19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Kürt meselesine eğilmek mi, PKK ile el sıkışmak mı?

Hükümetimiz, "anlayış", "diyalog" diye diye, karşı tarafların sırtını sıvazlamasından da çok memnun bir şekilde Türkiye’yi tehlikeli mecralara götürüyor.

Bugün İmam Hatip Mezunları Derneği Başkanı buyurmuşlar: İmam Hatipli cumhurbaşkanı istiyormuş...

Olur, iyi olur!...

Başbakan Vekili Abdullah Gül, PKK mensubu oldukları mahkeme kararı ile tespit edilmiş olan 4 eski DEP milletvekili ile saatlerce konuştu. Abdullah Gül’ü kıskanmış olacak ki Deniz Baykal da aynı şeyi yaptı. Ne konuştunuz? Ateşkes mi konuşuyorsunuz? APO’dan mı bahsediyorsunuz? APO’ya aftan mı bahsediyorsunuz? Hükümet, işlerini yürütmek için mahkemesi devam eden bu 4 PKK mensubunu elçi mi tayin ediyor? Tekrar soruyorum nedir bu ateşkes safsatası?

Allah size akıl fikir versin!...

Kürt meselesini çözmek için muhatabınız yaklaşık 10 yıl hapiste kalmış PKK mensupları mı? Konuştuğunuz bu insanlar, "dağdakilere ben kefilim" diyecek kadar, "ateşkes altı ay uzatılsın" şeklinde tavır alabilecek kadar PKK adına konuşabiliyorlar. Zaten, APO İmralı’dan avukatları vasıtasıyla buyuruyor: "Zana PKK’nın Brüksel temsilcisi olsun"!...

Şerafettin Elçi buyuruyor: "Federasyon kurulsun. Bir Kürt de cumhurbaşkanı olsun"...

Sevgili Başbakanımız da, "Bush’un, ’sen ne büyük adamsın’" telkini ve teşvikiyle yürüyor gidiyor.

Aynı günlerde, yani bugünlerde AKP Adalet Alt Komisyonu’ndan bir kanun tasarısını onaylayarak geçirtiyor. Buna göre devletin parasını çalan, parayı 3 sene içerisinde geri öderse hakkında ceza davası açılamayacak!!!!!

Hatırlarsınız bu konuya daha evvel değinmiş, Cemil Çiçek’in hortumcularla mücadele konusundaki davranışlarının boş bir şov olduğunu, AKP’nin de hiçbir samimiyeti olmadığını söylemiştim. İşte buyurun ispatı meydanda.

Dün eski DEP milletvekilleri ile ilgili olarak bir basın açıklaması yaptım. Basın açıklamasını aşağıda okuyabilirsiniz. Bu arada 2 konuyu da dikkatinize getiriyorum:

- Evet DEP’lilerin hapisten çıkması zaman açısından makul olabilir. Bu 4 kişi yaklaşık 10 sene hapiste yattılar. Bildiğim kadarıyla bu kadar uzun süre hapiste yatan başka PKK’lı yok! O aftı, bu aftı derken, hapiste PKK’lı bırakmıyoruz. Dediğim gibi 10 sene yatanı da yok. Onun için tahliyeleri normal olabilir. Ama, tahliyelerinden sonra Hükümetin ve Ana Muhalefet Partisinin bu PKK’lılara gösterdiği ilgi çok düşündürücü.

- Basın açıklamamın sonunda talep ettiğimbir husus var: İki komisyonun kurulmasını ve Kürt- Güneydoğu meselesi ile PKK-APO meselelerinin ayrı ayrı araştırılmalarını talep ediyorum.

