18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Bodrum Bodrum...


Tatil yörelerimizin önemlilerinden biri de Bodrum. Özellikle İstanbul sosyetesinin ve İstanbul sosyetesine dahil olan önemli köşe yazarlarımızın, medya mensuplarımızın Bodrum’da mesken sahibi olmaları, mesken sahibi olmasalar bile tatillerini Bodrum’da geçiriyor olmaları bu ilçeyi fevkalade meşhur etti.



Doğrusu Bodrum da bu şöhreti hakediyor. Bodrum denildiği zaman koskocaman bir yarımadadan bahsedildiğini gözümüzün önüne getirmemiz lazım. Ben Bodrum’dan hareketle, sosyete dergilerinin ötesine taşan, Bodrum’un da ötesinde bazı konuları dikkate getirmek istiyorum:



Türkiye’de turizm denildiği zaman turizmin yükünü Antalya Vilayeti çekiyor. “Yükünü çekmek” tabiri doğru olmayabilir, gelirini de Antalya alıyor. Zira, Türkiye’deki turizm gelirinin takriben yarısı yani 7 milyar dolar civarındaki bir rakam Antalya ve yöresine geliyor. Antalya Havaalanına turizm sezonunda 200-250 yabancı uçak iniyor. Daha geçen hafta, 1 günde 59 bin turist geçtiğini ve rekor kırıldığını gazeteler yazıyordu.



Bodrum’u da içinde bulunduran Antalya’nın komşusu Muğla’nın potansiyeli de Antalya’nın altında değil. Ama bugün Muğla sınırları dahil olmak üzere, Milas Havaalanına ancak ortalama 10 yabancı turist getiren uçak iniyor. Marmaris, Datça, Köyceğiz, Fethiye’ye gelen turistleri taşıyan Dalaman Havaalanına ortalama uçak inişi 135-160 arası.



Muğla’nın potansiyeli Antalya’nın altında değil. Yalnız Bodrum Yarımadası ile Datça Yarımadası yeterli turizmin altyapısına kavuşturulduğu takdirde Muğla, Antalya’nın turizm rakamlarına ve gelirlerine erişecek.



Konumuz İstanbul sosyetesinin ilgisinden hareket ederek ele aldığımız Bodrum olduğu için, Bodrum’un ve yarımadadaki diğer yerleşim merkezlerinin sorunlarına kısaca değinmek istiyorum:



Birinci sorun pis su arıtması. Halk tabiriyle kanalizasyon. Yarımadada başta Bodrum olmak üzere, Turgutreis’de, Akyarlar’da, Yalıkavak’ta, Torba’da, Güvercinlik’te hatta bu bölgenin parçası olan Güllük’te pis su arıtması yok. Kanalizasyonlar ya foseptik çukurlarına ya da denize akıyor. Mesela bir Türkbükü var. İstanbul sosyetesinin gözbebeği. Türkbükü kıyısında iskelelerin üzerinde kurulan lokantaların dünyada eşi yok. Gel gör ki deniz bazen lağım kokuyor! Böyle bir ortamda turizm gelişir mi?



Halbuki konuyu halletmek katiyen zor değil. Burayı DSİ ele alıp halledecek veya belediyeler kendileri halledecek. Belediyelerin bu konu için merkezi hükümetin desteğine ve Hazine’nin teminatlarına ihtiyacı var. Pis su arıtma için Almanlar’ın, Fransızlar’ın, Japonlar’ın verdiği çok uzun vadeli, çok düşük faizli krediler mevcut. Bu krediler için de Hazine garantisi gerekiyor. Ama Ak Parti Hükümeti bu konuda fevkalade duyarsız.



Bütün Bodrum Yarımadasını ve hatta Muğla’nın bütün kıyılarının pis su arıtma sistemleri en fazla 500-600- milyon dolara biter. Bu projeler için teminat vermeyen Hazine, tutup, aynı derecede hiçbir ehemmiyeti olmayan Ankara- Eskişehir veya Eskişehir- Adapazarı tren hattının süratlendirilmesi için milyarlarca dolarlık teminat mektubunu şıppadanak verebiliyor. Neden acaba? Takdir sizin.



Muğla’nın, Bodrum’un, Marmaris’in, Güllük’ün, Gökova’nın kanalizasyonunun arıtması ve Muğla’nın da 8-10 milyon turist gelebilecek potansiyele kavuşması mı mühim, yoksa Ankara-Eskişehir treninin yarım saat hızlı gitmesi mi mühim? Takdir sizin.



