17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

AB yolunda TSK kendini sorguluyor...


Cumhuriyet Gazetesi’nin ön sayfasında bugün önemli bulduğum bir haber vardı: Küreselleşme ve AB sürecinde TSK, kendi içinde bir araştırma yapma ihtiyacı duymuş ve haberden öğrendiğimize göre, bazı subaylara bazı sorular sorulmuş. Ben bu soruların sadece TSK’nın içinde değil, sivil ortamlarda da, özellikle de Meclis’te de tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Tartışılacak siyasi alan da kesinlikle sadece hükümet olmamalı, Meclis de bu sorular hakkında kanaatlerini bildirebilmeli.

****

Evvela Cumhuriyet’in haberine göre gelen cevapların özetini vereyim:

- TSK’ya yönelik bu tartışmaların hemen tümü AB sürecine dayalı olarak gündeme getirilmek istenilmektedir. Ancak listedeki maddelerin büyük çoğunluğunun AB süreciyle hiç ilgisi bulunmamaktadır. Burada ayrı bir hedefin olduğu dikkati çekmektedir.

- TSK’yı AB’ye karşıymış gibi göstermek büyük bir haksızlıktır. Ancak AB sürecine engel olmayalım kaygısıyla bu düzenlemelere izin vermek de Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına katkı sağlamayacaktır.

- Türkiye’nin güney komşusu ABD ve Ortadoğu’dur, kuzey komşusu Rusya’dır, doğu komşusu Kafkaslar ve İran’dır, batı komşusu Balkanlar’dır. Böyle bir coğrafyanın ortasındaki Türkiyenin güçlü bir orduya sahip olması kaçınılmaz. Muhtemel gelişmelerde sınırlanmış olan maddelerin çoğu ordunun gücünü etkileyecek niteliktedir. Ordunun ayrıca onuru da önemlidir. Bu çalışmalar TSK’nın onurunu da etkilemeyecek bir içeriğe sahiptir.

Ben bu sonuçların altına kesinlikle imzamı atıyorum.

****

Şimdi, araştırmaya ve muhtemel fikir tartışmalarına katkı sağlamak üzere soruları ve sorularla ilgili görüşlerimi burada sıralıyorum:

Soru 1- Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması.

Görüş 1: Evet, Genelkurmay Başkanlığı belirli şartlar olgunlaşırsa, Milli Savunma Bakanlığına bağlanabilir. Bu şart, Türkiye’nin AB müzakerelerinde son aşamaya gelmiş olması ve hukuk devleti ve demokratik kurul ve kuruluşların tam olarak işlemesi şartıdır. AB müzakereleri kesilir ise ve Türkiye bugünkü hükümetin yapmaya çalıştığını düşündüğüm Büyük Ortadoğu Projesi’e doğru angaje olur ise Milli Savunma Bakanlığına bağlı bir Genelkurmay Başkanlığı yanlıştır.

Soru 2- Kuvvet komutanlarının Milli Güvenlik Kurulu üyeliğine son verilmesi

Görüş 2: Hayır, Başta Jandarma Genel Komutanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı olmak üzere kuvvet komutanları MGK’da kalmalıdır. Ancak, MGK’nın sadece yürütme organı ile TSK’nın bir araya geliyor olması yanlış ve eksiktir. MGK’da, Yargıtay Başkanı, Meclis de (yani yasama ve denetim organı) grubu bulunan partilerin genel başkanları tarafından temsil edilmelidir. Türkiye’nin iç ve dış güvenliği sadece askerle, hükümeti alakadar eden bir konu değildir. Bu konu, yargıyı ve TBMM’yi de alakadar eder.

Soru 3- TSK Personel Kanunu kaldırılarak Devlet Memurları Kanunu’na tabii olunması.

Görüş 3- Bu konunun konuşulması bile abesle iştigaldir. Kanunda eksikler var ise düzeltilir ama TSK personelinin ayrı kanunu olur.

Soru 4- Askeri yüksek mahkemelerin, askeri mahkemelerin ve disiplin mahkemelerinin kaldırılması.

