20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

AB kararları ile Sevr kararları birbirine benziyor mu?

Avrupa Parlamentosu, AB’nin, direkt seçimle göreve gelen ve AB içinde halkı temsil eden organıdır. Bu Parlamento, Bakanlar Konseyi ile beraber AB yasalarını onaylar, Avrupa Komisyonu dahil, bütün AB kurumlarını denetler.

Bu Parlamento’nun Türkiye ile ilgili almış olduğu kararların bazılarını dikkatinize getirmek istiyorum.

****

Bu kararlar hoşunuza gitti mi, gitmedi mi bilmiyorum ama, size aşağıda meşhur Sevr Antlaşması’nın bazı maddelerini de ileteyim; gönlünüzce bir karşılaştırma yapın. Bakalım, AB kararları ile Sevr kararları birbirine benziyor mu, benzemiyor mu?

Unutmadan Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılması ile ilgili ilk açıklamayı Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox’un yapmış ve AP’nin 1995 yılında Leyla Zana’ya Sakarov ödülü vermişti.

Önce Avrupa Parlamentosu Kararları:

22.12.1993 Tarihli Kararı:

“Türk Devleti’nin bütünlüğü, yalnızca Kürtler’in kendi dillerini kullanma ve öğrenme hakkıyla ve gelenek ve göreneklerin varlığını sürdürmesiyle, fakat aynı zamanda uygun düzeylerde idari özerklikle de uyumlu olabilmelidir.”

24.10.1996 Tarihli Kararı:

1- AP, dünyanın her tarafındaki milyonlarca Ortodoks Hristiyan için, Konstontinopolis’teki (İstanbul yerine bu isim kullanılmıştır) Patrikhanenin önemini gözönünde bulundurarak, Türk yetkililerinin Ekümenik Patrikhanenin tam olarak korunması konusundaki yükümllüklerinin farkında olarak, Ekümenik Patrikhanenin ve dinsel yerlerin binalarının korunması yönünde, gerekli önlemleri alması için Türk yetkililerine çağrıda bulunur.

2- AP, Patrikhaneye doğrudan bağlı olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun derhal yeniden açılması çağrısında bulunur.

13.11.2001 Tarihli Kararı:

1- AP Komisyonu, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden faaliyete feçirilmesi konusunda yaptığı açıklamada, “Ancak Hristiyan kiliseleri, özellikle mülkiyetle ilgili olarak, zorluklarla karşı karşıya bulunmada devam etmektedir. Heybeliada’daki Ortodoks Ruhban Okulu’nun 1971 yılında kapatılması konusunda bir ilerleme bildirilmemiştir. Çeşitli Çeşitli kiliselerin yasal statülerinin tanınmamış olması, dini personelin türkiye’ye erişebilmesi de dahil olmak üzere bazı kısıtlamalar yaratmaktadır” demektedir.

Ayrıca aynı gün, “IMF ve Dünya Bankası tarafından finansal destek sağlanmış ve yeni ekonomik planın uygulama boyutuyla ilgili önemli sayıda yasa 2001 yılının ikinci çeyreğinde hızlı bir biçimde kabul edilmiştir. Bu reformların amacı krizin aşılması ve AB üyeliği için ekonomik kriterlerin yerine yetirilmesine yardımcı olmaktır” şeklinde açıklamada bulunmuştur.

Avrupa Komisyonu 08.11.2000 tarihli raporunda:

“Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nun kapalı kalması konusu da dahil olmak üzere, 1923 Lozan Antlaşması kapsamında olsunlar olmasınlar, Müslüman olmayan tüm kesimlerin somut taleplerinin gerektiği gibi incelenmesi gerektiğini belirtmektedir.”

Sözde Kürdistan’ın kurulması faaliyetlerine ilişkin olarak:

17.09.1992 Tarihli Karar:

“Türk güvenlik güçleri, 1992 yılında 205 kişiyi yargılamadan idam etmiştir. Türkiye’nin güneydoğusunda sürmekte olan olağanüstü hal derhal kaldırılmalı, Türkiye’deki Kürt sorunu ile ilgili olarak bir uluslararası konferans düzenlenmelidir.”

