Bugün sizinle verdiğim iki soru önergesi üzerinden iki konuyu paylaşmak istiyorum:
İlk konu ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesinin "Ekümenik" Patrikle ilgili aldığı karar.
Uzun zamandır Fener Rum Patrikhanesinin hukuki statüsü ile ilgili araştırmalar ve bu konuyu sizinle de defalarca paylaştım. TBMMde de bu konuda çeşitli soru önergeleri verdim. Aldığım cevaplar net ve açık:
Lozan Barış Antlaşmasına göre, Fener Rum Patrikhanesi ve Fener Rum Ortodoks Patriğinin yapacağı faaliyetler sadece Rum Ortodoks vatandaşlarımıza ruhani hizmet vermekle sınırlı. Biraz daha açalım; Fener Rum Patrikhanesi ruhani hizmet vermek dışında hiçbir işle uğraşmaz, siyasi, idari ve hukuki işlerle iştigal edemez.
Ancak her ne hikmetse son aylarda Fener Rum Patriği, Ekümenik sıfatıyla devlet başkanlarını ağırlıyor, onuruna resepsiyonlar veriliyor, şeri mahkeme kurup Kudüs Patriğini yargılamak üzere Ortodoks dünyasının Patriklerini İstanbulda toplayıp kararlar alıyor ve bu durum sadece geçtiğimiz günlerde basına yansıyan Kudüs Patriğinin yargılaması ile de sınırlı kalmıyor. Ve ayrıca, Anadoluda çeşitli tarihi kiliselerde ayinler düzenliyor.
Fener Rum Patrikhanesi ile ilgili son gelişme, ABD Temcilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesinin, Fener Rum Patrikhanesinin Ekümenik statüsünün tanınması, Türk uyruklu olmayan din adamlarının Türkiyede yetiştirilmesine izin verilmesi, Türk vatandaşı olmayanların Sen Sinod üyesi olabilmesi hususlarını da kapsayan bir tavsiye kararı alması oldu.
ABD ne yapmaya çalışıyor?..
Tarih affetmez; bunun için biraz gerilere, Lozan Barış Antlaşması Tutanaklarında Fener Rum Patrikhanesinin tartışıldığı oturumları hatırlayalım:
Lozan Antlaşmasının müzakeresi sırasında, Patrikhane konusunun gündeme geldiği 1. Komisyonun 20. Oturumunda İngiltere Başdelegesi Lord Curzonun tüm müzakereci taraflar adına, Patrikhanenin yalnız dinsel alanda etkinlik göstermek koşuluyla İstanbulda kalmasını önermesi üzerine, Türkiye Başdelegesi İsmet Paşa, Patrikhanenin Türkiyeden çıkarılmasına ilişkin önerisinden sarfı nazar etmiştir. Yunanistan Başdelegesi Veniselos da, aynı oturumdaki beyanında Türkiyenin teokrasiyi lağvetme arzusunda olduğunu, böyle bir arzunun bulunmaması halinde bile, Yunan Hükümetinin Patrikhanenin kiliseye yönelik ve ruhani yetkileri dışındaki diğer yetkilerinden tecridini kabul etmek iradesinde olduğunu belirtmiştir.
Lozanda uzun süren görüşmeler sonucunda, İsmet İnönünün, müttefik temsilci heyetlerinin ve Yunan temsilci heyetinin yapmış olduğu resmi konuşmaları ve verdikleri garantileri senet sayması üzerine, Patrikhanenin İstanbulda sadece dini işlerle meşgul olacağı ve siyasi, idari hiçbir faaliyette bulunmayacağı şartıyla kalması kabul ediliyor. Bu arada karşımıza gözlemci sıfatı ile, uygun bulunmuştur kaydıyla imza atan ABD Temsilcisi F.L. Belinin imzası çıkıyor.
Hani bugün, Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesinde Ekümenik Patrikle ilgili karar alan ABDden bir temsilci. Hem de, Lozan Antlaşmasının sonunda gözlemci sıfatı ile uygun bulan ABDden bir temsilci.
Şimdi iki soru sormak gerekiyor:
1- Lozanda Fener Patrikhanesinin durumunun açıkça tartışıldığı ve statüsünün belirlendiği tutanağın altına uygun bulunmuştur şerhi ile ABD gözlemcisinin imza atması keyfiyeti ortadayken, bu duruma tamamen aykırı olarak, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Üyelerinin tam tersine bir tasarrufta bulunmaları ne anlama geliyor? ABD açıkça biz Lozan Antlaşmasını uygun bulduk imzaladık ama artık tanımıyoruz mu demek istiyor?
İkinci soru da Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığına:
ABDye çifte standartlı davranılmaması hususunda bir hatırlatma notası vermeyi düşünüyor musunuz?
Lozanda Patriğin ve Patrikhanenin durumu açık ve net.
