18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

İsviçre’den izlenimler... Mesut Yılmaz’ın İlerleme Raporu tenkitleri... Ahmet Ertürk’ün ’isyanı’

Haftasonu iki gün Cenevre’de oturan iki oğlumu görmeye gittim.

İsviçre, her zamanki düzenli, “manikür”lü İsviçre... Herşey muntazam. Son iki senedir İsviçre’ye gitmediğim için bazı değişiklikler gözüme çarptı. Bunlardan birincisi, yaya geçitleri. Eskiden de yaya geçitlerinin trafikte önceliği vardı ama şimdi bildiğiniz gibi değil. Herhangi bir yaya, isterse geçidin ortasında durup beklesin, trafikten çıt çıkmıyor, hiçbir korna sesi duyulmuyor. Bir vasıtanın, yaya geçidinden geçen yaya kaldırıma çıkmadan geçide lastiğini değdirmesinin cezası 250 milyon TL’den başlıyor...

Terör, bizim tahminlerimizin fevkinde gündemde. Pek tabii, Bin Laden, Zarkavi gibi (hakiki ve hayali) şahıslar yüzünden suçlanan İslam...

Bir de, İsviçre’de benzin çok pahalılanmış, litresi 1.5 milyon TL’ye gelmiş!.. Biliyorsunuz İsviçre, Avrupa’nın en pahalı ülkesi, dünyanın en pahalı ülkelerinden de biri. İsviçre’de herkesin de pahalılığından şikayet ettiği benzinin litresi 1.5 milyon TL. Yani, Avrupa’nın en pahalı ülkesindeki benzin, Türkiye’den yüzde 30 daha ucuz!...

****

Cenevre’deki kısa kalışım sırasında güzel bir sürprizle de karşılaştım. Lozan’da Semra Özimerzifon’un resim sergisinin açılışı vardı. Semra Hanım, senelerdir özellikle “Mevleviler” üzerine eserler yaratır. Bu eserler de doğrusu Avrupa’da Türkiye’den fazla tanınıyor. Türkler kadar yabancıların da iştirak ettiği bu sergi açılışı, Türk kültür tarihinin bağrından kopan Mevlevilerin fevkalade anlamlı, hem hareketli, hem mistik resimlerle canlandırılıp İsviçre’de sergilenmesi, Türkiye’deki sanatın varlığı ve tanıtılması için de çok önemliydi.

****

Türkiye’den haberleri tabii internetten takip ettik...

Sedat Peker meselesi ( veya komedisi) yaşandı. Yine polis, Yargıtay-MİT-Çakıcı meselesinde olduğu gibi basına bilgi sızdırdı. Yine basın, Basın Kanunu’nu hiçe sayarak bu bilgileri yazdı durdu.

Sedat Peker meselesinin üzerine gidilmesine hem memnun oldum, hem de aklımı kurcalayan bir çok konu oldu. Neden sadece Sedat Peker? Neden şimdi? Neden diğer çeteler değil? Neden bu operasyonlar yapılmadan yolsuzluk ve mali suç örgütlmeriyle mücadele kanunu çıkartılmıyor?

****

Gözümüze çarpan bir başka husus Mesut Yılmaz’ın Habertürk TV’deki programı oldu. Mesut Yılmaz, “hızlı” konuştuğu için herkesin takdirini kazanmış... Benim de tanıdığım Sayın Mesut Yılmaz zaten ikili ilişkilerinde hızlı konuşan, hoş sohbet bir insandır. Ancak, Mesut Yılmaz’ın konuşmalarının muhtevası hakkında aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Tenkitleri oldukça boş ve maalesef yersiz. Hoş, Mesut Yılmaz ve onun gibi sert muhalefet yapanların Türkiye’ye bir ölçüye kadar faydası var. Ölçü kaçmazsa bu muhalefet Avrupa’dan bazı hususları daha menfaatimize çevirmeye faydalı olabilir. Ama dediğim gibi, “ölçüyü kaçırmamak kaydıyla”...

Mesut Yılmaz zamanında AB’nin yolunu Diyarbakır’dan filan geçiriyordu. Şimdi de bu konuda çok memnun. Verheugen’in Diyarbakır’a filan gitmesinden mutlu. Raporun “terbiyesizce “ üslupla yazıldığı benzeri tenkitleri manasız, hatta Avrupa’yı anlamamış olduğu görülüyor.

Yılmaz’ın haklı olduğu konuya gelince:

Yılmaz, “AKP’nin bu ülkeyi yönetmeye hakkı olmadığı, “Hükümetin raporun muhtevası ile alakası olmadığı ancak, rapora nasıl tepki verileceğinin önemli” olduğu konusu. Bu husus son derece doğru. Önümüzde takriben 10 sene, yani 3650 gün sürecek bir müzakere süreci var. Bu hükümetin de bu müzakereleri başarıyla yürütme kabiliyeti yok; zaten niyeti de yok.

Bu sütunlarda defalarca yazdım;Bu hükümet AB’ye girmeye değil, AB’den müzakere tarihi almaya çalışıyor. Geri kalanı ile uğraşmaya ne niyeti, ne de mecali yok.

****

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, “isyan etmiş”... Star’ın satışına engel olacak TMSF tüzük değişikliği, “ne biçim tesadüf”müş, kamuyu zarara sokuyormuş ve; Ahmet Ertürk, “tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumakta kararlıymış”!..

“Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumaya kararlı” Ahmet Ertürk, herhalde onun için, “hesabın şekline göre 40 ila 75 milyar dolar alacağımız var ama biz sadece 8 milyar tahsil edebiliriz” diyebiliyor, yurtdışındaki paraları takip etmek için gösterilen yollara hiç bakma lüzumunu hissetmiyor, 220 milyar dolarlık alacağı 23 milyar dolara satıyor, 15 senelik anlaşmaları uzun bulduğu için 12 senecik anlaşmalar yapıyor, Hazine’den TMSF’ye aktarılan fonlar libor +10-12 ile finanse edilirken, alacaklılarından libor+1 faiz talep ediyor, vs, vs...

Ahmet Ertürk konusunda bir tek başarı öyküsü var. O da TMSF’nin kaynakları ile yaptırdığı medya ve halkla ilişkiler faaliyetleri hikayesi. Hakikaten, asli görevini yapmayacağını beyan eden, tahsil edilmesi gereken paranın ancak yüzde 15’i civarındaki parayı tahsil edeceğini söyleyen, sonra da “medya ve halkla ilişkiler firması” yardımıyla bu kadar başarılı görünen başka kamu görevlisi var mıdır bilemem.

Ahmet Ertürk’ün dikkate değer bir tarafı daha var. Ahmet Ertürk için kamu yararı, “hukuk”tan daha üstün... Göreceksiniz, kendisi sıkıntıya düştüğünde, herkesten önce Ahmet Ertürk hukukun üstünlüğünü savunacak.


Yayın Tarihi : 12 Ekim 2004 Salı 16:20:34
Güncelleme :14 Ekim 2004 Perşembe 12:24:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?