1 Nisanda TCK dolayısıyla söyleyemeyeceğimiz sözlerden bazılarını da bugünden söyleyeyim:
Siz, Başbakanın hortumları kestik filan falan diye övündüğüne, böbürlendiğine bakmayın öyle hadiseler var ki, hortumları kesmek bir tarafa yeni hortumlar yaratılıyor. Hükümet de kılını kıpırdatmıyor.
Bu konuya iki örnek verelim:
Biliyorsunuz Enerji Bakanı Hilmi Güler Mavi Akım formülünü değiştirerek çok ciddi fiyat artışlarını, hiçbir mecburiyeti yokken, ortada fol yok yumurta yokken, şaibeli bir şekilde kabul etti ve Türkiyeyi Mavi Akımın mukavelesi müddetince milyarlarca dolarlık zarara sokacak usulsüz bir işlem yaptı.
Konuyu bir mektupla, suç duyurusu şeklinde Başbakana ilettim. Başbakan, 10-12 Ocak 2005 tarihleri arasında apar topar gittiği Rusya seyahatine yanına Hilmi Güleri aldı. Fiyatı esas ayarlaması gereken BOTAŞtan da hiç kimseyi almadılar. Basından öğrendiğimize göre, gündemin birinci maddesi bizim ihbar ettiğimiz doğalgaz fiyatları meselesiydi. Güya, fiyatlar düşecekti. Aradan geçen yaklaşık 2.5 aya rağmen tabii ki hiçbir şey olmadı; çıt çıkmadı.
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de, 15 Şubat 2005 tarihinde çıktı, bilgili belgeli yolsuzluk ne varsa bana intikal ettirin dedi. Bilgisiyle, belgesiyle kendisine bu dosyayı intikal ettirdim. Tabii, ondan da çıt çıkmadı. Bu durumda birileri çıkıp da, Başbakana, Başbakan Yardımcısına, siz hortumu, hortumcuları himaye mi ediyorsunuz? derse ne olacak?
Konuyu tekrar bugün gündeme getiren mesele, aynı Enerji Bakanı Hilmi Gülerin dün bir toplantıda söylediği, Akaryakıt kaçakçılığından senede 2.5 milyar dolar zararımız, vergi kaybımız var demesi.
İyi, güzel de bu akaryakıt kaçakçılığını iktidara gelmeden evvel biliyordunuz; konuşmuştuk.
Ayrıca, Marker kullanma imkanını veren kanun 21.12.2003 tarihinde çıktı. Neden bugüne kadar hiçbir şey yapmadınız?
Şimdi size, Hükümetin bu ihmalinin neden tereddütler uyandırdığını ve sanki bile hortumun üzerine gitmeme intibaını verdiğini, bilakis hortumu himaye ediyormuş görüntüsü çizdiğini anlatayım:
Diyelim ki, motorini konuşuyoruz. Motorinin pompa satış fiyatı takriben 1.85 YTL.(1.850.000 TL) Bu motorini, Gürcistan, Nahcivan, İran veya Iraktan kaçak yolla sokarsanız litre fiyatı 0.5 YTLyi (500.000 TL) geçmiyor. Aynı şekilde, ihrakiye adı altında güya, yabancı tankerlere mal satan firmalar yoluyla da kaçak giren malın maliyeti ile Rusyadan, Karadenizden birkaç bin tonluk gemilerle gelen kaçak mazotun litre fiyatı da 0.6- 0.7 YTL civarında. Pompa satış fiyatı ile maliyet fiyatı arasındaki 1.2- 1.3 YTL civarındaki, yani takriben 1 dolar civarındaki fark, kaçakçıya, aradaki tankerciye, bu işi çete olarak yapan akaryakıt kaçakçılarına ve ucuz mazotu alıp satan akaryakıt bayilerine ve pompa istasyonlarına gidiyor. Yani, AKARYAKIT HORTUMCULARINA GİDİYOR. Bu hortumculara giden para bir senede ne kadar tutuyor? Enerji Bakanının ifadesinden anlıyoruz: Senede 2.5 milyar dolar. Peki AKP iktidara geleli ne kadar oldu? 2.5 sene.
