17
Haziran
2025
Salı
ANASAYFA

Mali suçlarda affedilecek ne kaldı?

AK Parti Hükümeti’nin yolsuzluk konusunda ne kadar gayri samimi olduğu giderek ortaya çıkıyor. Hükümetin sıkı para politikası ve mali disiplin konusundaki çalışmalarını başarılı bulup destekleyen medyadaki tecrübeli kalemler bile isyan eder hale geldiler. Bugünkü sütunumu tecrübeli kalem, Hükümetin doğru gördüğü işlerini de destekleyen Ekonomi Yazarı Erdal Sağlam’ın Referans Gazetesi’ndeki yazısına bırakıyorum:


AK Parti’nin yolsuzluklar konusundaki samimiyetsizliğini aylardır söyleyip duruyorum. Geçen Eylül ayında partiden istifa etmemin en önemli sebeplerinden biri de buydu. Her geçen gün de haklı çıkıyorum. Keşke haksız çıksaydım da, yolsuzluklarla doğru dürüst mücadele edilseydi.

Erdal Sağlam’ın yazısında dikkatine getirdiği af konusunu da ben daha önce, 15.06.2004 ve 04.05.2004 tarihlerindeki yazılarımda dikkate getirmiştim. Bu konuya değinen gazeteler, konuyu daha ziyade AK Parti’deki bazı milletvekillerinin kendi kendilerini affetmeleri olarak görüyorlar; doğrudur. Ancak, bu konunun başka ve fevkalade önemli olabilecek bir boyutu da var. Aylardır İstanbul iş çevrelerinde Uzanlar ile Hükümetin anlaştığı, bu konuya Başbakan’ın bazı danışmanlarının aracılık ettiği ve tam da Alt Komisyondan geçen kanuna benzer bir kanun çıkartılarak bu konunun halledileceği konuşuluyordu. Söylentiler doğru mu, değil mi bilinmez ama gidişat söylentilere hak verdirecek mecrada seyrediyor.


Diyebilirsiniz ki, “Sen muhalefettesin, iyi ya bırak AK Parti yıpransın”.
Önemli konularda beni AK Parti’nin yıpranıp yıpranmamasından ziyade, Türkiye’nin iç ve dış menfaatleri alakadar eder ve ben bu menfaatleri savunurum. Türkiye perişan olduktan sonra AK Parti perişan olmuş, olmamış ne fark eder? Zaten millet yavaş yavaş bunların ne olduğunu görüyor.

****
Şimdi sizinle Erdal Sağlam’ın yazısını paylaşıyorum:

“Yolsuzluk affı, hem hukuku, hem de ekonomiyi sarsar”

“TBMM Adalet Komisyonu’nun suçlulara, devlete verdikleri zararı faiziyle ödemeleri takdirde af getiren yeni çalışması, sadece hukuk sistemini değim, ekonomiyi de yönetilemez hale getirebilir.

Türkiye tam bir ‘af cenneti’ oldu. Daha önceki hükümetler de, seçim öncesi çeşitli konularda af taahhütlerinde bulunur, bunların bir kısmını da gerçekleştirirlerdi. Yani herkes ‘af silahı’ ile oynamayı sevdi. Ancak AKP iktidarı kadar, hemen her konuda affetirmeye çalışan bir Hükümete, daha doğrusu parti grubuna, ben şahsen rastlamadım.

‘Afların yeni cezaların yolunu açan bir uygulama’ olduğunu, özellikle hukuk sisteminin altına konulan bir dinamit olduğunu aklı başında olan herkes kabul edecektir. Bu sadece bir teori değil, Türkiye’de şimdiye kadar uygulamaya konan afların, hep bir yenisini getirdiğini, affın kapsamının sürekli genişlediğini, afların sürekli hale geldiğini kör olmayan bütün gözler gördü.

Türkiye’de çoğu kimsenin kafasında oluşmuş bulunan ‘nasıl olsa af çıkar’ yargısı,
Hükümeti ile iyice pekişiyor. Bu tür afları mazur göstermek için, “Daha önceki
Hükümetler yolu açtı, bu hükümet de yapmak zorunda kalıyor” denilebilir. Bu kesinlikle mazeret olamaz... O zaman bırakalım, bütün kötü şeyler öylece kalsın, hatta daha da kötüleştirelim.

