18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Parti Değiştirme Meselesi

Bugünlerde parti değiştirme konusu tekrar gündeme geldi.

Ayın 22 sinde yani bir gün evvel Akşam gazetesi “gitti Kubi, geldi Reyhan” başlığı ile konuyu gündeme taşıdı. Reyhan Balandı 3 Kasım seçimlerinde AKP den seçilmiş, sonra verilen sözlerin tutulmadığını görünce partiden istifa etmiş, (belki biraz acele ile) DYP ye girmiş, DYP de terbiyesizliklere maruz kalınca o partiden de istifa etmişti. Ayrıldığı partileri Reyhan hanımın ahlakına ve çalışmasına bir şey söyleyememişler; ancak “asabidir” dedikodusunu çıkartmışlardı.

Reyhan Balandı Akşam gazetesinin bu haberi üzerine bir açıklama yayınladı. Açıklama Akşam gazetesinde yer almadı. Bugünkü Akşam gazetesinde de güya benim bir açıklamam var.


***

Şimdi konunun aslına dönelim. Akşam gazetesinin 22 Ağustos tarihli manşetini görünce gazetenin genel yayın yönetmeni sayın Serdar Turgut’ a aşağıdaki mektubu yolladım:

“Bugünkü gazetenizin manşetinde “gitti Kubi, geldi Reyhan” başlığı var.

Demek ki bugünün en önemli konusu buymuş, manşete taşınmış.

“Sana ne?” diyebilirsiniz. Beni de alakadar ediyor, çünkü Anavatan’ a girince ben de 3 kasım seçimlerinden sonra AKP ve LDP den sonra üçüncü partiye girmiş olacağım.

Benim içinde böyle bir manşet mi atacaksınız?

Size samimiyetle soracağım ve cevap beklediğim birkaç sorum var:

-Reyhan Balandı hakkında böyle bir haberi yaparken ve birçok kişiden görüş alırken neden Reyhan hanımdan da görüş alma ihtiyacını hissetmediniz? Bu haksızlık değil midir?

-Parti değiştiren milletvekilleri, partilerinden istifa eden milletvekilleri neden partilerinden istifa ediyorlar, neden parti değiştiriyorlar? Düşünüp araştırdınız mı? Ortada illaki bir menfaat mi var? Hele hele 1960 tan beri T.B.M.M. de görülen en büyük çoğunluğa sahip partiden istifa edenler acaba neden istifa ediyorlar?

Bana sorar veya benimle bir röportaj yaparsanız ben size anlatırım. Reyhan hanıma da kesinlikle haksızlık ettiğiniz kanaatindeyim.

Sevgi ve selamlar. 22.08.2005”

***

Bu mektuptan sonra Akşam gazetesinde kendileri ile konuşmuşum gibi şu haber çıktı:

“Parti değiştirmeye mecburuz

ANAVATAN Partisi'ne katılacağını açıklayan İstanbul Milletvekili Emin Şirin de sorumluluğu sisteme yükledi. Milletvekillerini parti değiştirdikleri için suçlamamak gerektiğini savunan Şirin, 'Bu sistem içinde parti değiştirmeye mecburlar. Sistemimiz partiler demokrasisidir' dedi. Kendi durumunun güzel bir örnek olduğunu iddia eden Şirin, 'AKP'nin yolsuzluk ve yoksullukla mücadele ile parti içi demokrasi konusundaki sözlerini tutmayacağını görünce ayrıldım. Tek başıma partisiz çok yoğun çalıştım ancak sistemimizde bir parti çatısı altında olmadan etkili bir çalışma gerçekleştirmeniz mümkün değil. İşte değiştirilmesi gereken sistem aslında budur' diye konuştu.”

Ben de bu haber üzerine bugün Akşam gazetesinin genel yayın yönetmeni Serdar Turgut’ a aşağıdaki mektubu yazdım:

***

"“Parti değiştirme” konusunda başlattığınız tartışma çok enteresan.

Herhalde bu güzel tartışmayı biraz daha devam ettirmek lazım.

Evvela “Afyon’lu vekilden transfere dur yasası” başlığı ile verdiğiniz haberi okudum. Mahmut Koçak’ ın hazırladığı teklifin “Transfere dur” ile ne alakası var Allah aşkına? Hala anlamaya çalışıyorum. (Mahmut Koçak Dar Bölgeyi savunmuş).

Koçak’ ın görüşleri realist değil ama güzel bazı noktaları var.

