18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Ne Hükümet Ne TMSF Güven Vermiyor…

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, CHP Grubunu ziyaret etmiş ve bu ziyaret sırasında Star Yayın Grubu’nun Eylül sonuna kadar, yani Meclis çalışmaya başlamadan, satılacağını söylemiş.

Bürokrasimizin, halkla münasebetler danışmanı kullanan tek bürokratı, Ahmet Ertürk hakikaten bürokrasimizin “Popstar”ı oldu. Münasebetleri çok iyi kuruyor ama “muhteva”da zayıf kalıyor.

Star Yayın Grubu’nun satışı için de RTÜK’ten aldığı görüş satışın yapılma şartlarının yerine geldiği manasına gelmez. Ahmet Ertürk’ün daha doğrusu TMSF’nin Star Yayın Grubu’nun satışa hazırlanması için aşağıdaki konularda kamuoyunu tatmin etmesi gerekir:

1. Star yayın grubunun değerlendirmesini yapan şirket kimdir? Değerlendirme raporu kamuoyuna ne zaman açıklanacaktır. Bu değerlendirmede ortaya milyar doların üzerinde bir rakam çıktığı doğrumudur?


2. Rekabet Kurulu’nun görüşü hangi safhada alınacaktır? Özellikle, Türk basınında ve reklam piyasasında 2-3 grubun hakimiyeti düşünülürse Star yayın grubunu bu gruplardan birinin direkt veya dolaylı satın alması zaten bozuk olan piyasa dengelerini iyice bozacaktır. İhaleye katılan firmalar hakkında, Rekabet Kurulu’nun görüşünün alınması son derece gerekli olduğuna göre, bu görüş adayların ihaleye katılıp katılamayacaklarının onaylanması sırasında mı; yoksa fiyat teklifleri alındıktan sonra mı alınacaktır?


3. Yayın Grubu’nun satışında ihale kanunu uygulanacak mıdır? Uygulanmayacaksa satış hangi esaslara göre yapılacaktır?


4. RTÜK, frekans tahsislerinde yayıncı hakkında güvenlik belgesi istediğine göre, ihaleye katılanlardan güvenlik belgesi hangi safhada istenecekti?.


5. İhaleye katılmak isteyenlerden mali yeterlilik belgesi hangi safhada istenecektir? Burada ihaleye katılacaklardan istenecek mali yeterlilik sadece “SSK’yı ödedi mi, vergi borcu var mı?” gibi sudan sorular olamaz. TMSF’nin ihaleye katılanlardan muhammen bedel kadar bir bedeli ödeyebileceklerine dair bir yerli banka mektubu ibraz etmeleri gerekir.

Sayın Ahmet Ertürk’e buradan hatırlatıyorum bu beş şart yerine gelmeden yapılacak satış kesinlikle usulsüz olur.

Ahmet Ertürk aynı ziyarette Çukurova anlaşmasıyla ilgili olarak “kuşkuya düşersek protokolü durdururuz” demiş. Ahmet Ertürk doğru söylemiyor. “Kuşkuya düştüm” diye protokolü durduramaz, zira, protokol çalışmaya başlayınca TMSF, Çukurova’dan rehin aldığı kıymetlerin rehinlerini devretmeye başlayacak. Bu rehinler devrolduktan sonra protokolü nasıl durduracakmış?

Ayrıca, “paranın kaynağını sorgulayamayız” derken Ahmet Ertürk’ün müthiş bir hata yaptığını görüyoruz.” Nasıl sorgulayamazsın?”, daha doğrusu “Nasıl sorgulamazsın?” “Sorgulamak görevin.” Ya Çukurova borcunu zamanında ödemezse ve Turkcell hisseleri Northway şirketine geçerse ne olacak.

Ahmet Ertürk’ten cevapları bekliyorum.
* * *
Hükümet Sözcüsü Sayın Cemil Çiçek de dün kabine toplantısından sonra bir açıklama yapmış; MİT-Yargıtay meselesi ile ilgili olarak üç ayrı kurum soruşturma yürütüyor Hükümet’in yapacağı bir şey yok demiş.

Cemil Çiçek müthiş bir yanılgı içinde. Hükümetin araştırması gereken bir konu var üstelik bu konu çok önemli.

Cemil Çiçek ile Abdülkadir Aksu araştırılması gereken en önemli konuyu araştırmayı unutuyorlar. Bu iki kişinin devlet tecrübelerini hatırlarsak insan “bilerek mi unutuyorlar?” diye tereddüte düşüyor. Araştırılacak en önemli konu şu: Bu teyp kayıtlarını, deşifreleri basına kim niye sızdırdı. Neden şimdi sızdırdı?

Bu konu tetkik edilmeden mesele katiyen açığa çıkmayacaktır ve kayıtlar Emniyet’te olduğuna göre bu operasyonu Hükümet’in veya polisin içindeki bir grubun bilerek yaptığı şüphesi ortadan kalkmayacaktır. Hele hele Sayın Hanefi Avcı’ya bu sütunlardan sorduğum aynı mealdeki sorulara cevap gelmedikçe bu şüphe artarak devam edecektir.


Yayın Tarihi : 24 Ağustos 2004 Salı 14:24:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?