22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

İmtiyazlı Ortaklık… Fransızlar tedirgin: Avrupa Anayasası laikliği yok edecek…

Bugünlerde AB meselesi tekrar aktüel hale geldi.


Evvela Sayın Gündüz Aktan Radikal Gazetesinde “İmtiyazlı Ortaklık” konusunda bir yazı yazdı. Arkasından meşhur “Medeniyetler Çatışması” tezinin mimarı Hungtinton Türkiye’de verdiği bir mülakatta, “Avrupa halklarında Türkiye’nin tarihi ve kültürü itibariyle Avrupalı olmayan bir ulus olduğu şeklinde yaygın bir görüş bulunuyor. Bu görüş paylaşılmaya devam ettiği sürece Türkiye’nin AB’ye üyeliği olasılık dışıdır, hayaldir” dedi.

Derken, bazılarının merakla bekledikleri “müzakereci kim olacak?” sorusunun yanıtı ortaya çıktı. Türkiye’nin Başmüzakerecisi, biz kendi sözlerine dayanarak Tayyip Erdoğan zannederken, Ali Babacan’ın olduğu ortaya çıktı… Küreselleşmeci çevreler bu atamayı alkışladılar. Alkışlamakta da haklılar; dış güçleri, dış çevreleri ve ileride de AB’yi Türkiye nezdinde temsil etmek için Ali Babacan’dan daha isabetli birini zor bulurlar!...

****

ASAM Başkanı Sayın Gündüz Aktan’ın Radikal’de çıkan, “İmtiyazlı Ortaklık” başlıklı yazısı üzerine kendisine yazdığım mektubu sizinle paylaşıyorum:

“Muhterem Gündüz Bey,

19.05.2005 tarihli Radikal Gazetesinde yazdığınız yazı epey gürültüye yol açtı. AB’ye imtiyazlı ortaklık konusu iyi-kötü tartışılmaya başlandı.

Bu konu üzerine yazı yazanlar, hemen hemen istisnasız hepsi, “İmtiyazlı ortaklık hukuksuzdur, tartışılamaz, tam üyelik dışında başka seçenek konuşulmamalı” diye yazdılar.

Ben de tersine, “Müstakbel Avrupa Anayasasını inceleyen ve 17 Aralık kararlarını tam olarak tetkik eden hiç kimse Avrupa Birliği’ne tam üye olmak istemeyecektir; pek tabii, yeni Tanzimatçılar hariç” diye düşünüyorum.

Benim teklifim çok açık: Özel anlaşmayı biz teklif etmeliyiz. Bizim AB’ye tam üye olmakta, özellikle müstakbel anayasa çerçevesinde bakıldığında hiçbir çıkarımız kalmadı. Kaybedeceğimiz, kazanacağımızdan çok daha fazla. Bu konuda sayısız makale yazdım. (Bu konudaki yazılarımı www.haberx.com’da (18.11.2004 AB Manifestosu, 30.11.2004 Hem Sarkozy’i, hem Merkel’i ciddiye alalım, 06.12.2004 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a açık mektup, 17.12.2004 Sayın Ahmet Necdet Sezen ve Sayın Hilmi Özkök’e açık mektup, 21.12.2004 Bardağın dibi delik, 05.01.2005 Kürt Meselesi ve AB Anayasası, nihayet tartışıyoruz) bulabilirsiniz.



İki cümle ile özetleyeyim: AB’nin 6 ayağı var:



1- Güvenlik sistemi,

2- Kopenhag Kriterleri,

3- Malların serbest dolaşımı,

4- Hizmetin serbest dolaşımı,

5- İnsanların serbest dolaşımı,

6- Sermayenin serbest dolaşımı.



Bir de bunun üzerine 90 bin küsur sayfalık uyum mevzuatı var.

