisi

Madde 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.

Ve, milletvekili arkadaşlarıma yüksek sesle soruyorum:

Bu maddeleri değiştirmeye ve Türkiye’nin bağımsızlığını tasfiye etmeye hazır mıyız?

“Evet” diyorsak, hangi “karşılık” için?

Bir adım öteye gidip, düşünmemiz için bir başka örnek vereyim:

“Kürt-Türk eşitliği için federasyon dışında yol yok. Bölünme değil, iktidar paylaşmaktır bu. Türkiye’yi, Türkler’in egemenliğine dayalı anlayış rahatlatmaz” diyenlere bazen kızıyoruz.

Biz, AB için kendi rızamızla egemenlik hakkımızdan, devredilemez bir yetki olan “TBMM’nin yasama yetkisinden”, “Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’nun yürütme yetkisinden”, “Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılan yargı yetkisi”nden vazgeçiyorsak Kürt federasyonu isteyenlere neden kızıyoruz? Neden Güneydoğu Anadolu Bölgesini ve Kuzey Irak’ı da içine alan bir federasyon kurmuyoruz?

Lütfen düşünelim; Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye etmeye hazır mıyız? Yerine ne konulacağının veya hiçbir şey konulamayacağının farkında mıyız?


Yayın Tarihi : 15 Şubat 2005 Salı 11:26:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?