22.12.1993 Tarihli Karar:

“Türk Devlitinin bütünlüğü, yalnızca Kürtler’in kendi dillerini kullanma ve öğrenme hakkıyla ve gelenek ve göreneklerinin varlığını sürdürmesiyle, fakat aynı zamanda uygun düzeylerde idari özerklikle de uyumlu olabilmelidir.”

18.01.1996 tarihli karar:

“Kürt vatandaşlarının Türkiye içinde bir tür kültürel özerklik elde etmeleri için, barışçıl yollardan çaba gösterme haklarını tanır.”

10.06.1996 tarihli karar:

“AP, Türk yetkililerden Türkiye’de bulunan tüm Kürtler’in haklarını tanımasını ster.”

19.06.1996 tarihli karar:

AP, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sürdürdüğü askeri operasyonlardan ve Kürdistan’daki (Güneydoğu Anadolu Bölgesi) anlaşmazlığa barışçıl bir çözüm bulma yollarını aramayı reddetmesinden büyük kaygı duyar.”

20.06.1996 tarihli karar:

“AP, çıkmazı aşmak ve sorunun barışçıl biçimde siyasi bir çözüme gidebilmesi için, ülkenin güneydoğusundaki askeri operasyonları durdurması ve tüm Kürt örgütlerle göreşmelere başlaması için Türk Hükümetine çağrıda bulunur.”

17.09.1998 tarihli karar:

“Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin kuzey Irak işgalini lanetler ve PKK terörizmiyle başetme ihtiyacının milletlerarası sınırlarının ihlal edilmesini haklı kılmadığını düşünür.”

“.... Kürt kimliğinin yasal olarak tanınarak, PKK’nın ateşkes çağrısına uyulması isteniyor ve Türk Ordusunun Kuzey Irak’a girmesi işgal olarak tanınmakta ve lanetlenmektedir.”

Avrupa Parlamentosu Genişleme Grubu’nun 10.02.2000 tarihinde hazırladığı, Türkiye ve AB ile ilişkiler” raporunda:

1- AB kurumları, Türk Hükümetinden Kürt halkına uyguladığı baskılara siyasi bir çözüm bulmasını ister.

2- AP; 15 Ocak 1998 tarihli kararıyla, bu sorunun çözümü için uluslararası düzeyde girişimde bulunması için AB’ye çağrıda bulundu ve Konsey’e ve üye devletlere de Kürtler’e karşı insan hakları ihlalleri sorununu BM İnsan Hakları Komisyonu’nda gündeme getirmeleri çağrısını yaptı.”

3- Türkiye’nin AB’ye üyeliği görüşüyle bir plan doğrultusunda Kopenhag Kriterlerini yerine getirecekse, Kürt sorununun çözüme kavuşturulmasının hayati önemde olduğunu vurguladı.

15.11.200 tarihli karar:

“AP, Türk yetkililerine, Kürt toplumunun siyasi temsilcileriyle özellikle de ülkelerinin güneydoğusundaki kentlerin belediye başkanlarıyla diyaloğa girmeleri çağrısında bulunur.”

Yunanistan’ın topraklarının AB’nin korunması altında olması hususlarına ilişkin olarak:

15.02.1996 tarihli kararı:

“Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin bir üye devleti olan Yunanistan’ın egemenlik haklarını tehlikeli bir biçimde ihlal etmesinden ve Ege’deki askeri gerginliğin urtmasından ciddi biçimde kaygı duymaktadır. Yunanistan’ın sınırlarının, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin dış sınırlarının parçası olduğunu vurgular.”

(Avrupa Parlamentosu, Doğu Ege’deki Kardak Adası ile ilgili olarak, Türkiye’nin proaktif askeri operasyonlarından kaygı duymaktadır. Kardak Adası; 1923 yılındaki Lozan Antlaşması, 1932 yılında İtalya ve Türkiye arasındaki protokol ve 1947 Paris Antlaşması’na göre, Oniki Adalar Grubuna dahildir ve 1960’lı yıllardaki Türk haritaları bile bu adaları., Yunan toprağı olarak göstermektedir.)

