22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

'Kitleler koyun gibi güdülür mü?'...

Bu hafta sonu sizinle Mehmet Barlas’ın geçen hafta yazdığı bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Yazıyı çok önemli buldum, büyük bir kısmına da katıldım. Zira, şahsi tecrübelerim bana da devamlı aynı şeyi düşündürüyor.

Yazıyı okuduktan sonra iki hususu düşünmenizi rica ediyorum:

Mehmet Barlas, “kitleler koyun gibi güdülür” diyor. Ne dersiniz?

Bir başka sorum da acaba, Mehmet Barlas’ın gençlere yönlendirdiği tenkitlerin muhatabı sadece gençler mi, yoksa etrafta “aydın” veya “köşe yazarı ve gazeteci” diye bildiğimiz kişilerin bir kısmı da bu kategoriye giriyor mu?

İşte sizinle paylaşmak istediğim Mehmet Barlas’ın 2 Ekim 2005 tarihli yazısı:

“ Bir gençle konuşuyorum. Gündemi işgal eden konular hakkındaki görüşlerini seslendiriyor. Cümlelerine hep "Gazetede okuduğuma göre" diye başlayan kelime dizesiyle giriyor.
Konuştuğumuz konular tarih, siyaset, ekonomi gibi alanlara yayılmakta.
Hep aynı cümlelerle giriyor konulara:
- Gazetelerde okuduğuma göre
Uyarmak gereğini hissettim birden,
- Yanlış yapıyorsun. Ele alıp tartıştığımız konuların bugünkü durumları gazeteden okunur. Ama bu konular hakkındaki temel bilgiler kitaplardan öğrenilir, dedim. Durakladı. Hafif sinirlendi de.
- Yani gazete okumayayım mı, diye diklendi.
Anlatmaya çalıştım ne demek istediğimi,
- Tabii gazete okuyacaksın. Ama gazetelerde okuduklarını yorumlaman ve hangi haberlerin neyi işaret ettiğini anlaman için kitap da okuman şart. Örneğin gazete haberi ile enflasyonun indiğini ve çıktığını anlayabilirsin. Ama enflasyonun ne olduğunu, nedenlerini bilmen için iktisat okuman gerekir. Örneğin Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde yer alan gerginliği gazete haberlerinden öğrenirsin. Ama bu gerginliğin nedenlerini bilmen için bu konudaki kitapları da okuman şart. Mesela Kıbrıs'ın Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan için sorun olmasının 60 yıllık bir öyküsü var. Bunu gazete haberlerini okuyarak öğrenemezsin ki.
Konuştuğum genç bunları dinledi ve yine itiraz etti.
- Ben uzman olmak istemiyorum ki. Dünyada olup biteni bileyim, bu bana yeter. Ben profesör olmak istemiyorum. Ben işadamı olacağım.
Yine anlatmaya çalıştım kendisine. Şöyle dedim:
-İşadamı olsan da bazı konuları derinliğine öğrenmen şart. Örneğin benim bazı tanıdıklarım Bankacılık Mevzuatı'nı okumadan banka sahibi oldular. Bunların kurdukları bankaların yönetim kurullarına benim arkadaşlarım, bu mevzuatı okumadan girdiler. Şimdi hepsi yargılanıyor. Bazılarının malları mülkleri de haraç mezat satıldı.
Bu genç kitap okumamak konusunda kararlı gibi görünüyordu. Sorularını karşı tezini güçlendirmek amacıyla tırmandırıyordu.
- Yani kitap okumayan zengin olamaz mı? Sadece üniversite mezunları mı servet sahibi olur? Sizin söylediğiniz doğru olsa bütün iktisat profesörlerinin milyarder olması gerekmez mi?
Gülerek cevap verdim;
- Sen girişim gücü ile bilgi sahibi olmayı karıştırıyorsun. Bunu 1900'lü yıllarda Maliyeci Cavit Bey "İktisat" kitabında şöyle anlatmış. Bir buharlı lokomotifin hesaplarını fizikçiler yapar, planlarını mühendisler çizer. Ama o lokomotifi makinistler yürütür. İktisat bilginleri ile girişimciler arasındaki ilişkiler de buna benziyor. Bir işadamı servet sahibi oldukça, iktisattan anlayan danışmanlara ihtiyacı da artacaktır. Makinistin lokomotifini daha hızlı sürmesi için, mutlaka rayları döşeyen mühendislerden, lokomotifin hesaplarını yapan fizikçilerden bilgi almak zorunda olması gibi bir durumdur bu. Bu bilgileri almadan hız yaparsa lokomotifin kazanı patlar veya tren devrilir. Ekonominin kurallarını yok sayan girişimci de sonunda gereksiz riskler alıp, batar.
Konuştuğum genç, son sözlerini söyler gibiydi:
- Sizinle tartışmanın bir anlamı yok. Kitap okumayanların adeta söz hakkı yok gibi bir savı seslendiriyorsunuz.
Ben de son sözlerimi söyledim ona:
- Herkesin söz hakkı var. Ama kitap okumayanların, bilgi sahibi olmadan konuşanların sözleri, birer tekrardan ibarettir. Kalabalıklar ne söylüyorsa, içinde bulundukları çevreye göre onlar da papağanlıklarının gereğini yapar. Böyle insanların çoğunlukta olduğu toplumlarda "Orta Karar" olmak erdemlilik sayılır. Kitleler koyun gibi güdülür. Ben sadece bunu söylemek istiyorum.”


Yayın Tarihi : 7 Ekim 2005 Cuma 14:11:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?