Bugün, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu ve tavsiye kararları açıklandı. Bugün saat: 16:00 civarında, TBMM Dışişleri Komisyonu’ndan alarak, bir kaç saat evvel Komisyon Başkanı Prodi’nin okuduğu raporun tavsiyeler bölümünü alıp okuma fırsatımız oldu.
Gayet kısa ve direkt olarak durumu özetleyeyim:
Bu rapor Türkiye için iyi bir rapordur. Bu rapora göre 17 Aralık 2004’te de Türkiye’ye müzakerelerin başlama tarihi verilmelidir, verilecektir.
Bu raporun içinde Türkiye için menfi görünen bazı hususların, daha ziyade, Avrupa’nın iç politikasına dönük olduğunu unutmamalıyız. Raporun iki yerinde sözü edilen, “özü ve tabiatı itibariyle bu görüşme sürecinin sonuçlarını şimdiden tayin etmek mümkün değildir ve bu ucu açık bir süreçtir” sözünden çok fazla rahatsız olmamak gerekir. Çünkü bu hakikaten böyledir. Siz yarın, mesela ölüm cezasını geri getirmeye kalkarsanız, görüşmeler pek tabii ki askıya alınır.
Şimdi 2005 senesi bütçesi hazırlanırken hem hükümete, hem muhalefete yapmak istediğim bir teklif var: Raporun tavsiyeler kısmının 7. paragrafı, özellikle AB üyesi devletlerin halkları ile, Türkiye’nin politik ve kültürel açıdan yakınlaştırılmasını öngörüyor. Bundan sonra müzakerelerin başarı ile devamı kadar, üzerinde durmamız gereken en önemli konu budur. Türkiye ile AB’nin birleşmesi, hem AB’deki halkların, hem de Türk Halkının birbirini anlayarak benimsemelerine, bir başka deyimle kamuoylarının birbirlerini kabulüne bağlıdır.
2005 bütçesi için 50 ila 100 milyon eurodan başlayarak, bilahare arttırarak önümüzdeki beş sene için 500 ila 1 milyar euroluk tanıtım bütçesini yürürlüğe koymalıyız. Bu bütçenin sevk ve idaresini de Dışişleri Bakanlığımızın koordinasyonunda, TBMM’deki iktidar ve anamuhalefet partisinin mensuplarından oluşacak, mesela 7 kişilik bir komisyona bırakmalıyız. İstişari mahiyette olacak bu komisyonun yürütme görevini de Dışşişleri Bakanlığı yapabilir. Ancak, özellikle altını çiziyorum, hükümetin bu konuyu tek başına yürütme yerine, anamuhalefet partisinin iştirakını da temin etmesi son derece önemlidir.
17 Aralık 2004’ü beklerken şimdiden “hayırlı olsun” diyorum. Son beş senelik icraatı ortaya koyan parlamento ve hükümetleri tebrik ediyorum.
BOP’a MOP’a kaymadan, moralimizi bozmadan, hem empati yaparak, hem de kendimizi anlatarak sabırla bu işi 8-10 senede bitirelim.
Yayın Tarihi :
6 Ekim 2004 Çarşamba 20:09:14