15
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

Meclis tatile girerken....

TBMM’de 22. Dönemin 2. Yasama Yılı bitiyor. Okul çocukları gibi bizler, milletvekilleri de uzun bir tatile çıkacağız...

Tabii, partili olanlar için uzun bir tatil yapılacak demek imkanı yok. Parti ziyaretleri, teşkilat görüşmeleri, bakanlıkta (iyi manada) iş takipleri, bölge sorunları muhakkak milletvekillerinin çok vaktini alacak...

İkinci yıl bitirken, sık sık “bu yıl nasıl geçti?” sorusu ile karşılaşıyoruz. Benim bu yasama yılı için vereceğim not, 10 üstünden 4 veya 5’tir. Daha fazla olmasını hak ettirecek bir icraat ortaya konulmadı. Evet, adet olarak çok kanun çıkarıldı ancak, bu kanunların yarısı kadarı senelerdir bekletilen, bekleyen uluslararası anlaşmalar, bu anlaşmaların yürürlüğe sokulmasını temin eden birer maddelik kanunlar.

Yapılan önemli iş; AB’ye uyum ve Kopenhag Kriterleri çerçevesinde yapılan bazı demokratik açılımlar, anayasa değişiklikleri ve çıkarılan kanunlardı. Hakikaten TBMM bu konuda önemli bir yol aldı. 2002 seçimlerinden önce ağustos ayında 57. Hükümet’in başlattığı süreç, çok büyük ölçüde tamamlandı.

Başka?..

Başka önemli bir şey olduğunu söylemek çok zor. Evet, AKP, kamu düzenini kökten değiştirebilecek Kamu Reformu Yasası, Büyükşehir Belediyeler Yasası gibi kanunları çıkarttı; ancak bunların bir kısmı Cumhurbaşkanı tarafından TBMM’ye iade edildi; son günlerde çıkarılan bazıları da muhtemelen iade edilecek. Bu Meclis aynı zamanda çıkardığı kanunları Cumhurbaşkanı’ndan en fazla dönen Meclis ünvanını da aldı.

Ancak bu Meclis, Hükümetle arasında doğru dürüst bir irtibat kuramadı; Kıbrıs gibi hayati bir konuda TBMM Başkanı, Sayın Rauf Denktaş’ı çağırmak yerine çağırmamak için elinden geleni yaptı, denetleme konusunda bütün dokunulmazlık dosyalarını dönem sonuna bıraktı; dokunulmazlıklara dokunmadı.

Meclis tarafından yapılmayan çok önemli bir husus içtüzük ele alınmadı. Halbuki TBMM’yi daha iyi çalıştıracak araştırma ve soruşturma komisyonlarını daha faal ve netice alıcı hale getirecek, komisyonları hakikaten sadece başkanlığın kendilerine yolladığı tasarıları onaylayan bir kurum olmaktan çıkartıp, ciddi çalışma komisyonları haline getirecek içtüzük değişiklik teklifi daha iki sene evvel hazırdı. İktidarın işine gelmedi, konuya dokunmadı bile.

22. Dönem Meclisinin ilk iki senesini 20, 21. Dönemler ile karşılaştırınca, “daha iyi çalıştı” diyebiliriz. Onun için de 10 üzerinden 4 veya 5 gibi bir notu hakkeder. Ama ya “ne yapmak lazımdı” diye düşünürsek ortaya tatminkar bir tablo çıkmıyor.

****

TBMM’de dün eski Anayasa Komisyonu Başkanı, AK Parti’nin kıdemli ve tecrübeli milletvekili, eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır bir konuşma yaptı. Konu, gayrimenkul sahiplerinden Maliye Bakanlığı’nın hukuka aykırı olarak aldığı harçlarla ilgili.

Maliye Bakanlığı, 1995 yılında çıkartılan bir yönetmeliğe dayanarak harç koymuş. İşlem tamamen hukuka aykırı. Bu konuda Ertuğrul Yalçınbayır’ın söylediklerini okuyalım. Bu sözler TBMM’nin, özellikle iktidarın tavrını gayet güzel ortaya koyuyor:

“Siz, Meclis olarak, biz Meclis olarak her şeyi yapabileceğimizi mi zannediyoruz? Hukuk devletiyiz. İç hukuk tükenirse Avrupa Birliği var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. Peki, bunları dikkate almadan, bu Meclisi apaçık abesle niye iştigal ettiriyoruz. Meclis abesle iştigal ediyor. Böyle bir kanun yok, böyle bir harç türü yok. Harçlar Kanunu’nda, harç, tadadîdir, tek tek sayılmıştır. 1 inci maddenin (b) fıkrasına bakılınca, tapu ve kadastro harcı var ve bunlar da 3042 sayılı Kadastro Kanununa ve ondan önceki Tapu ve Kadastro Tahrirî Kanununa dayalıdır. Kadastro yenileme işlemiyse, 2859 sayılı Kanuna dayalıdır. Burada, tadat edilmemiş olan bir harcı, siz, yorum yoluyla veya idarî işlemle ihdas edemezsiniz; bunlar, Meclisin yetkilerine tecavüzdür. Burada, Maliye Bakanlığının yapması gereken, bizim yapmamız gereken, bu paraların, Maliye Bakanlığı tarafından, gecikme faizleriyle birlikte vatandaşa iadesi edilmesidir, o işlemlerle ilgili bundan sonraki harçların tahakkuk ettirilmemesi, terkin ettirilmesidir, bu kayıtların silinmesidir. Bir barış istiyorsanız, bu, gerçek barıştır; sanal barışlar değil, gerçek barışlar halkın arzu ve isteğidir.

Hukuka uygunluğa bakalım. İşin malî boyutu beni hiç ilgilendirmiyor. Apaçık hukuka aykırılık varsa, o yolla aldığınız para harç mıdır, haraç mıdır?!

Biz denetim görevimizi, kendi iktidarımıza rağmen en etkin biçimde yapmak durumundayız. Bizim denetimimiz, şüphesiz ki muhalefetle eşdeğerde, belki de daha önemli.”

Kanununda hiçbir hüküm yoktur ve idarî işlemle, yönetmelikle harç düzenlenemez. Bu gerekçe, herhalde esas karara da yansıyacak. Apaçık hukuka aykırılığı biraz dikkatlice hukukçu tarafından incelendiğinde görülebilecek bu işi görmeyen idarenin ve siyasîlerin Türkiye’nin ilerlemesi yolunda zafiyetler içinde olabileceğini tahmin edebiliriz.

Bu er geç dönecek. Meclisin itibarını, yasamanın kalitesini hep birlikte yükseltelim.”

****

Evet, ben de iki ay, kısa fasılalar hariç Meclis’te olmayacağım. Bu arada haftada iki kere bu sütunlardaki yazılarla sizlerle beraber olmaya çalışacağım.


Yayın Tarihi : 17 Temmuz 2004 Cumartesi 22:03:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?