17.09.1998 tarihli karar:

AP; Türkiye’den, “Ege’deki özellikle Kardak Adası’na ve kıta sahanlığının sınırlarının belirlenmesine ilişkin olarak, farklılıkların giderilmesine çalışılmasında uluslararası hukuk ilkelerine saygı gösterilmesini” istemektedir.

Kıbrıs’ın hukuki statüsünün belirlenmesine ilişkin olarak:

18.01.1996 tarihli karar:

“Başbakan Tansu Çiller’in Kıbrıs’ın gelecekte AB’ye katılması ile bağlantılı olarak Kıbrıs’ın kuzey tarafından Türkiye’ye olası bütünleştirilmesi konusundaki sözlerine ilişkin açıklamayı teessüfle karşılar, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda Gümrük Birliği’nin hükümlerine uymasını ister, Komisyon’un ve Konsey’in, Kıbrıs’ın bölünmesini sona erdirmeyi teşvik edecek gerekli adımları atmasını ister ve onlardan, bu soruna bir çözüm bulabileme de yardımcı olmak üzere bir arabulucuyu aday göstermelerini ister.”

19.09.1996 tarihli karar:

“AP, Türk Hükümetinden, özellikle işgalci askeri güçlerin geri çekilmesi ve Kıbrıs sorununa adil ve uygulanabilir bir çözüm bulunması çağrısında bulunan BM kararlarını kabul etmesini ve uyguamasınıister ve Kıbrıs Hükümeti ile Kıbrıs Türk toplumunun yönetimine de, Kıbrıs sorununa BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun barışçıl bir çözüm aramaya devam etmeleri çağrısını yapar.”

17.09.1998 tarihli kararı:

“AP, Türkiye’ye Adanın askersizleştirilmesini sağlamak amacıyla, Kıbrıs’tan askeri güçleri çekmesi konusunda protak adımlar atması çağrısında bulunur.”

06.10.1999 tarihli karar:

“AP; Türk yetkililerinin Kıbrıs konusunda ilgili BM kararlarının kabulu ve uygulanması temelinde ve (Kıbrıs’ın) AB’ye katılması konusundaki görüşmelerin kesintisiz bir biçimde sürdürülmesinden bağımsız olarak, siyasi bir çözüm bulunmasına bir kez daha aktif bir biçimde katkıda bulunmasını ister.”

AP Genişleme Grubu’nun 10.0.2000 tarihinde hazırladığı, “Türkiye ve AB ile ilişkiler” Raporu:

“Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının yüzde 37’sini, yasa dışı bir biçimde işgal etmektedir. Genişleme süreci 31 Mart 1998 tarihinde başlatılmıştır ve 10 Kasım tarihinde de aralarında Kıbrıs’ın da bulunduğu ilk ülke grubu ile katılma görüşmeleri başlamıştır. Üyelik, adanın tümünü kapsamalı ve adayı bölen anlaşmazlığa barışçıl bir çözümün bulunması sürecini hızlandırmalıdır.”

25.10.2001 tarihli karar:

“AP; Kıbrıs sorununa kapsamlı ve tatmin edici bir çözüm aramada süren tıkanıklık, sürmekte olan çabaları zayıflatarak genişleme sürecini ciddi bir biçimde aksatacak niteliktedir.”

Ermeni iddialarına ilişkin olarak:

15.11.2000 tarihli karar:

“AP; 1980’li yıllardan beri 1915-1917 olaylarını BM’Nin 09.12.1948 tarihli kararındaki “soykırım” olarak ilan etti ve Türk Hükümetinin bunu kabul etmesini istedi. Türkiye’nin bu olguyu reddetmesinden AB üyeliğinin kesin engeli olduğunu açıkladı.”