Benim size yazdığım mektubu “konuştu” diye vermişsiniz. Ben sizle "konuşmadım". Size yazdım. Başlığınıza göre de “Parti değiştirmeye mecburuz" demişim!!!!!. Kimbilir belki Haberx'teki "Neden Anavatan?" başlıklı yazımdan esinlendiniz ama o yazıda da öyle bir ifade yok. Ben de gazetecilik yaptım da bir mektubun bu kadar yanlış değiştirildiğini, bir mektubun bu kadar yanlış değerlendirildiğini ve manasının bu kadar tahrif edildiğini ilk defa görüyorum.

Bu başlığa bakan ne anlar? Ben size ne demişim?

“Parti Değiştirme” konusunun ana prensibine dönelim: Hem insanların hem de bir kişi ile bir topluluğun ilişkileri umumiyetle gönüllü olarak başlar. Gönüllü başlayan bu ilişki bazen iyi niyetli sebeplere dayandığı gibi bazen de menfaate dayanır, değil mi?

Diyelim ki iki insan iyi niyetle evlendi, sonra evlenenlerden bir taraf diğerinin yanlış yaptığını hatta yalan söylediğini gördü ve boşanmaya karar verdi. Ne olacak? Ondan sonra hiç evlenmeyecek mi?

Bir milletvekili bir partiden seçildi. Partinin millete verdiği hiçbir sözü tutmadığını, tutmayacağını, suistimallerin başladığını da gördü, partiden ayrılmaya da karar verdi, ne yapacak o zaman? Milletvekilliğine devam edip bu gördüğü yanlış uygulamalarla mücadele mi edecek? Yoksa milletvekilliğinden istifa mı edecek?

Milletvekillerinin kiminin menfaatten, kiminin idealden parti değiştirdikleri muhakkak. 368 kişilik iktidarı bırakıp muhalefete soyunanlar varsa herhalde bunun tefrikini de yapmak, yani menfaatleri icabı mı, yoksa ideallerine göre mi hareket ettiklerini anlamak lazım.

Belki size tali gelecek ama, Anayasanın 80 nci maddesini de bu tartışmayı yapanlara hatırlatmak istiyorum. 80 nci madde “T.B.M.M. üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler” diyor. Yani neymiş, ben milletvekili olarak seçildiğim bölgeyi (İstanbul’u) veya kendilerini seçenleri (partiye oy veren seçmenleri; ama daha da önemlisi listedeki sıralamayı yapan parti üst yönetimini) değil, bütün milleti temsil ediyorum. Anayasanın bu maddesini de çok ciddiye alıyorum.

Serdar bey,

80 nci maddenin “T.B.M.M. üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri veya bütün milleti temsil etmezler; sadece seçildikleri partiyi temsil ederler” şeklinde olmadığını da delaletinizle bu tartışmaya katılmak isteyen ve ahkam kesen herkese hatırlatmak isterim.

Bir başka hatırlatmak istediğim konu daha var: Doğrusu parti değiştirme konusunu bizlere üstelik te menfaat karşılığı sık sık gazete değiştiren gazetecilerin hatırlatması da enteresan oluyor.

Ben, doğrusu, çalıştığı gazeteden prensipleri uymadığı için ayrılıp gazeteciliği bırakana hiç rastlamadım ama, menfaatine geldiği için hem de transfer parası alarak gazete değiştirene çok rastladım. Üstelik de bu “gazeteciler” kamuoyunun oluşumunda bir basit milletvekilinden çok daha etkili imkanlara sahipler.



Sayenizde iyi bir tartışma başladı. Bu tartışmanın devamını temenni ederim.

Selamlar. 24.08.2005



Not: Bildiğim kadarı ile Reyhan Balandı 22 Ağustos tarihli manşetiniz üzerine sizi bir açıklama yollamıştı. Reyhan hanımı bu kadar konu etmenize rağmen açıklamasına yer vermemeniz de gazetenize yakışmadı."



***



Bakalım konunun devamı nasıl gelecek?


Yayın Tarihi : 26 Ağustos 2005 Cuma 12:38:21
Güncelleme :26 Ağustos 2005 Cuma 12:40:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erhan ÖZTUNÇ IP: 85.97.95.xxx Tarih : 30.08.2005 06:18:30
Emin bey AKP ANAP ın ozal versıyonu degılmı mumcunun radikal gunlerini uskudar yalı kıraathanesı sakinleri bilir.SENİN YERİN MHP olmalıydı yakışmadı bukadar dik duruştan sonra ANAPa gecmek