APO ve Kürt meselelerinin araştırılması hem geçmiş dönemin incelenmesi, hem de gelecek dönemin işaretlerinin bulunması için çok önemli. APO İmralı’da sadece TCK 125 "vatana ihanet" suçundan yargılandı ve kamuoyu bu işin derinliği hakkında hiçbir bilgi sahibi olamadı. APO kim, bağlantıları neler, yurtçinde ve yurt dışında kimlerden destek gördü, finansmanı nasıl sağladı, hangi bankaları kullandı, silahları hangi yoldan nasıl aldı, bir siyasetçi kendisine kaç dedi mi, 28 Şubat sürecinde bazı ordu mensupları ile teması oldu mu, ne teklifler aldı, bugünkü Hükümet ile herhangi bir teması var mı, varsa bu temasın şekli ne, Amerika, Almanya ve diğer ülkelerin PKK-Kongra GEL ilişkileri nedir? gibi, düzinelerle soru cevap bekliyor?

Hoş bu teklifimiz de havada kalır. Kendi her yaptığı işte büyük bir keramet arayan Hükümetimiz, sıvazlanan sırtının verdiği şevkle bildiği yolda gider.

*****

14.06.2004 tarihinde yaptığım basın açıklamasının metni aşağıdadır:

BASIN AÇIKLAMASI

Eski DEP Milletvekilleri, Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle, Selim Sadak’ın tahliyelerinden sonraki gelişmelerle ilgili aşağıdaki konuları kamuoyu ile paylaşmak istiyorum:

1- Başbakan Vekili Abdullah Gül, halen davaları devam eden bu 4 eski milletvekili ile neden görüşmüştür?

Bu görüşmenin, zamanın Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın, Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız ile cezaevinde yaptığı görüşmeden farkı nedir?

2- DEHAP, DEP’in devamı mıdır? Türkiye’de kapatılan bir partinin devamı olabilir mi? Eski DEP Milletvekilleri ile DEHAP arasındaki ilişki nasıl izah edilecektir?

3- DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın, “PKK-Kongra GEL ile Hükümete aynı mesafedeyiz” beyanatı, demokrasi anlayışı bahanesi altında hazmedilecek bir beyanat mıdır?

Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik ortamından faydalanarak siyaset yapan bir siyasetçi, bir terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni aynı kefeye nasıl koymaktadır?

4- Başbakanın bu konuyla ilgili olarak, “Bizim yaptıklarımızı hala takdir etmeyip, samimiyetimizden nasıl şüphe ederler?” cümlesindeki “samimiyet” ne anlama gelmektedir?

5- Televizyondaki görüntülerde, halen davası devam eden bu 4 milletvekilinin VİP’ten geçerek seyahat ettikleri görülmüştür. Ayrıca, yine ekranlara, terörist APO için slogan atıldığı ve DEHAP’ın organize ettiği mitinglerde Türk Bayrağı yakılmaya çalıştıldığı yansımıştır.

VİP’ten geçenler konusunda medyatik şahin kesilen Adalet Bakanımız, bu konuda suskun kalmıştır.

Bu tespitler çerçevesinde:

- Hükümetin 4 eski DEP milletvekilini muhatap alarak kahramanlaştırmalarını kınıyorum. Kürt meselesinin çözümlenecek siyasi, kültürel, demokratik meseleleri varsa bunun muhatabı, PKK’nın mensubu olduğu mahkeme kararı ile sabit kişiler olamaz. Hükümet, yapacağı, atacağı adımları kendisi atmalıdır. Bu konuda 4 eski DEP Milletvekilinin aracılığına ihtiyacı yoktur.

- Hükümeti süratle iki konuda, TBMM’de, araştırma komisyonu kurmaya davet ediyorum.

Bunlardan birincisi; Kürt meselesinin enine boyuna araştırılacağı ve kendi ülkemizin insanının olan problemlerinin,- varsa- çözülmesi için çarelerinin, terörün ve dış müdahalelerin tespitinde kalmadan tespiti.

İkincisi de, PKK ve APO hakkında bir araştırma komisyonu kurulmasıdır.

Yayın Tarihi : 15 Haziran 2004 Salı 20:50:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?