2.5 senede akaryakıt hortumcularına giden, dolayısıyla devletin de zararı olan para ne kadardır? 6 milyar doların üzerinde.
Hortumlar hakikaten kesilmiş olsa, bu 6 milyar doları geçen hortum ortaya çıkar mıydı? Bir hükümet, iktidara geldiği günden beri bildiği bir konuda tedbir almakta bu kadar gecikirse, hatta alınan tedbirlerin uygulamasını geciktirirse, o zaman birileri de çıkıp, siz hortumcuyu himaye mi ediyorsunuz? diye sormaz mı?
Rakamlar ortada.
2.5 senelik ihmal ve gecikmeden sonra bugün Hilmi Güler neden konuşuyor dersiniz. Neden konuşacak bu konuda bir araştırma komisyonu kuruldu da ondan. Hoş, bu komisyon da lüzumlu bir komisyon değil. Sadece vakit öldürme. Çünkü zaten olan biteni bütün detayı ile devlet, gümrük, istihbarat biliyor. Hele hele telefon dinlemeye meraklı Emniyetimizin bunları bilmemesine imkan yok. Komisyon da işlerin geciktirilmesi için maalesef bir vesile teşkil ediyor.
****
Rusya seyahati demişken, gözüme bugün Zaman Gazetesinde yeni bir haber ilişti. Başbakanımız, kızı Sümeyye Hanımın uçakla 16 saat mesafedeki, ABDnin Pasifik kıyısındaki üniversitesinin Haziran ayındaki mezuniyet törenine gidecekmiş.
Tabii gitsin de bu işi devlet kesesinden yapmasın.
Bakın, geçen sene 9 Haziran 2004 akşamı ABDye, Bostona geçerek, 10 Haziran 2004 tarihinde oğlu Bilalin Harwarddaki diploma törenine gitmişti. Bu konuyla ilgili olarak, Başbakanın cevaplaması istemiyle, 11.06.2004 tarihinde şu soruları sordum:
11.06.2004 tarihli basın haberlerinden öğrendiğimize göre, Erdoğan ailesi Bostonda toplandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, kızları Esra, Sümeyye ve gelini Reyyan Erdoğan ile birlikte Harvard Üniversitesinde yüksek lisansını tamamlayan oğlu Bilal Erdoğanın mezuniyet törenine katıldı. Bu arada Başbakan, Bostonda Harvarddaki törende kendine fahri doktora verilen Kofi Annan ile sürpriz bir görüşme yaptı.
Yine basından öğrendiğimize göre seyahat Başbakanlığa tahsis edilmiş olan uçağın arızalanmış olması dolayısıyla Türk Hava Yollarından kiralanmış büyük bir uçakla yapılmıştır. Başbakan, Georgiyadaki G-8 Toplantısına katılmış, buradan Bostona geçmiştir. Kendisi bilahare Washingtonda Başkan Reaganın cenaze törenine katıldıktan sonra, Chicagoya geçerek bir sempozyumda konuşacaktır.
ABDye yapılan seyahatin Georgiya ve Washington kısımları Türkiyenin temsil edildiği resmi ziyaretler olmakla beraber, Chicago ve ama özellikle mezuniyet töreni için gidilen Boston kısmı özel midir, resmi midir? Eğer Boston kısmı resmi bir seyahat değil de özel bir seyahat ise, seyahatin bu kısmının toplam masrafları ne kadardır ve kimin tarafından karşılanmaktadır?.