Görüş 4- Emriniz olur, başka ne yapacağız? Bu mahkemeleri kaldırıp, askeri davaları da şimdiki, davaları senelerce bitiremeyen mahkemelerde mi göreceğiz?

Soru 5- TSK’nın görevlerinde değişiklikler yapılması.

Görüş 5- Bundan kasıt herhalde İç Hizmet Kanunu’ndaki meşhur kollama, koruma görevi. Bundan kim neden rahatsız oluyor?

Soru 6- Mali hakların geriletilmesi.

Görüş 6- Abesle iştigal. Bilakis, mali hakların en ileri seviyede olması lazım. Ancak, mali hakların en ileri seviyede olması, sadece asker için değil, bütün yargı ve eğitim sistemi, İçişleri’ne bağlı güvenlik kadroları için de olmalı. Bu dört unsur, tamamlayıcı unsurlarla beraber, devletin temelini teşkil eder. Her türlü maddi imkana, bunun yanı sıra da manevi imkana sahip olmalıdır.

Soru 7- Jandarma Genel Komutanlığı’nın tamamen İçişleri Bakanlığı’na bağlanması.

Görüş 7- Bu konudaki görüşlerim meydanda. Bilakis, Jandarmanın politize olmaya çok müsait, İçişleri Bakanlığı ve polisin yanı sıra sadece kırsal alanda değil, bütün yurt sathında da görev yapabilmesi lazım. Bu hükümetin özellikle jandarmanın çalışma alanlarını kısıtlama konusundaki faaliyetlerini çok zararlı buluyorum.

Soru 8- Yüksek Askeri Şura ile ilgili mevzuatın değiştirilmesi (YAŞ’ın kaldırılması ya da işlevsiz hale getirilmesi)

Görüş 8- YAŞ işlevsiz hale getirilemez. Fevkalade çalışan bir mekanizmadır. Ancak YAŞ kararları idari yargının değil ama, askeri yargının denetimine açık olmalıdır.

Soru 9- Personel temininin merkezileştirilmesi.

Görüş 9- Bu konuda ne kastedildiğini anlamadım. Askeri de ÖSYM sınavı ile mi alacaklar? Bu sorudan amaç mesela Fethullah Gülen okullarına gidenlerin, askeri okullara alınmadığı gibi şikayetleri ortadan kaldırmaksa, bu tip teşebbüsler yanlış olur. Ordu, kendi ihtiyacını, kendi kriterleri ile karşılamalıdır. Ancak bu kriterler siyasi organlarla müştereken saptanmalıdır.

Soru 10- TSK’dan ayırma-ayrılma esas ve yetkilerinin değiştirilmesi

Görüş 10- Bu konu da herhalde YAŞ ile ilgili. Yaş sorusuna verdiğim cevabı burada tekrarlıyorum.

Soru 11-Özellikle general ve amirallerin atama ve terfilerine müdahale edilmesi

Görüş 11- Tabii bence bunu oturup Başbakan kendisi yapsın. Fevkalade isabetli olur!!!!!

Soru 12- Taşıt kullanımıyla ilgili tüm mevzuatın değiştirilmesi

Görüş 12- Ne kastedildiğini bilmiyorum. Aşırı bir taşıt kullanımı mı var? Beni halihazırda rahatsız eden taşıt konusu, Başbakanın her gittiği yerden bir Hyundai araba, bir Mercedes kamyon ya da süper lüks maybach istemesi.

Soru 13- Tören sorumluluğu ve tören protokolünde değişiklikler yapılması

Görüş 13- Bu konuda hakikaten yapılması gereken bazı şeyler var. Örneğin ben, Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olan Anıtkabir’in mutlaka TBMM’ye bağlanması gerektiğini düşünüyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetini temsil eden Anıtkabir, TBMM’ye bağlanarak, TBMM ile bütünleşmelidir. Anıtkabir sadece askerin değildir. Unutmayınız ki, Mustafa Kemal Atatürk’e Genelkurmay Başkanı görev ve yetkisini TBMM vermiştir.

