18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Erdoğan’ın kükremesi hayra alamet mi?..


Vay vay vay vay!...


Tayyip Erdoğan son Grup konuşmasında kükredi. Konuşmasını yazılı metinden okuyalım:



“Biz baştan beri Irak’ın toprak bütünlüğünü koruyarak demokrasisini tesis etmesinden ve ülke yönetiminde Irak halkının en adil ve katılımcı biçimde temsilinin sağlanmasından yana olduğumuzu hep söyledik.
İkincisi hiçbir etnik unsurun bir diğer etnik unsur üzerinde egemenlik sağlamasına olumlu yaklaşmadık. Üçüncüsü hiçbir mezhebi unsurun bir başka mezhebi unsur üzerinde de egemenlik sağlamasını doğru bulmadığımızı hep ifade ettik.
Bir diğeri ise Irak’ın tüm kaynaklarının, tüm yeraltı yer üstü zenginliklerinin tüm Irak halkına ait olması gerektiğini savunduk. Eğer bunlarda hassas davranılmazsa bu konulara dikkat edilmezse Irak’ın geleceğinden endişe duyduğumuzu ifade ettik.

Irak bütünü içinde bazı kesimlerin seçimlere arzuladığımız seviyede katılamamış olmasını ve sonuçlarını etnik açıdan dengesiz bir tablo ortaya koyma ihtimali olarak gördüğümüz için burada endişelerimiz var.

Irak’ta düzeni tesis etmekle yükümlü olan güçler, yine üzülerek belirtiyorum ki milletimizin büyük teessürle karşıladığı bazı gelişmelere karşı gerekli duyarlılığı da göstermemişlerdir.

Biz, Irak’ın iç huzurunu, demokratik geleceğini ve çevre ülkelerle ilişkilerini zedeleyebilecek bu gelişmelere karşı ilgili ülkelerin gerekli tedbirleri zaman geçirmeden almalarını beklerdik.

Ancak bölgeye demokrasi getirmek niyetiyle geldiklerini söyleyen güçler, bu antidemokratik emellere maalesef duyarsız kalmayı tercih etmişlerdir.

Şunu herkes bilmelidir ki, Türkiye sadece tarihi bağlarla değil, akrabalık bağlarıyla da bağlı olduğu bu coğrafyanın uzun yıllar boyunca devam edecek bir kargaşaya sevk edilmesine izin vermeyecektir, Irak’ta demokratik çözümleri çıkmaza sokacak bu girişimlere bugün dur denmezse, korkarız bölgede barışı daha uzun zaman erteleyecek çatışmalara sebebiyet verilebilir.

Bu konuda Türkiye’nin ilgili bütün kurumlarıyla birlikte hem gelişmeleri izlemek, hem de milli hassasiyetlerimizi her zeminde dile getirmek konusunda gereken her şey yapılmaktadır, bu konuda hiç kimsenin endişesi olmasın. Fakat biz mahalle ağalığı yapmaktan yana değiliz. Biz sokak ağalığı yapmaktan da yana değiliz. Devlet ciddiyeti ne gerektiriyorsa bu ciddiyet içerisinde atmamız gereken adımları atarız ve bu ciddiyet içerisinde de bütün gelişmeleri izlemeye devam ediyoruz.”

****

İki hususa dikkat çekmek istiyorum. Bu hususlardan birincisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dış politika, ABD ve Irak konularını dikkate aldığımızda bu konuda sarf ettiği cümleler, bu konuda yapılmış en sert cümlelerdir.

Hatta ve hatta, bugüne kadar herhangi bir Türk Başbakanının, Amerika’yı muhatap alarak sarf ettiği en ağır tenkit cümleleridir. Bu cümleler öyle böyle cümleler değil.Benim bildiğim Amerikalılar da bu cümleleri “not alırlar”…

İkinci husus, ABD’li yetkililer Tayyip Erdoğan’ın bu coşkun ve hiddetli ifadelerini ciddiye alırlar mı?

Şimdi bir bakalım, AKP ve Tayyip Erdoğan’ın ABD ile iki-üç senelik serüveninde neler olmuş? Tayyip Erdoğan evvela, iktidara gelmek ve siyasi yasaklardan kurtulmak için (karşılığında ne söz verdiğini bilemem ama) ABD’nin aktif desteğini almış. Arkasından ABD’nin Kemal Derviş aracılığıyla, Irak operasyonuna destek vermeyeceğini beyan eden Ecevit Hükümetini tasfiyesinden sonra iktidara gelmiş. Ve, bu Tayyip Erdoğan daha Başbakan olmadan koşa koşa ABD’lere gitmiş, kırmızı halılarla karşılanmış.