Şimdi bekleyip görelim, Dışişleri Bakanlığı ABDye Lozanı hatırlatacak mı? ABD yine bizi bir yerlere not edecek mi?...
*****
Bu konuda Sayın Abdullah Gül tarafından cevaplandırılmasını istediğim soru önergesi şöyle:
"Basından öğrenildiğine göre, Amerika Temcilciler Meclisinde Uluslararası İlişkiler Komitesi, Fener Rum Patrikhanesinin Ekümenik statüsünün tanınması, Türk uyruklu olmayan din adamlarının Türkiyede yetiştirilmesine izin verilmesi, Türk vatandaşı olmayanların Sen Sinod üyesi olabilmesi hususlarını da kapsayan bir tavsiye kararı almıştır.
Lozan Anlaşmasının tutanaklarında Fener Patrikhanesinin durumunun tartışıldığı ve Patrikhanenin Türkiyede siyasal ya da idari hiçbir işle uğraşmayacağı, yalnız Türkiyede kalacak Rum Ortodoksların dini işleriyle meşgul olacağı konularının konuşulduğu, İsmet İnönünün müttefik temsilci heyetlerinin ve Yunan temsilci heyetinin yapmış olduğu resmi konuşmaları ve verdikleri garantileri senet sayması üzerine Patrikhanenin İstanbulda bu şartlarla kalmasının kabul edildiği, oturumun tutanağının altında Uygun bulunmuştur şerhi ile imza atanların arasında gözlemci sıfatı ile ABD adına F.L. Belin de bulunduğu bilinmektedir.
Soru:
Lozanda Fener Patrikhanesinin durumunun açıkça tartışıldığı ve statüsünün belirlendiği tutanağın altına uygun bulunmuştur şerhi ile ABD gözlemcisinin imza atması keyfiyeti ortadayken, bu duruma tamamen aykırı olarak, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Üyelerinin tam tersine bir tasarrufta bulunmaları üzerine Dış İşleri Bakanlığımız ABDye çifte standartlı davranılmaması hususunda bir hatırlatma notası vermeyi düşünmektedir?"
******
İkinci konu Lise eğitiminin 4 yıla çıkarılması ile ilgili.
Bu konuda da Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelike yönelttiğim soru önergesi aşağıda:
Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Sayın Hüseyin Çelik geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama ile liselerin 4 yıla çıkarılacağını açıklamıştır.
Bu doğrultuda:
1- Liselerin 4 yıla çıkarılmasının altyapı açısından gerekli çalışmaları yapılmış mıdır? Eğitimin 3 yıldan 4 yıla çıkarılması 1/3lük bir artış demek olduğundan dershanelerin de yüzde 30 civarında arttırılması gerekmektedir. Bu hazırlık yapılmış mıdır? Yapılmamışsa sayısı 800 binin altında olmayacak bu yeni artış hangi dershaneler kullanılarak eğitilecektir?
2- Liselerin 4 yıla çıkarılmasının personel açısından gerekli çalışmaları yapılmış mıdır? Hazırlıklar tamamlanmadıysa, işleyiş açısından ne tür sıkıntılar doğacaktır?
3- Liselerin 4 yıla çıkarılmasının müfredat açısından gerekli çalışmaları yapılmış mıdır? Hazırlıklar tamamlanmadıysa, bu eğitime nasıl yansıyacaktır? işleyiş açısından ne tür sıkıntılar doğacaktır?
4- Liselerin 4 yıla çıkarılmasının ders kitabı açısından gerekli çalışmaları yapılmış mıdır? Hazırlıklar tamamlanmadıysa, işleyiş açısından ne tür sıkıntılar doğacaktır?
5- Eğitimin dört yıla çıkarılmasıyla birlikte doğacak olan öğretmen açığının, öğretmen yetiştirme süresinin 4 yıldan az olmayacağı gözönüne alındığında nasıl kapatılacağı düşünülmektedir?
6- Lise eğitiminin dört yıla çıkarılması kararı alınırken, ülkemizin ekonomik ve sosyal şartları ve eğitimin velilere yansıyan maddi-manevi boyutu gözönüne alındığında, lise eğitimine devam edecek öğrenci sayısında azalma olması ihtimali gözönüne alınmış mıdır? Bu sorunun nasıl çözülmesi düşünülmektedir?
7- Lise eğitimin dört yıla çıkarılması ile öğrencilerin sosyal etkinliklere daha fazla zaman ayırması nasıl sağlanacaktır? Mevcut okulların imkanları öğrenciyi sosyal faaliyete yönlendirmeye yeterli midir?
8- Bu karar çerçevesinde 2008 senesinde orta eğitimden takriben 1 milyon civarında lise talebesi mezun olmayacaktır. Bu durumun işsizlik istatistiklerine tesiri ne şekilde olacaktır
Yayın Tarihi :
15 Haziran 2005 Çarşamba 01:56:09
Güncelleme :16 Haziran 2005 Perşembe 18:23:40