Mali hususlara ilişkin olarak:

Avrupa Komisyonu 08.11.2000 tarihli raporunda:

1- AB, devlet yetkililerinin merkezi idareden mahalli idarelere devrini savunmakta ve bu amaçla mahalli idareler reformu yasa tasarısının kabulünü istemektedir: “Merkezi idarenin mahalli yönetim üzerindeki denetimi güçlü olmaya devam etmektedir. Daha öte bir ademimerkeziyetçiliği amaçlayan ve halen bakanlıklar arasında görüşülmekte olan mahalli yönetime ilişkin yasa taslağının kabul edilmesi beklenmektedir.”

2- Avrupa Komisyonu, Türkiye sendikacılık hareketinin “mezarda emeklilik” olarak nitelendirdiği ve “sosyal güvenlik erformu” adı altında sürdürülen uygulamaları da desteklemekte ve bunlara açilen ihtiyaç olduğunu belirtmektedir.

25.10.2001 tarihli karar:

“AP, ülkeyi finansal krizden çıkarmak için gerekli olan ekonomik reformların uygulanmasında Türk Hükümeti tarafından yapılan girişimleri memnuniyetle karşılar, ekonomiye istikrar kazandırmak için gerçekleştirilen bu çabanın ürünlerini vermeye başladığına inanır.”

13.11. 2001 tarihli karar:

Ayrıca aynı gün “IMF ve Dünya Bankası tarafından finansal destek sağlanmış ve yeni ekonomik planın uygulanma boyutuyla ilgili önemdi sayıda yasa 2001 yılının ikinci çeyreğinde hizlı bir biçimde kabul edilmiştir. Bu reformların amacı krizin aşılması ve AB üyeliği için ekonomik kriterlerin yerine getirilmesine yardımcı olmaktır.”

SEVR KARARLARI

Madde 36- .... Sözleşmelerin hükümlerine, özellikle soy, din ve dil azınlıklarının haklarına dürüst bir biçimde saygı göstermekte kusur ederse...

Madde 72: Soy, dil, din azınlıklarını da içeren ve halkın bütün kesimlerinin oransal temsilini sağlayacak nitelikle bir seçim sistemiyle, yerel bir parlamento kurulacaktır.

Madde 141: Türkiye, Türkiye’de oturan herkesin doğum, bir ulusal topluluktan olmak, dil, soy ya da din ayırımı yapılmaksızın, yaşamlarını ve özgürlüklerinin korumayı, tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükümlenir.

Türkiye’de oturan herkes, her inancın, dinin ya da mezhebin gereklerini, ister açıkta, ister özel olarak özgürce yerine getirme getirme hakkına sahip olacaktır.

Madde 147: Soy, din ya da dil azınlıklarından bağımsız olarak ve Osmanlı makamları hiçbir biçimde karışmaksızın giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ya da sosyal kurumlar, ilk, orta ve yüksek okullarla, başka her çeşit öğretim kurumları (buralarda kendi dillerini özgürce kullanmak ve kendi dinlerini özgürce uygulamak hakkına da sahip olarak...) kurmak, yönetmek ve denetlemek konularında eşit hakka sahip olacaklardır.

Madde 62: Fırat’ın doğusunda, ileride saptanacak Ermenistan’ın güneyinde ...... saptanan Suriye ve Irak ile, Türkiye sınırının kuzeyinde Kürtler’in sayıcı üstün bulunduğu bölgenin yerel özelliğini, iş bu antlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak 6 ay içinde, İstanbul’da toplanan ve İngiliz, Fransız ve İtalyan hükümetlerinden her birinin atadığı üç üyeden oluşan bir komisyon hazırlayacaktır. Bu plan, Süryani ve Geldaniler ile bu bölgelerin içindeki, öteki etnik ve dinsel azınlıkların korumasına ilişkin tam güvenceleri de kapsayacaktır...

Madde 63: Osmanlı Hükümeti 62. maddede öngörülen komisyonlardan birinin ve ya ötekinin kararlarının, kendisine bildirildiğinden başlayarak 3 ay içinde kabul etmeyi ve yürürlüğe koymayı şimdiden yükümlenir.

