18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Ankara'nın gündeminde tren kazası, YAŞ ve veto edilen KYTK var...

Gündemdeki konulara kısaca değinmek istiyorum.

Dün Meclis’te tren kazası ile ilgili verilen gensoru önergesinin öngörüşmelerine katıldım.

Kötü bir gündü. 1 Mart’ta tezkere konusunda partinin politbürosunun tahakkümü altına girmemiş iktidar partisi milletvekilleri gitmiş, yerine kayıtsız şartsız partinin yönetiminin dediklerini yerine getiren bir AK Parti Grubu gelmiş. Yazık!..

Üstelik bu parti grubu artık tamamen içine kapanmış, partiden istifa ettiğim günlerde gördüğüm ve öngördüğüm şekilde klasik bir iktidar rehavetine ve sahte özgüvenine kapılmış, kendisine yapılan en makul hatırlatma ve tenkitleri bile dinlemez hale gelmiş bir grup. Bu gruptan Türkiye’ye hayır gelmez, gelmeyecek.

Eskiden söylerdim; bu hükümet kendisinden evvelkilerden iki kere, üç kere daha iyi; ancak olması gerekenin üçte biri, dörtte biri bile değil. Şimdi bu görüşümü değiştirmek mecburiyetindeyim: Bu hükümet, kendisinden öncekiler gibi olmaya başladı; olması gerekenin de altıda biri, yedide biri bile değil...

****

Gensorunun öngörüşmeleri sırasında AK Parti Grubu adına konuşan Nusret Bayraktar’ın konuşmasının üzerinde bile durmak istemiyorum. Klasik bir AK Parti görüntüsü. Garip bir karışım. Hem iyi niyet, hem bilgisizlik, hem dışırayı kapanıklık, hem kendine aşırı güven, hem de iktidarın garip büyüsüne kapılma... Ancak Bakan Binali Yıldırım’ın 40 dakika süren konuşmasını dikkatle izledim, konuşmada nihayet ölü listesini açıklamasını bekliyordum. Yine açıklamadı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir kazadan sonra ölü listesi isim isim açıklanmıyor. Açıklanmıyor mu, açıklayamıyorlar mı bilemiyorum.

Bakalım göreceğiz.

****

Gündemdeki başka bir konu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Kamu Reformu Temel Yasası’nı 25 sayfalık bir gerekçe ile veto etmesi.

Bu veto yine ultraliberaller ve İslamcılar tarafından tenkit edildi. Tenkit edenler bilmiyorum bu 25 sayfayı okudular mı? Okurlarsa Sezer’in başörtüsü konusundaki fevkalade hatalı bulduğum tutumu hariç veto gerekçelerinin hepsinin çok doğru gerekçeler olduğunu görürlerdi.

Bu kanunda inat etmek aynı YÖK Kanunundaki inat gibi bir inat. AKP YÖK Kanunundaki değişiklikle din öğreniminin önünü açmak yerine dinci kadro riskini arttıracak bir teşebbüs içindeydi. Kamu Reformu Temel Kanunu’nda da yetkileri merkezden yerele makul bir çerçevede, merkezin kontrol mekanizmalarını kurarak devretmek yerine, merkezi tamamen by-pass etmeye niyetlenen ve sonunda kesinlikle ülke bütünlüğü konusunda bir problem yaratacak bir kanunda ısrar ettiler. Üniter ve laik devlet açısından bakarsanız AKP’nin derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Bağcıyı döverken de yanına ultraliberalleri, konuyu tetkik etmeden ahkam kesenleri ve İslamcıları alıyor.


****

313 general MHP’nin kendilerine yazdığı mektubu MHP’ye iade etmiş.

Allah Allah!..

Mektubu aldıktan 1.5 ay sonra nereden çıktı bu iade?