Soru 14- Askeri personelin siyasi partiler ve derneklere üye olmasına izin verilmesi

Görüş 14- Kesinlikle hayır.

Soru 15- Askeri cezaevlerinin kaldırılması

Görüş 15- Peki ne yapacağız? Askerleri Bayrampaşa Cezaevi’ndeki karantinada mı yatıracağız? (Bayrampaşa’daki karantinadan neyi kastetdiğimi, Bayrampaşa’yı bilenler anlarlar.)

Soru 16- Askeri kıyafetle kışla dışına çıkışın sınırlandırılması

Görüş 16- Evet belki.

Soru 17- TSK mensuplarının silah taşıma haklarının sınırlanması

Görüş 17- Evet, belki.Özellikle savaş hali olmayan durumlarda bu konu önemli.

Soru 18- Her kışlaya bir camii yapımının zorunlu hale getirilmesi

Görüş 18- Tabii çok iyi olur. Bence, her Cuma günü de namazı mecbur edelim!...

Bu konuda, bugün ayrıca devlete ve belediyelere bağlı, hangi işyerleri ile hangi adliyelerde ve okullarda namazgah olduğunu sordum.

Soru 19- Mesai şartlarının ve zamanlarının dini kurallar da gözetilerek düzenlenmesi

Görüş 19- Bu konuda biraz toleranslı olmanın doğru olduğu kanaatindeyim. Dini bayramlar zaten tatil. Laik bir ülkede dini bayramların tatil olup olmaması bile esasında bir tartışma konusu. Cuma namazları için mesai saati organizasyonu yapılamaz ancak, Ramazanda bütün günü oruçla geçirmiş insanlar için tolerans sahibi olmak laikliği zedelemeyen insani bir davranıştır.

Soru 20- Garnizon komutanlıklarının mülki amirlere bağlanması

Görüş 20- Bence o bile fazla isterseniz muhtarlara bağlayalım!!!

Soru 21- Orduevlerine, askeri tesislere türban ve benzeri kıyafetle girişinin serbest bırakılması.

Görüş 21- Evet. Kesinlikle evet. TBMM’nin içindeki askeri lokantaya bile başörtülü milletvekili eşini almayan, sakalı olan milletvekili misafirini gazinoya sokmayan anlayışa hayır! TSK türbanla mücadele adı altında halkın anlamakta fevkalade zorluk çektiği 28 Şubat ürünü bu garip ve manasız yasağa mutlaka son vermelidir. “Başörtüsünü şöyle bağlarsan olur, türbanı şöyle bağlarsan olmaz” gibi münasebetsiz, anlamsız yasaklar silahlı kuvvetler ile halkın arasına nifak tohumu sokmaya ve sokturmaya müsait ortam hazırlamaktadır. 28 Şubat’ın bu münasebetsiz uygulaması bitmelidir.

Başörtüsü konusunda Milli Güvenlik Kurulu Üyesi olan komutanlara da bir hatırlatmam var: MGK’nın 28 Şubat’ta almış olduğu kararların tatbik edilip edilmediğini MGK’da sorguluyor musunuz? Bu konuda gerekli hassasiyetin olmadığı, irticai bazı faaliyetlerin devam ettiği ve 28 Şubat’ın sonuç itibariyle bir başörtüsü yasağı haline döndüğü ortada....

Soru 22- Askeri okullara imam hatip lisesi mezunlarının da alınmasına imkan sağlanması.

Görüş 22- Tabii, olur... Hatta askeri okuldaki hocaları da imam hatiplilerden seçelim! Latife bir tarafa imam hatip meselesi konusundaki görüşlerim bu sütunları takip edenlerin malumu. İmam hatip liselerinin miktarı sınırlandırılmalı, mezunları da sadece ilahiyat fakültelerine gidebilmelidir.

Soru 23- Zaman içinde askeri okulların kaldırılması

Görüş 23- Olur... Askeri okulları kaldıralım, bu görev ve işleri imam hatip mekteplerine verelim.

