18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

AKP’nin siyaset anlayışı nedir: Yüksek siyaset mi, ’muhafazakar demokratlık’ mı?

Ömer Çelik Adana Milletvekili ve AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi danışmanı. Hiç yanından ayrılmayan bir kişi.

Ömer Çelik bugün Sabah Gazetesi’nde bir yazı yazmış. Yazının uzun bir özeti aşağıda.

****

Yüksek siyaset..

Siyaseti var eden şey, toplumdaki tartışma ve ayrışma alanları ile uzlaşma yollarıdır. Bu, uluslar arası toplum için de geçerlidir...

Partileri birbirinden ayıran şey de, toplumdaki tartışmaları nasıl tanımladıkları ve bunlara dönük ne tür uzlaşma yolu önerdikleriyle ilgilidir...
Geçen yüzyılın ayrışmaları "konvansiyonel" ayrışmalardı.
Partiler hangi toplumsal sorun parçasını öne çıkarıyorlarsa, onu toplumun geneli için sorun olan diğer parçalardan mutlak şekilde üste çıkarıyorlardı.
Türkiye’de bu durum çok acı tecrübelerin yaşanmasına yol açmıştır.
Bu yüzden siyaseti belirleyen şey "kamu siyaseti" alanındaki tartışmalar değil, "partizanlığı" ifade eden çatışmalar olmuştur.
Siyaset "cemaatçi siyaset" tarafından belirlenmiştir.
"Cemaatçi siyaset", sadece kendi taraftarlarının çıkarını gözeten bir siyaset anlayışını ifade eder.
Kendi taraftarları dışındakilerin siyasi tutumlarının ve toplumsal taleplerinin dışlanmasına dayanır.
Bir siyasi cemaatin taleplerinin toplumun tümü için geçerli olduğu varsayımı ile hareket eder.
Toplumsal merkeze uygun siyaset yapmak yerine, toplumsal merkezi kendi özel alanına sıkıştırmaya/indirgemeye çalışır.
"Cemaatçi siyaset" toplumun "fotoğrafını" değil, "karikatürünü" esas alır...
Bu yüzyılı tanımlayacak ayrışma alanları ve uzlaşma yolları, her yerel siyaseti "yüksek siyaset"le buluşmaya zorluyor.
Partiler, toplumu hangi bakış açısına göre ele alırlarsa alsınlar, toplumun geneli için ne yarar ürettikleri ile değerli ya da değersiz, güçlü ya da güçsüz olacaklar.
Geçmişte belli bir "siyasi fikri" savunmak partinin taraftarları gözünde haklı olmaya tek başına yetiyordu.
Şimdi ise bir siyasi fikrin taraftar toplaması iyi bir sistemi pratikte ne derece üretebildiğine ve refahı ne kadar artırdığına bağlı olarak şekilleniyor.
Ve geçmişteki gibi insan haklarının belli bir partinin önceliği, refah artırma stratejilerinin başka bir partinin önceliği olması gibi bir ayrışma da yok.
Siyaset üretmek tüm değer alanlarının aynı oranda üretilmesine ve yönetilmesine bağlıdır.
Ayrıca, muhafazakârlık, liberalizm ya da sosyal demokrasi gibi siyasi fikirlere bağlı olarak ortaya çıkan "partizanlık" yerine, bu fikirlerden yola çıkılarak toplumun farklı taleplerinin "tümü" için bir üretim yapılıp yapılamadığını belirleyen "yüksek siyaset" belirleyici oluyor.
"Yüksek siyaset", fikirsiz, içeriksiz, siyaseti sadece imaj kampanyalarına indirgeyen ve sembollerin gerçeğin yerine geçtiği bir "pop-siyaset" değildir.
Belli bir siyasi fikirden yola çıkarak toplumun tümüne yönelik değer üretmeyi, imajın içeriği yansıttığı oranda karşılık bulmasını, yerel olanın evrensel olanla buluşmasını ve sembollerin gerçek toplumsal taleplere yaslanmasını esas alan bir siyasi zihniyet ve tutumdur.