İkinci sorun tatlı su ihtiyacının karşılanması. Bodrum Yarımadası şimdilik iyi-kötü idare ediyor. Ama artan turizm ile bu yörelere tatlı su temin edilmesi, bunun için de Manavgat suyundan istifade edilmesi ve kullanılması şart. Mumcular civarındaki barajların suyu bu yarımadanın ihtiyacına yetmeyecek.



Size bu iki konuyla ilgili Turgutreis Belediyesi’nden örnek vereyim:



Turgutreis Belediyesi de yarımadada bulunan diğer belediyeler gibi fevkalade gayretli ve başarılı. Turgutreis’de halen 4500 yataklı beş yıldızlı otel inşa halinde. Hatta bunların birkaç yüz tanesi de 6 yıldızlı. Buna mukabil bu oteller için yeterli su yok. Ayrıca Turgutreis’in kanalizasyon arıtması da yok. Merkezi Hükümet bu konuda inanılmaz derecede vurdumduymaz ve duyarsız. Doğrusu geçen hafta buraları ziyaret ederken, Datça ve Bodrum Yarımadası’nın potansiyelini çıplak gözle görürken ama pis su arıtma ve temiz su ihtiyaçları yüzünden bu potansiyelin tekleyeceğini görmüşken doğrusu Başbakanımız Moğolistanlarda ok atacağına veya Antalya Rixos otelinde tatil yapacağına bir kere de Muğla’daki tatil yörelerini dolaşsa, Rixos’un Bodrum’daki otelinde misafir kalsa, eski bir belediyeci olarak da canla başla çalışan belediye başkanları ile bir toplantı yapsa ne iyi olur diye düşündüm.



Nereden çıktı bu Rixos demeyin… Bu da gazete haberi. Anadolu Ajansı’nın fotograflı haberine göre Başbakan Antalya’daki Rixos otelinde eşi ve kızıyla beraber dinlenmiş.



Rixos’un sahibi kimdi, onu da hatırlarsınız… Fettullah Gülen hayranı Fettah Tamince. Ak Parti bütün kamplarını Tamince’nin Rixos Otellerinde yapar. Ayrıca Tamince Başbakanın taktığı 15 bin dolarlık saat olan Franck Muller saatlerinin Türkiye Temsilcisi.



Bu genç müteşebbisimizin sermaye kaynağı da Ukrayna ve Rusya olarak söylenilmekle beraber hiç bilinmemektedir.



Neyse konuyu dağıtmayalım. Rixos’un Bodrum’da da bir oteli var. Recep Tayyip Erdoğan orada da bedava konaklayabilir, Bodrum Yarımadasının belediye başkanları ile toplantı yapabilir ve bu konulara el atabilir. Atarsa da alkışlarız…



Tabii Bodrum’un tek sorunu kanalizasyon ve tatlı su temini değil. Bir başka önemli sorunu da yol. Vallahi Anadolu’nun ücra köşelerinde Bodrum Yarımadası’ndaki kadar berbat yol kaldı mı bilmiyorum. Yol konusunda Bodrum’a yapılan tek hizmet, Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı zamanında yapılan hizmet olmuştur. Herhalde Milas Havaalanı’ndan, Bardakçı Koyundaki evine gitmek için çok vakit kaybettiğinden, Milas-Bodrum Havaalanından Bodrum’a kadar olan mesafeye 35 kilometrelik duble yol yaptırdı. Yol eğri büğrü, çok kalitesiz ama doğrusu gördüğümüz tek hizmet.



Evet Bodrum sadece 300-500 bin dolarlık partilerin yapıldığı, cebi delik Avrupalı turistlerin kafa çektiği yer değil. Bodrum ve Bodrum’un içinde bulunduğu Muğla, kıyıları ile, insanı ile, çalışkan belediyeleri ile eğer altyapı konusunda asgari ilgiyi gördüğü takdirde Antalya kadar turizm potansiyeline sahip bir yöremiz.



Ayrıca, Yalıkavak’ta Jefi Kamhi’nin önderliğinde bir özel teşebbüs olarak kurulan marinayı görmenizi isterim. Zannederim bütün Akdeniz’de böyle bir marina yok.

****



Not: bu kıyılarımızdaki kanalizasyon arıtma durumunu ısrarla takip etmeye çalışıyorum. Bu konuda verdiğim soru önergeleri ve gelen cevaplarını ilgilenenler için yayınlıyorum. Arıtmanın ne kadar acıklı olduğunu ve denizlerimizi nasıl kirlettiğimizi sizler de görün.



Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'ye yöneltilen



Marmara soru önergesi ve yanıtı için tıklayın

Karadeniz soru önergesi ve yanıtı için tıklayın

Ege ve Akdeniz soru önergesi ve yanıtı için tıklayın


Yayın Tarihi : 27 Temmuz 2005 Çarşamba 00:51:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?