Cevap 27 Temmuz 2004 tarihinde Dışişleri Bakanından geldi. Cevap tatminkar değildi ve sorumu 30.07.2004 tarihinde tekrar ettim. Yine Abdullah Gülden gelen cevap, diplomatik lisanla Amerika seyahatinin Boston ayağının özel bir seyahat olduğunu ortaya koyuyordu:
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Bushun davetine icabetle, G-8 zirve toplantısına katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, beraberinde bir heyetle 8-13 Haziran 2004 tarihleri arasında ABDyi ziyaret etmiştir.
Sayın Başbakan, ziyaret sırasında, Sea İsland, Boston, Washington ve Chicaco şehirlerini ziyaret etmiştir. Bostonda, Harvard Üniversitesindeki mezuniyet törenine katılmış, burada aynı törene katılan BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve vatandaşlarımızla görüşmeler gerçekleştirmiştir.
****
Sayın Başbakan,
Birgün iktidardan uzaklaştığınızda, sizden sonraki iktidarlar sizden bu paraları tahsil ederler. Hem de belki Yüce Divanda tahsil ederler
Özel seyahatlerinizi devlet kesesinden yapmayın. Bakın bu konuda size, ilahi bir ikaz da gelmişti. 01.03.2005 tarihli yazımda anlatmıştım. Devletin uçağı ile siz, eşiniz Emine Hanım ve Bakanlar Mehmet Ali Şahin, Ali Babacan, Binali Yıldırım, Osman Pepe ve Hüseyin Çelikle (galiba) bazı bakanların eşleri ile, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, Başbakanlık Basın Müşaviri Ahmet Tezcan ve Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Çağatay Kılıç, cümbür cemaat, en sevdiğiniz gazete Yeni Şafakın sahibi Albayrakların düğününe gitmiştiniz. Dönerken hava muhalefetinden ödünüzün koptuğunu, heyecanlandığınızı söylemiştiniz.
Ben de, kimbilir bu belki de ilahi bir ikazdır demiştim
Benden hatırlatması
****
Biliyorum sinirleriniz bozuk. Birileri düğmeye bastı diyorsunuz. Düğmeye basan filan yok. Birilerinin sabrı taştı. Diğer bazıları da sizin davranışlarınız yüzünden şımardılar; şımarıklık bedellerinin karşılığını istiyorlar. Taşan sabırlar dolayısıyla ortaya çıkan tepki ve tenkitleri siz basılan düğmeler olarak değerlendiriyorsunuz.
Azarlanmaktan bıkan milletvekillerinin sabrı taştı
Irakta ve Kıbrısta olup bitenleri gören, yavaş yavaş da sizin tarafınızdan kullanıldığı intibaını edinmeye başlayan bazı askerlerimizin sabrı taştı
Gelirleri bir türlü artmayan işçi ve memurun sabrı taştı
İşsizlikten kırılan milyonların sabrı taştı
Sizin Türklüğü reddeden, Türkiyelilik söyleminizden bıkan bayrağına aşık milletin sabrı taştı.
Azar işitmeden bıkan, horlanan, gözünüzü kara toprak doyursun denilen çiftçinin, tarım kesiminin sabrı taştı
Açık açık Kıbrısta oldu bitti yapıldığını gören Denktaşın sabrı taştı
Özetle milletin sabrı taştı
Millet düğmeye basmıyor ama size Veda Hutbesini okumaya hazırlanıyor.
Haaa, bu arada, şımarta şımarta bir hal olduğunuz Abdullah Öcalan yandaşları da sizden tavizlerinizin devamını istiyorlar. Doğrusu kendi açılarından haklılar; değil mi?
Yurtdışına gelince, bilemem ama muhtemelen Başbakanlarına terörist dediğiniz için İsrailin sabrı taştı
Belki sizi 2.5 senedir sıcak para politikası ile destekleyerek ayakta tutan ABDnin sabrı taştı
İnsan bu kadar edilgen olup kendi politikalarını üretemezse sonunda olacağı budur
.
Sabırlar taşıverir