Sonra, ne sözler verildiyse, ABD’nin gemileri daha tezkere çıkmadan bizim limanlara gelivermişler…

Sonra, 1 Mart tarihi gelmiş çatmış. 65 bin ABD askerinin ve 200 küsur uçağın Türkiye’yi kullanarak (bir kısmının da Türkiye’yi işgal edecek şekilde Türkiye’de kalarak) Irak’a, uluslar arası hiçbir hukuki dayanağı olmadan işgal etmesi için tezkere TBMM’ye gelmiş.

Sonra, benim de kendi kulaklarımla şahit olduğum üzere AKP’nin kapalı Grup toplantısında Tayyip Erdoğan, bu tezkerenin geçmesi için bütün ağırlığını koymuş.

Sonra, tezkere, CHP’nin ve başkanlarının sözünün dinlemeyen yaramaz AKP milletvekillerinin ( aralarında benim de bulunduğum) oylarıyla reddedilmiş.

Sonra, Tayyip Erdoğan, depresif bir halde ne yapacağını düşünmüş.

Sonra, biraz süratle geçeceğim ABD’liler başlamışlar Türkiye ile alay etmeye ve horlamaya… Evvela askerimizin kafasına çuval geçmiş; ne Hükümetin, ne Genelkurmay’ın gıkı çıkmamış… Derken ABD, Tayyip Erdoğan’a “Hadi bakalım Irak’a geleceksin. Sünni üçgenini sen işgal edeceksin; benim kumandamda benim bütün Irak’ı işgal etmeme yardım ve iştirak edeceksin. Bu arada da Kürt bölgesinde çıtını çıkarmayacaksın, hatta, askerlerini Kürt bölgesinden karayolundan bile geçirmeyeceksin, ya havadan ya da Sureyi üzerinden geleceksin” talimatını vermiş. Tayyip Erdoğan “emredersiniz” diyerekten yeni bir tezkereyi TBMM’den geçirmiş, tam oylama sırasında televizyonlardan Irak’ın kukla hükümetinin Dışişleri Bakanının açıklamaları gelmiş: “Biz Irak’a, Irak’ın hiçbir yerine Türk askeri istemiyoruz!” Oylamaya geçilmeden önce kapalı oturumda, Zebari’nin’nin bu konuşmanın hatırlatılması üzerine , “Yok böyle bir şey biz Irak’a gideceğiz” demişler. Sonunda da, Zebari’nin dediği doğru çıkmış koskoca Türkiye ve Türkiye’nin Meclisi aldığı kararla bir Zebari’ye esir düşmüş.

Haaaa bu arada 1 Mart tezkeresinden sonra Kuzey Irak’taki PKK güçlerini de dikkate alan hükümetin talebi ile TBMM bir tezkere daha çıkarmış, Hükümete ve Türk Silahlı Kuvvetlerine Kuzey Irak’taki PKK’ya karşı tedbir alma ve harekete geçme emri vermiş. Barzani, Talabani ve ABD, “hadi oradan sen de Kuzey Irak’a gelemezsiniz” deyince bu tezkere de kullanılamamış.

Şimdi siz ABD’nin yerinde olsanız Türkiye’nin bu edilgen Hükümetini ve edilgen Hükümetin başını ciddiye alır mısınız? Ben başka bir şeyden şüpheleniyorum; ABD bile bile bu sert konuşmaları yaptırtarak bizi bir çatışmaya zorlayıp, bu arada kısa vadede, eylülde muhtemelen yapılacak erken genel seçim için Tayyip Erdoğan’ı Kerkük kahramanı mı ilan ettirmek istiyor?

Bekleyelim görelim…

Ben Tayyip Erdoğan’ın dış politikadaki, tam kendi dediğinin tersine “kaybet kaybet” stratejisini gördükçe, ne kadar edilgen bir şekilde hareket ettiğine baktıkça, hiçbir şekilde ABD’nin sözünün dışına çıkamadığını gördükçe durumu büyük bir endişe ile izliyorum. Ne yapacak bakalım Tayyip Erdoğan? Kerkük’ü işgal edip, Kandil Dağı’nda çatışmaya mı girecek?

Olsun canım…

Kerkük’te bir bayrak sallayıp erken seçime gideriz, seçim bitince de bayrak sallayıp geri döneriz. Hatta belki Kürdistan’ı da tanıyıveririz.



Yayın Tarihi : 2 Şubat 2005 Çarşamba 00:53:24
Güncelleme :3 Şubat 2005 Perşembe 19:35:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erhan ÖZTUNÇ IP: 85.96.40.xxx Tarih : 3.02.2005 08:35:09
erdogan populer polıtıkanın mımarıdır acaba bu kukuremenın pesınden kapalı kapılar ardından ne tavızler verıldı dıye merak etmıyor degılım dogrusu