6 kriterin 6’sına da bakalım:

İnsanların serbest dolaşımı hariç diğer kriterlere, bazı eksikliklere rağmen zaten uyuyoruz ya da içindeyiz. Bir tek insanların serbest dolaşımının dışındayız ve aşağı yukarı 20-30 sene dışında kalacağız. Buna rağmen AB’ye girersek, bir de bağımsızlığı büyük ölçüde ortadan kaldıran AB Anayasasını üst hukuk olarak kabul edeceğiz. Bu AB Anayasasının Türkiye’de çok az insan tetkik etti. Bu AB Anayasası Türkiye’yi Brüksel’den idare ettirecek. Böyle bir duruma ancak “Biz kendi başımıza hiçbir şey yapamayız, adam olmak istiyorsak 90 bin sayfayı kabul edip, uygulayıp, her şeyi Avrupalılar’ın dediği gibi yapmamız gerekir” diyen yeni Tanzimatçılar “evet” der. Bu edilgen tavırla ne moderleşme, ne kalkınma olmaz. Son 150 senede kalıcı olan tek reform süreci Türkiye’nin etken bir tavırla kendi başına yaptığı 1920-1930 süreci ile 1983-1985 sürecidir. Edilgenliği bırakıp etken olmamız lazım.

Dediğim gibi AB’ye imtiyazlı ortaklığı bizim teklif etmemiz gerekiyor. Teklifimiz de, 15 sene müddetle, senede 100 bin işçi almaları kaydıyla imtiyazlı ortaklık. 15 sene sonra karşılıklı oturur bakarız.

100 bin işçi nereden çıktı diyebilirsiniz. 100 bin işçi Gümrük Birliği’nin bize kaybettirdiği iş gücünün takriben 1/3’üdür. Hiç olmazsa onu telafi etmeleri lazım.

Bir satırla ifade ettiğim bu konu hakkında yukarıda da belirttiğim gibi bir çok detaylı yazım var.

İmtiyazlı ortaklık kötü bir şey değildir, bilakis yapmamız gerekendir.”



****



Bu sütunları takip edenler bilirler, Avrupa Anayasası konusunun üzerinde çok durmuştum. Ve, “Mutasavver Avrupa Anayasası”nı okuyan bir Türk Vatandaşı bu anayasaya acaba nasıl evet der”, demiştim. Anayasaya itirazlarımdan biri de laiklik konusunda yaratacağı sıkıntıydı. Fransa’da, birkaç gün sonra yapılacak referandumda “hayır” denilmesini isteyenlerle ilgili olarak Vatan gazetesinden okuyoruz:



“AB Anayasası yürürlüğe girerse, Fransa’daki türban yasağı kaldırılır mı? Bu sorunun cevabı, Türkiye’deki türban tartışmalarının geleceğini de yakından ilgilendiriyor. Fransızlar, laiklik prensibinin ‘sulandırılacağından’ çekiniyorlar. Anayasanın II-10. maddesine göre, herkesin dini inancını ‘kamusal alanda’ beyan etme hakkı bulunuyor.

Fransız Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün Türkiye Uzmanı Didier Billion da laiklik endişesi nedeniyle Anayasaya ‘hayır’ diyenlerden. Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen Billion’un açıklamaları şöyle:

AB Anayasası kabul edilirse, Fransız usulü laiklik sona erer. Anayasa insanların inançlarını kamu alanında ifade etmelerine olarak tanıyor. Böylece Avrupa’da sınıfsal katmanlaşma eğilimi başlayacaktır. Bu da hukukun eşitliği ilkesine aykırı. İnsanlar istedikleri gibi düşünsünler ve giyinsinler. Ama bu nedenle sistemin onlara farklı haklar vermesine karşıyım. Bu konuda Türkiye ile ortak noktamız var. Fransa ve Türkiye, katmanlaşmaya dayalı toplum anlayışına karşı mücadele veriyor.

Eğer Anayasa yürürlüğe girerse Fransa’da yaşayan türbanlı kadınlar Avrupa Adalet mekanizmasını bize karşı çevirirler. Sonunda Fransa’nın laiklik yasası haksız çıkar. Büyük bir kriz yaşanır. Öte yandan Anayasa’ya ‘hayır’, Türkiye’ye ‘evet’ görüşüm aslında herkesi şaşırtıyor. Niye Romanya ve Bulgaristan’ı kabul edip Türkiye’yi reddedeceğiz? Sosyal ve demokratik bir Avrupa için Türkiye’nin girmesini istiyorum. Üyelim kararını Türkler’in kendisi verecek. Belki Avrupa sayesinde, Türkler sosyal haklarını hızlı bir şekilde alırlar.”


Yayın Tarihi : 27 Mayıs 2005 Cuma 02:36:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?