19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Hükümetin dış politikasına bakış... Erken genel seçim geliyor...

NATO Toplantısı ve Bush’un Ankara ziyareti arefesi bombalar patlıyor.
Tatsız, tatsız ama beklenen olaylar.

Bu terör meselesinde sonuna kadar Hükümetin yanındayız. Terör üzerinden kimsenin siyaset yapmaması lazım. Alınacak her türlü tedbirin de destekleyicisi olacağız.

****

Patlayan bombalar ister istemez NATO Toplantısı ve dış politikayla ilgili.

Dış politika ile ilgili önümde kaç gündür 19.06.2004 tarihli Yeni Şafak’tan iki makale duruyor. Fevkalade beğendiğim ve takdir ettiğim İbrahim Karagül’ün, “Davudoğlu’nun sözleri ve yeni küresel vizyon” başlıklı makalesi ile çok sevgili dostumuz hem mütefekkir, hem gazeteci Fehmi Koru’nun “Bize birşeyler oluyor” başlıklı makalesi...

Her iki makaledeki aşırı iyimserlik beni çok ciddi düşünceye sevk etti.

****

Evvela İbrahim Karagül’ün, Başbakanlık Dışişleri Başdanışmanı Büyükelçi Prof.Dr. Ahmet Davudoğlu ile ilgili makalesi. Doğrudur Ahmet Davudoğlu güzel konuşur ama anlattığı “ritmik politika” ve AB’nin “hayır” cevabına karşı “B Planı” olamayacağı izahları realiteden çok uzak sözler. Hele hele AK Parti’nin uyguladığı politika ile hiç alakası yok.

AK Parti’nin (ve AK Parti’yi etkileyen bazı güçlerin) B Planı var. Hatta, B Planına, A Planından daha fazla sahip çıkanlar da var. Malum A Planı, Avrupa Birliği’ne giriş. B Planı ise, bazılarının BOP dedikleri ama esası Neo-Osmanlı yani Yeni Osmanlı konseptine dayanan, içine Amerika’nın bütün bölgesel amaçlarını da alan, son 10-15 senedir pişirilen bir plan. Türkiye merkezli ve Türkiye’nin ağırlığının hissedileceği, ilk etapta Kürdistan, sonra da muhtemelen Suriye’yi, ya da Ürdün’ü içine alacak bir konfederatif yapı. Sınırlı, ufak bir yeni Osmanlı projesi. İsrail’in güvenliğinin kontrol altına alındığı, İsrail ile İran’ın arasına bir dolgu konulduğu, petrol kaynaklarına nispeten hakim olabilecek ve ileride büyüme potansiyeli olan bir konfederasyon. Birazcık da judeo-İslamic bir federasyon. Ritmik diplomosi, soft power filan denirken, Türkiye’nin bazı yöneticileri bilerek veya bilmeyerek bu B Planına doğru sürükleniyorlar. Zaten AK Parti’nin politbürosunun AB ile ilgili hakiki niyeti sadece tarih almak. Yoksa, AB’ye hakikaten girmek gibi bir niyetleri veya ümitleri yok. (Bakınız 17.06.2004 tarihli, Hükümet AB’ye girmek istemiyor başlıklı yazım)

Ahmet Davudoğlu iyi niyetli ve bilgili bir insan ama, iyi niyetli söylemlerinin haricinde Başbakanlığın dış politikasını etkilediğini zannetmiyorum. Daha doğrusu hiç öyle bir durum görülmüyor.

****

Fehmi Koru Brüksel’den yazmış: “Kim ne derse desin AB’nin ve NATO’nun başkenti Brüksel’den bakıldığında Türkiye’nin dış politikası çok pırıltılı!”...

Doğrusu, ben dışarıdan çok pırıltılı görülen durumlara hem biraz ihtiyatla yaklaşmış ve sırtımı duvara dayamışımdır!

Fehmi Koru’ya göre, Türk dış politikası müthiş, AB yolunda katedilen mesafe nefes kesici, Irak’ta herkesin dikkate aldığı bir ülke, İKÖ toplantısında tuttuğunu koparan bir Türkiye...

Fehmi Koru’nun bu başdöndürücü başarıyı bağladığı üç faktör var:

Birincisi halk desteğine sahip iktidar, ikincisi konjonktürel fırsatlar, üçüncüsü şans.