****

Şimdi bu yazı üzerine AKP'lilerin biraz düşünmeleri ve AKP’nin doktrin kitabı olan “Muhafazakar Demokratlık” kitabını yazan Yalçın Akdoğan başta olmak üzere Ömer Çelik’in görüşlerine cevap vermeleri lazım.

Sorularımı sıralayayım:

- AKP’nin bugünkü siyaseti Ömer Çelik’in tarif ettiği “cemaatçi siyaset” anlayışına mı, yoksa “yüksek siyaset” anlayışına mı uymaktadır?

- Ömer Çelik, “cemaatçi siyaset” toplumun fotografını değil, karikatürünü esas alır demektedir. Siyaset, fotograf veya karikatür gibi görüntüleri mi esas alır yoksa içeriği mi, muhtevayı mı?

- Ömer Çelik, “cemaatçi siyaset”in sadece kendi taraftarlarının çıkarını gözeten bir siyaset anlayışı olduğunu, kendi taraftarları dışındakilerin siyasi tutumlarının ve toplumsal taleplerinin dışlanmasına dayandığını söylüyor. Sizce AKP bu siyaset tarifine yakın mı, uzak mı?

- Ömer Çelik’e göre “Ayrışma alanları ve uzlaşma yolları her yerel siyaseti, yüksek siyasetle buluşmaya zorluyor. Geçmişte belli bir siyasi fikri savunmak, partinin taraftarları gözünde haklı olmaya yetiyordu, bugün muhafazakarlık, liberalizm ya da sosyal demokrasi gibi siyasi fikirlere bağlı olarak ortaya çıkan partizanlık yerine, bu fikirlerden yola çıkılarak toplumun farklı taleplerinin tümü için üretim yapılıp yapılamadığını belirleyen “yüksek siyaset” belirleyici oluyor”. Ömer Çelik’in bu dedikleri ile Partinin Genel Başkanının savunduğu, Yalçın Akdoğan’ın yazdığı “Muhafazakar Demokratlık” fikri ve doktrini ne kadar bağdaşıyor?

- Ömer Çelik’in yazısındaki tariflere göre, “muhafazakar demokratlık” yüksek siyaseti reddeden cemiyetçi bir siyaset olmuyor mu?

****

Ömer Çelik’in yazısı bütün AKP'liler için üzerinde düşünmeye değer bir yazı. Ömer Çelik ya içinde bulunduğu partiyi beğenmiyor ve değişip yüksek siyasete geçmesini istiyor ya da AKP’nin yaptıklarını “yüksek siyaset” zannediyor.

Ben, Ömer Çelik’in “Yüksek Siyaset” yazısını beğendim. Yaptığı analizler büyük ölçüde doğru. Tarif ettiği yüksek siyaset anlayışı da ilkeli davranış, dürüstük gibi basit görünen ama temel bazı unsurlarla tamamlanırsa çok doğru bir anlayış.

Ancak, bu yazıyı okuyan herkes AKP’nin bu yazıda anlatılan siyasetten ne kadar uzak olduğunu görecektir.

Son söz: Ömer Çelik, “ ‘Yüksek Siyaset’ fikirsiz, içeriksiz, siyaseti sadece imaj kampanyalarına indirgeyen ve sembollerin gerçeğin yerine geçtiği bir ‘pop siyaset’ değildir” diyor. Bu cümleyi okuyunca sizin gözünüzün önüne ne geliyor bilmem ama benim gözümün önüne hızlı treni yola çıkaran Tayyip Erdoğan’ın harekat memurluğu şapkalı fotografı geliyor.

Ben Tayyip Erdoğan’a dünyadaki en popüler politikacı, Türkiye’nin en popüler pop starı diyorum. Ömer Çelik de bu yazısında “pop siyaset” terimini kullanmış. Pop starla, pop siyaset birbirine ne kadar uyuyor değil mi?

Yayın Tarihi : 7 Ağustos 2004 Cumartesi 13:43:35
Güncelleme :10 Ağustos 2004 Salı 13:33:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?