Şimdi bu konuyu demagojiden uzak bir şekilde tartışılmak üzere dikkatinize getirmek istiyorum:

Askerin Hükümeti uyarıp uyarmaması konusuna gelince ben bilakis askerin yeterli uyarı ve bilgilendirme görevini yapmadığı kanaatindeyim. Tersine asker, AB uyumu ve demokrasi endişeleri ile siyasete karışmama tavrı dolayısıyla güvenlik konularında bilgilendirme ve uyarı görevlerinde eksik kalmaya başladı. Bir başörtüsü konusunda her türlü uyarıyı yaparlarken, güvenlik konularında TSK eksik kalıyor.

Size bir kaç somut örnek vereyim:

Birinci örnek Kıbrıs konusunda. Ben bir milletvekili olarak Kıbrıs meselesinin güvenlik boyutunu TSK’dan duymak ve dinlemek istedim. Hatta bu konuda, TSK’nın bir TBMM Komisyonu’na gelerek bilgi vermeleri konusunda taleplerim de oldu. Netice alamadım. Hala bugün TSK’nın Kıbrıs meselesi ve Annan Planı’nın güvenlik değerlendirmesi hakkındaki görüşünü bir milletvekili olarak bilmiyorum.

İkinci örnek Büyükşehir Belediyeler Kanunu ile ilgili. Büyükşehirlerin alanları genişletildi, İstanbul ve Kocaeli’nin mülki sınırları, büyükşehir belediye sınırı oldu. Bu genişletilmiş belediye sınırları içinde Jandarma görev yapamayacak, yerine konulacak ne polis kadrosu var, ne bütçe var, ne de eğitilmiş polis var. Bu bir güvenlik sorunu değil mi? TSK’nın bu konuda tasarıyı hazırlayan hükümeti ve tasarıyı görüşen TBMM komisyonlarını tamamen demokratik bir şekilde ve teknik çerçeve içinde kalarak ikaz etmesi gerekmez miydi? Bu kadar önemli bir konuda askerin- jandarmanın “bize sorulmazsa biz fikir beyan etmeyiz” deme hakkı var mıdır?

Bu iki somut konuşmanın dışında Türklük-Türkiyelilik konusu da asker tarafından MGK’ya getirilmesi gereken bir konu. Zira, sonuç itibariyle ülke bütünlüğünü ve güvenliğini alakadar ediyor. Siyasetçilerin de bu konuları askere hatırlatması neden yanlış? Şu anda güvenlik konularında siyasetçinin MGK’yı ikaz etmenin ve yargıya başvurmaktan başka yapabileceği ne var?

Ayrıca askerin TBMM ile, komisyonlar aracılığı ile ciddi bir bilgilendirme sistematiği içine girmesi gerektiğini düşünüyorum.

Evet, asker siyasete kesinlikle karışmayacak ve siyaset üzerinde vesayeti olmayacak. Askerin alımları şeffaflaşacak ve kontrol altına alınacak. Ancak asker güvenlik konularında mutlaka, meşru platformlarda ve özellikle TBMM ile irtibat içinde fikir beyan edecek.

Bu arada Yüksek Askeri Şur’a sonucu ortaya çıkan terfileri tebrik eder, emekliye ayrılan paşalarımıza bundan sonraki hayatlarında başarılar diler, yeni görevlerine gelen generallerimizi de en içten ve samimi duygularla tebrik ederim.

Bu terfilerin içinde Orgeneral Sayın Büyükanıt’ın önünün açıldığı görülüyor. Kendisi bir aksilik veya değişiklik olmaza ileride Genelkurmay Başkanımız olacak. Kendisiyle ilgili olarak 22.06.2004 tarihinde bir yazı yazmıştım. İleride Genelkurmay Başkanı olacak Orgeneralimizin başında kukuleta, üzerinde eşofman, Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu kutlamak üzere Bağdat Caddesi’nde koşuşturmasını çok garip karşıladığımı belirtmiştim. Doğrusu, takdir tamamen kendisine ait olmakla beraber, müstakbel bir Genelkurmay Başkanı’na bu görüntünün yakışmadığını tekrar belirtmek isterim.

Kendisini tekrar tebrik ediyorum.

Yayın Tarihi : 5 Ağustos 2004 Perşembe 14:49:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?