Doğrusu Fehmi Koru şans derken doğru söylemiş. Hatta sadece şans, biraz da konjonktür dese daha iyi olurdu...

Bu hükümet dış politikada attığı adımların hemen hepsini ters attı ama durum sonradan bir türlü düzeldi. ABD askerlerini Türkiye’ye yerleştirmek ve Irak’a girmek istedi; TBMM mani oldu. Arkasından tekrar Irak’a asker yollamaya kalktı, TBMM’den tezkereyi (Dış İşleri Bakanının kapalı oturumunda yanlış bilgi vermesinden de destek alarak) geçirdi. Bu sefer de Allahtan Irak’ın Kürt Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, “sizi istemiyoruz” deyince susuverdi. Bu hükümetin zamanında askerimizin kafasına “çuval” geçirildiğini de gördük; yine çıt yok... TBMM, Kuzey Irak’taki PKK konusunda asker yollanılması için Hükümete sadece yetki değil, görev de verdi; yine çıt yok. PKK Kandil Dağı’nda oturuyor!..

Leyla Zana ve arkadaşları hapisten çıktı. Bu tahliye doğru oldu; zira, bu 4 eski milletvekilinden başka hapiste olan başka PKK’lı yok. Buraya kadar tamam da sonra bir de baktık ki Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Başbakan Vekili sıfatı ile PKK mensubu oldukları için mahkumiyetleri henüz devam eden kişilerle resmi konutta görüştü. Bu görüşme tepki çekince de, “Bu karar devlet kararı” deyiverdi. Kimmiş bu devlet diye sorduk; tabii yine çıt yok.

Kıbrıs’ta muhtevasını doğru dürüst bilmedikleri ve faydasından fazla zararı olan Annan Planı’nı; sıkışınca sığındıkları “devletin” karşı görüşüne rağmen kabul ettiler, Kıbrıs’ta da kabul edilmesi için yırtındılar. “Tüccar devlet”, “kazan kazan” diye diye bugünkü noktaya geldiler. Nedir bugünkü nokta? Ne elde edildi Kıbrıs’ta?

İslam Konferansı Örgütü’nün Başkanlığına bir Türk profesörün seçilmiş olması belki de son 1.5 senede dış politikada memnun olduğumuz nadir hususlardan bir tanesi. İyi güzel de, bu profesör de KKTC’nin Annan Planı’nın ötesinde tanınmasından neredeyse ödü kopuyor.

AB meselesine gelince; sene sonunda AB’nin bir tarih vereceği kesin gibi. “Bizim tarih alacağımız” değil, onların tarih vereceği kesin gibi. Bu da iyi bir husus.

Başka? Vallahi Fehmi Koru pek memnun, pırıltılardan gözü kamaşmış ama bu hükümet aldığı bütün neticeleri şansı ile alan, ne yaptığını pek bilmeyen, hele hele Başbakanın sırtı yabancılar tarafından sıvazlandığında çok etki altında kalan bir Hükümet.

Neyse, İnşallah bundan sonra da şansları ve konjonktür yardım eder.

****

Gördüğünüz gibi Fehmi Koru’nun dış politika görüşlerine pek iştirak etmiyorum ama bugün Yeni Şafak’ta Taha Kıvanç imzasıyla yazdığı yazıyı hepinizin okumasını tavsiye ederim. Özeti basit, ortaya çıkan ve bir araya gelen bir çok sebepten dolayı Tayyip Erdoğan, gelecek senenin başlarında erken genel seçime gidecek...

Haberiniz ola!!!...

Yayın Tarihi : 25 Haziran 2004 Cuma 01:16:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasin uzun IP: 194.54.33.xxx Tarih : 28.06.2004 18:11:05
işiniz gücünüz hükümeti kötülemek.altını çizerek söylüyorum kötülemek keşke eleştirmek olsaydı.olumlu giden olaylara niye pozitif bir düşünceyle yaklaşmıyorsunuz?niye hep olaylara çomak sokmak amacı güdüyorsunuz?size göre eleştiri bana göre eleştiri olmayan yazılarınızı kınıyorum.ayrıca beklediğiniz gibi de erken seçim olmayacaktır.