23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

’Kuğunun şarkısı’ gecikmeyecek..

Kuğu, ömründe bir kere ötermiş; o da ölümünden önce… “Kuğunun şarkısı” deyimi işin dönülmez sonuna gelindiğini, dönülmez akşamın ufkunda olunduğunu anlatan bir deyim…

****

Yılbaşından bu yana siyasette olup bitenleri izlerken, bir buçuk-iki sene evvel gördüğüm bir filmi tekrar tekrar hüzünle seyrediyor gibiyim. Filmi görmekle kalmadım, yüksek sesle herkese de anlatmaya çalıştım…

Şimdi Tayyip Erdoğan’ın karakterini, tavırlarını, bilgisini veya bilgisizliğini, etrafındakileri tenkit edenleri duydukça; ne diyeyim, herkese de anlattığım eski film gözlerimin önünde…

Hüzünle seyrediyorum…

Ekonominin bu reçetelerle yürümeyeceğini, halkın inim inim inleyeceğini daha seçimlerden önce Tayyip Erdoğan’a yazdım. Bu konuda, daha AKP’den ayrılmadan sayısız yazım ve ikazım var. Hepsi haberx’in yazı arşivinde. Şimdi duruma bakıyorsunuz, ekonomi bürokrasisi son çırpınışların içinde ama milletvekilleri halkın önüne çıkamaz hale geldiler.

Hüzünle seyrediyorum…

Dış politikadaki bu teslimiyetçi tavrın işi tıkanmaya götüreceğini, hiçbir kazanımımızın olmayacağını mübalağasız düzinelerle değil, yüzlerce defa anlattım. Şimdi, hem ABD ile, hem AB ile, hem İsrail ile, hem de komşularımızla durumumuz ortada.

Hüzünle seyrediyorum…

Yolsuzlukla mücadele etmek üzere iktidara geldiğini söyleyen bu Hükümetin, yolsuzlukla mücadele etmeye niyetinin olmadığını 3 Kasım seçimlerinden iki-üç ay sonra gördüm, ikaz etmek bir tarafa feryat ettim. Sonuç ortada…

Hüzünle seyrediyorum…

Partiiçi demokrasi şiarıyla partisini kuran Tayyip Erdoğan’ın, 3 Kasım seçimlerinden hemen 2-3 ay sonra Kurucular Kuruluna yaptırdığı tüzük değişikliği ile bütün sözlerini rafa kaldırdığını, partiiçi diktatörlüğe gittiğini anlattım. Neredeyse iki sene evveldi…

Hüzünle seyrediyorum…

Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin kayıtsız şartsız destekçisi haline gelen basında iki grup insan vardı: Bunların bir kısmı İslami hassasiyetleri olan dürüst gazeteciler, bir kısmı da Tayyip Erdoğan’la ve 3 Kasım seçimleri öncesinde özellikle demokrasi ve insan hakları konusunda işbirliği yapmış olan, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadeledeki sözlerini de samimiyetle yürüteceğini bekleyen gazetecilerdi. Bunların bir kısmı samimiydi, bir kısmı da konjonktüre uygun oportünistlerdi. Şimdi, hemen hepsi feryat figan. Her biri Tayyip Erdoğan’ı başka bir konuda acımasızca ama haklı bir şekilde tenkit ediyorlar. Ediyorlar da, çoook ama çok geç kaldılar. Tayyip Erdoğan’ı iktidarının başında hemen her konuda şakır şakır hata yapmaya başlamışken zamanında ikaz etselerdi kimbilir belki de, az bir ihtimal ama Tayyip Erdoğan düzelir, Türkiye’ye de hem verdiği zararları vermez, hem de seneleri boşa harcatmazdı.

Hüzünle seyrediyorum…

****

Bundan 1.5 sene evvel AKP’den istifa ederken bütün bu hataları anlatmış ama yine de bir hoşgörü payı bırakarak, “Bu hükümet olması gerekenin ancak üçte biri dörtte biri ama yine de kendisinden evvel ki bütün 28 Şubat Hükümetlerinden daha iyi” demiştim.

Tayyip Erdoğan’ın son 18 aydaki icraatı, daha doğrusu icraatsızlığı bu hoşgörü payını da aldı götürdü.

Benim belki bir kusurum var; olacakları önceden görüp, belki de zamanı gelmeden çok erken anlatıyorum. Benim açımdan bu bir kusur değil, gördüklerimi anlatmak benim ikaz görevim. Ama, görüyorum ki, 1.5-2 sene evvel anlattıklarım zamansız anlatılmış meselelerdi, kimi samimiyetten, kimi menfaatten “efsunlanmış”, “büyülenmiş”ler görmediler, göremediler… Dinlemek istemediler…

Şimdi Tayyip Erdoğan ve AK Parti için “kuğunun şarkısı” zamanı geldi.

Belki yine erken konuşuyorum.

Belki yine siyasetteki dağınıklık, parçalanmışlık ve alternatiflerin ortaya çıkmaması yüzünden bir erken genel seçime gidip ömrünü biraz daha uzatacak.

Ama görünen köy kılavuz istemez; kuğunun şarkısını dinleyeceğiz…

Yayın Tarihi : 30 Mart 2005 Çarşamba 16:32:48
Güncelleme :31 Mart 2005 Perşembe 11:21:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?