Geriye affedilecek suç kalmıyor

Gelir gelmez vergi affı yapan, arkasından tarım kredisi borçlarını, ihracatçının borçlarını, bankaya parasını ödemeyenlerin sicilini, yani ekonomide ne kadar yasadışı iş yapılmışsa hepsini temizlemeye çalışmak olabilir mi? TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen son düzenleme, bence bu kadarına pes dedirtecek türden. Adalet komisyonu zimmet, irtikap, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma, sahtecilik, banka hortumcuları, kaçakçılık, organ mafyasına af getiren bir maddeyi kabul etmiş. Hem de ‘yolsuzlukla mücadele yasası’na konulan ek bir madde ile...
Zaten geriye de başka bir suç da kalmadı...

AKP’li milletvekillerinin yaptığı bu değişiklik TBMM’den geçerse, kapsam dahilindeki suçlular suçla elde ettikleri haksız kazanç dahil, ortaya çıkan devlet zararını kanuni faiziyle birlikte ödemeleri halinde cea infazı üç yıl ertelenecek, mahkumiyetleri ise hemen kaldırılacakmış.

Geçmişin yolsuzlukları üzerine propaganda yapıp iktidara gelen, geldikten sonra da sürekli “tüyü bitmemiş yetim hakkı” ve “hortum” edebiyatı yapan AKP iktidarı, bu yolla geçmişteki bütün yolsuzlukları, suistimalleri, hortumcuları aklamış olacak.
Hukuka güvensizlik artar

AKP iktidarı bu yasa çıktığı takdirde saece yolsuzlukları aklamış olmayacak, bundan sonra da bu tür kanuna aytırı işlemleri, “nasıl olsa yine af çıkar” diye özendirmiş olacak. O zaman çıkıp da PKK’lılar “genel af” istediğinde haklı olmuyorlar mı?

Başbakan Tayyip Erdoğan, TÜPRAŞ’ın satışı mahkemelerden dönünce, “bürokratik oligarşi” tanımını yeniden gündeme getirip, hukuk sisteminin değişime direnç gösterdiğini ima etmişti. Şahsen, özellikle ekonomik altyapıdaki gelişmelere, başta hukuk sistemi olarak üst yapının artık uyum sağlamadığını, hukuk sisteminin mutlaka yenilenip değişmesi gerektiğini düşünenlerden birisiyim. Hatta, ekonomide hukuk sistemine yakışmayan kaygılarla karar çıktığı düşüncesindeyim.

Ancak hukuk sistemine laf söylemek için, hukuk sistemini bozan kararları getiren kişi olmamanız lazım. Yani sürekli her konuda af getirirseniz, hukuk sistemi zaten baştan zedelenmiş, hukuka güvensizliği geçirdiğiniz kanunlarla siz yaratmış olursunuz.

Bu tür aflar sadece hukuk sistemini değil, ekonomiyi de yönetilemez hale getirir. Bunun örneklerini geçmişte çok gördük. Bu hükümet vergi affıyla başladığı ekonomideki afları, eğer IMF bıraksaydı hemen her kesime yayacaktı. Adalet Komisyonu’nda getirilen bu madde aslında ekonomide tüm yolsuzlukları af kapsamına sokmuş oluyor...

‘Bundan sonra af yok’ demişlerdi

Hatırlıyorum da, vergi affı gündeme geldiğinde Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a, ‘bu afların sonu gelmez, herkes ister, vergi affı çıkacak diye kimse ödemez’ dediğimde, ‘bundan sonra çıkarmayacağız’ demişti. Bunun garantisi olarak, çoğunlukları olduğunu, bir daha vergi affı çıkmayacağını anayasaya koyabileceğini’ söylediğimde ise söz vermiş, ‘bir daha vergi affı olmayacak diye anayasaya madde koyacağız’ demişti. Bu sözü CNNTürk ekranlarında tam iki kez vermişti ama şimdiye kadar böyle bir girişimine rastlamadık.

Vergi affından yola çıkıldı ve toplumun neredeyse tüm suç işlemiş kesimleri, af kapsamına alınmış oluyor. Bir zamanlar ‘baklava çalan çocuklar’ davası vardı ve kamuoyunun vicdanında hukuk sistemine dönük büyük bir yara açmıştı. O zaman, ‘çaldıkları baklavaların parasını ödesinler, serbest kalsınlar’ gibi saçma bir düşünceyi ortaya atmaya kimse cesaret edememişti. Şimdi getirilen affın bundan ne farkı var?”

Yayın Tarihi : 16 Haziran 2004 Çarşamba 18:09:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?