Soru 24- Milli güvenlik derslerinin kaldırılması

Görüş 24- Kaldırılması değil ama, müfredatının sempatikleştirilmesi, dersi veren hocaların garnizonlarda askeri eğitim vermediklerini idrak etmeleri ve konunun pedagojik açıdan da ele alınması lazım.

Soru 25- Askerlik sisteminin değiştirilmesi. Askerlik süresinin TSK’nın görüşü dışında belirlenmesi.

Görüş 25- Olur, onu da isterseniz başbakan belirlesin. Asker karışmasın!!! Hatta askerliği tamamen kaldırıp, bedelli hale getirelim, topladığımız parayla faiz ödeyelim, Orduyu da, Irak’ta gördüğümüz Amerikan ordusu gibi paralı devşirmelerden kuralım, filan falan.!.. Hayır, bu konu, askerin konusudur. Bizim askerden beklediğimiz de imkanları ve motivasyonu, hareket kabiliyeti ve caydırıcı gücü en yüksek kara, hava, deniz kuvvetleri ile jandarmayı kurmasıdır.

Soru 26- Bedelli askerliğin ve vicdani ret sisteminin getirilmesi.

Görüş 26- Vicdani ret sistemi pek akıl alacak bir iş değil. Askerlik görevinde eşitlik önemli. Ancak, bedelli askerlik tamamen getirilmese bile, eskiden ülkemizde de uygulandığı üzere aileyi geçindirme mecburiyetinde olan erkek evlatlara bir imkan tanınması, mesela aile geçindirmek mecburiyetinde olan, ailenin bir erkek çocuğunun askerliği kısa dönem yapması, kalan dönem için bir bedel ödemesi veya mesela İsvicre sisteminde olduğu gibi üç aylık temel eğitimden sonra kalan eğitim döneminin senede 1 ayla sınırlandırılarak tamamlanması gibi hususlar mutlaka düşünülmelidir.

Soru 27- Kışla ve askeri arazilerle ilgili tahsislerin değiştirilmesi.

Görüş 27- Bu konuda, hakikaten mutlaka yapılması gerekenler var. Bakıyorsunuz, Topkapı Sarayı’nın altında, İstanbul surlarının içinde en önemli SİT alanında askeri gazino ve orduevi yapılıyor. Mesela, dünyaca ünlü Bodrum’un en önemli mevkii “askeri eğitim alanı”... Asker, hakikaten hareket imkanlarını, görevinin icaplarını ve prestijini sarsmamak kaydıyla bazı konularda fedakarlık yapmalı. Örneğin, Bodrum’daki arazisini satmalı, kampını üç-beş koy ileriye kurmalı. Keza, mesela Kalender Orduevi veya Gülhane’deki gazino gibi tesislerin turizme kazandırılıp, kazandırılamayacağına bakmalı. Askerin, hepimizin gözünde ayrı bir yeri olduğu muhakkak, imkanları da en iyi şekilde olmalı ama ifraata kaçmadan.

***

Son söz:

Sorulardan anladığım kadarıyla asker AKP’nin niyetinin ne olduğunu tam olarak anlamış, AB süreci vesile edilmek suretiyle neler yapılmak istediğini kavramış; durumu kendi içerisinde irdeliyor.

İyi de yapıyor. Ama, başta söylediğim gibi yapıcı tartışmayı daha geniş bir alana yaymalı.

Ordunun kesinlikle yanındayız. Mutlaka dünyanın en kuvvetli ve en motive, ülkesinin birliğini ve bütünlüğünü savunan bir Orduyu istiyoruz.

Ama Ordunun subayının başına çuval geçirilmesine müsaade etmemesini, başörtüsü gibi konulara saplanıp kalmamasını ve Genelkurmay Başkanının, “Türklük ile Türkiyelilik aynı şeydir” şeklinde her manaya gelebilecek sözler de etmemesini istiyoruz.


Yayın Tarihi : 1 Kasım 2004 Pazartesi 22:37:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?