20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Başbakan’a bir tavsiyem var:

Sayın Başbakanımız bugünlerde tatilini bitirdi; geniş bir heyetle beraber Fransa seyahatine çıkıyor. Fransa’da aklı Airbus pazarlıkları ile AB’den müzakere tarihi alma konusuyla meşgul olacak ama, kendisine iç siyaset ile ilgili önemli bir tavsiyem var:

Sayın Başbakan,

Gezmekten bulduğunuz ilk boş vaktinizde lütfen Anayasayı okuyunuz. Geçtiğimiz hafta içinde Anayasa ile ilgili çok önemli iki hata yaptınız. Bu hatalardan biriyle ilgili olarak da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazdım. Yargıtay Başsavcılığına yazdığım yazıyı bu yazının sonuna ekliyorum.

Şu anda, seçim yapılan ülkelerdeki popülaritesi en yüksek liderlerden birisiniz. Hem kişiliğiniz, hem de halkla münasebetler politikanızdaki başarınız dolayısıyla popülariteniz çok yüksek. Ancak buna rağmen sizi en fazla destekleyen gazetelerde bile, başarılarınızın daha ziyade şansınızdan kaynaklandığını belirten yazılar çıkmaya başladı...

***

Anayasada evvela 66. maddeyi okuyun: “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür”.

Siz bu maddeden habersizmişsiniz gibi, ısrarla Türklük yerine Türkiyelilik kavramını savunuyorsunuz; bu konudaki tavrınız ve söyleminiz tahliye olan DEP’liler ile tamamen aynı paralelde. Ekinlik’te de tatil sırasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini ve anayasasını biliyor iseniz, kesinlikle söylenmeyecek sözler söylediniz:

“Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Türkü ve Kürdüyle, Lazı ve Çerkeziyle, Gürcüsü ve Abhazıyla ortak bir paydamız var. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız.”

Sayın Başbakan,

Türkiye Cumhuriyeti’ni kurucu halklar kurmadı; Türkiye Cumhuriyeti’ni değişik kökenden de gelseler, Türkler kurdu. Sonra, Potomya gibi köy isimleri, Güneysu’ya çevrildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden beri de, bu devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk kabul edildi.

Siz de, Siirt’ten seçilip geldiğiniz gün TBMM’de yemin ederken, Anayasa’nın bu maddesine de yemin ettiniz.

Anayasaya uyun. “Halklar” terimini kullanmayın. PKK’nın 20 senedir belirtmeye çalıştığı, “Kürt Halkı” lafını, ne siz edin, ne de valilerinize ettirin.

Ya da, yapabiliyorsanız, Anayasanın 66. maddesini değiştirin, “Türk” yerine “Türkiyeli” ibaresini koydurun.

Koydurun da görelim...

****

Anayasada okumanız gereken ikinci madde 80. madde, bu madde de, “Türkiye Büyük millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler” hükmü yer almaktadır.

Şimdi siz, herhalde AK Parti’de bulunan milletvekillerini, Grup toplantısında ifade ettiğiniz gibi, kendinizin seçtirdiğini düşünerek, “partisinden istifa eden milletvekilliğinin, milletvekilliği düşsün, yerine yedek üye gelsin” dediniz. TBMM’deki çoğunluğunuza güvenerek böyle bir şey yapmak istiyorsanız CHP’yi filan davet etmek yerine, bir anayasa değişikliği teklifi verin ve 80. maddeye “Milletvekilleri seçildikleri partiyi temsil ederler” ibaresini koyun.

Çünkü, siz öyle zannediyorsunuz...

Bu değişikliği de yapın da görelim.

****

Yargıtay Başsavcılığına yazdığım mektubun metnini veriyorum:

17 Temmuz 2004 tarihli Hürriyet ve Zaman Gazetelerindeki haberlerden anlaşıldığına göre AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Türkü ve Kürdüyle, Lazı ve Çerkeziyle, Gürcüsü ve Abhazıyla ortak bir paydamız var. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız” ifadesini kullanmıştır.

AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın bütünüyle bu ifadesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni çeşitli halkların kurduğu, bu halkların birbirine düşme ihtimali olduğu tezi üzerine kurulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti’nde kurucu halklar yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nde sadece (Lozan Antlaşması’nın belirlediği azınlıklar hariç) Türk halkı vardır.

Bu ifade Anayasamızın 66. maddesindeki, “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’Tür” ifadesi ile çelişki içindedir.

AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, 02.09.2003 tarihli Teke Tek programında da, Türkiye’de “Türklük” kavramı yerine “Türkiyelilik” kavramının gelişmesi konusunda da, “Baktım ABD bütün koşanlar zenci. Fransa bütün koşanlar zenci. Bakıyorsunuz orada bir zenci-beyaz olayı var. Yılladır bu yaşanır fakat zenciler ABD’yi temsil ediyor. Onlar sadece Amerikalı, Amerikan ırkı değil ve başarı ile bitirdikten sonra, rekorları kırdıktan sonra bakıyorsunuz bayrağı alıyor, bu bayrak ile beraber kalkıyor, tur atıyor. Amerikalılık bilincini yakalamış. Şimdi biz de bir defa Türkiye’de, Türkiyelilik bilincini en azından yakalamalıyız. Bunu bir de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bilinciyle zenginleştirmeliyiz. Bunu başarabilirsek ben inanıyorum ki, önündeki bir çok engelleri rahatlıkla aşacaktır” ifadesini kullanmıştır.

AK Parti Genel Başkanı’nın kullandığı bu ifade PKK ile işbirliğinden mahkum olmuş eski DEP milletvekillerinden Orhan Doğan’ın talebi ile aynıdır:

“Etnik, dinsel ve bölgesel milliyetçiliği reddetmekte, milliyetçilikten beslenen siyaseti onaylamamakta ve Türkiyeli üst kimliğinde tanımlanacak anayasal vatandaşlığın özgür ve eşit yurttaş yaratacağına inanmakta ve buna destek vermektedir.”

Keza, Recep Tayyip Erdoğan, Van’daki hadiselerden sonra, “Kürt kökenli Türk vatandaşları” veya “Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” ifadesini kullanmayan Vali Hikmet Tan’a herhangi bir hatırlatma yapmayıp, Anayasanın 66. maddesi kapsamında herhangi bir teziyede de bulunmamıştır.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bundan önce de 312 kapsamında mahkum olduğu bilinmektedir.

Konunun Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu ve TCK’nın ilgili maddeleri kapsamında, Recep Tayyip Erdoğan’n AK Parti Genel Başkanı olduğu ve söylemlerinin partiyi bağladığı dikkate alınmak kaydıyla değerlendirilmesini arz ederim.


Yayın Tarihi : 20 Temmuz 2004 Salı 14:05:08
Güncelleme :22 Temmuz 2004 Perşembe 13:22:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?