Madde 64: İş bi antlaşmanın yürürlüğe konuluşundan bir yıl sonra 62. maddede belirtilen bölgede Kürtler, bu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğunun Türkiye’den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyi’ne başvururlarsa ve Konsey de bu nüfusun bu bağımsızlığa yetenekli olduğu görünüşüne varırsa ve bu bağımsızlığı onlara tanımayı Türkiye’ye salık verirse, Türkiye bu öğütlemeye (tavsiyeye) uymayı ve bu bölgeler üzerinde bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçmeyi şimdiden yükümlenir.

Bu vazgeçmenin ayrıntıları başlıca; müttefik devletlerle Türkiya arasında yapılacak özel bir sözleşmeye konu olacaktır.

Bu vazgeçme gerçekleşirse ve gerçekleşeceği zaman, Kürdistan’ın şimdiye dek Musul ilinde kalmış kesiminde oturan Kürtler’in, bu bağımsız Kürt devletine kendi istekleri ile katılmalarına, başlıca müttefik devletlerce hiçbir karşı çıkışta bulunmayacaktır.

Madde 84: ..... Türkiye, eski Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa kıtasında ve işbu anlaşma ile saptanan Türkiye sınırları ötesindeki bütün haklarından ve sıfatlarından Yunanistan yararına vazgeçer.

Madde 122: Türkiye, şimdi İtalya’nın işgalinde bulunan Ege Denizi Adaları ile bunlara bağlı adacıklar üzerindeki bütün haklarından ve sıfatlarından İtalya yararına vazgeçer.

Madde 116: Türkiye, bu adanın padişaha ödenen vergiye olan hakkını da içermek üzere, Kıbrıs üzerinde ya da Kıbrıs’a ilişkin bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçer.

Madde 142: ... Osmanlı Hükümeti savaş süresince Türkiye’de yapılan topluca öldürmeler sırasında, kişilere verilen zararları en geniş ölçüde karşılamak için, 1 Kasım 1914’den beri, herhangi bir soydan veya dinden olursa olsun, ortadan yok olmuş, zorla götürülmüş, gözaltı edilmiş ya da tutuklanmış kişilerin aranması ve kurtarılması için kendisinin ve Osmanlı makamlarının tüm desteğini sağlamayı yükümlenir.

Madde 144:.... Osmanlı Hükümeti, 1 Ocak 1914’den beri topluca öldürülme korkusuyla ya da başka herhangi bir zorlama yüzünden, yurtlarından kovulmuş, Türk soyundan olmayan Osmanlı uyruklarının yurtlarına dönüşlerini ve yeniden işlerine başlayabilmelerini, olabildiği ölçüde kolaylaştırmayı resmen yükümlenir.

Madde 231: ... Türkiye’ye bir ölçüde destek ve yardımda bulunmak isteyen müttefik devletler; Osmanlı Hükümeti ile, danışma oyu bulunacak bir Osmanlı komiserinin de katılacağı ve başlıca ilgili müttefik devletler olan Fransa, Britanya İmparatorluğu ve İtalya’nın ve birer temsilcisinin bulunacağı bir maliye komisyonu kurulmasını kararlaştırmışlardır...

Madde 232: Maliye Komisyonu, Türkiye’nin kaynaklarını korumak ve arttırmak için uygun göreceği önlemleri alacaktır.

Maliye Bakanlığınca her yıl Osmanlı Parlamentosuna sunulacak bütçe ilk önce Maliye Komisyonuna sunulacak ve Komisyonca uygun bulunan bir biçimde parlamentoya sunulacaktır. Parlamentonun getireceği hiçbir değişiklik, Maliye Komisyonu’nun uygun bulması alınmadıkça yürürlüğe giremeyecektir.

Madde 233: Maliye Komisyonu, Türkiye’de para sürümünü düzenlemekle ve uygun ve hak gözetir görülecek bütün yollarla, bunu sağlıklı bir duruma sokmakla görevli olacaktır.

Madde 234: Osmanlı Hükümeti, Maliye Komisyonunun izni olmadıkça, hiçbir iç ya da dış borçlanmaya girişmemeyi yükümlenir.


Yayın Tarihi : 13 Temmuz 2004 Salı 14:36:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?