18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

’Soran milletvekili’nin, Fatih Altaylı’ya cevabı....

Fatih Altaylı’nın köşesinde, benimle ilgili aşağıdaki yazı çıktı. Yazının başlığı, “Soran milletvekiline soruyorum:

“NAZLI Ilıcak’ın eski eşi, Meclis’e AKP’den giren ama şimdi bağımsız olarak siyasi yaşamını sürdüren milletvekili Emin Şirin ilginç bir milletvekili. Geçmişte adı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan büyük miktardaki çiçek ve ağaç satışlarıyla gündeme gelmişti.

Sonra bir dönem Karamehmet’in Çukurova Grubu’yla yakın oldu. Milletvekili olarak da hemen her konuda verdiği sayısız soru önergesiyle gündemde.

Öyle ki, devletin bazı kurumlarında Emin Şirin’in soru önergelerine yanıt hazırlamak için ‘özel birimler’ oluşturuldu ve sadece bununla uğraşıyorlar. Her konuda soru sormayı çok seven Emin Şirin’e benim de bir sorum olacak.

‘Emin Bey, acaba son zamanlarda Uzan Ailesi ile bir yakınlık içinde misiniz? Uzan Ailesi lehine TMSF’ye ve BDDK’ya gidip görüşmelerde ve taleplerde bulunuyor musunuz? Bulunuyorsanız bunları amatör bir heyecanla mı yapıyorsunuz? Bu sorularımın yanıtlarını alabilirsem çok sevineceğim.”



Ben de Fatih Altaylı’ya şu açıklamayı yolladım:



“Fatih Bey,



Bana bugünkü sütununuzda yönelttiğiniz değerlendirme ve sorularla ilgili yayınlamanızı rica edeceğim açıklama şu şekilde:



- Benim Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan, “Büyük miktardaki çiçek ve ağaç satışları” ile hiçbir alakam yok, olmadı da. Benim, bugün İstanbul’un, kendi ifadeleriyle simgesi haline gelmeye başlayan Meyland güllerinin temsilcisi olmam dolayısıyla alakam oldu. Temsilciliği seneler evvel, bedelsiz olarak, İstanbul Belediyesi’nin bir şirketine devrettim. Şimdi her sene bu güllerden 10 binlerce, hatta yüzbinlerce gül üretip dikiyorlar ve çok memnunlar.



- Karamehmet’in Çukurova Grubu’ndan 1986 senesinde ayrıldım. Yakınlık bir tarafa, kendi sütununuzda da yazdığınız, TMSF’nin Çukurova’ya tanıdığı iskontoyu takip ve tenkit eden tek milletvekili bendim.



- Uzan Ailesi ile hiç bir yakınlığım yok.



- “Uzan Ailesi lehine TMSF’ye ve BDDK’ya gidip taleplerde bulunuyor musunuz?” şeklindeki sorunuzun muhatabı TMSF ve BDDK’dır. Ben de sizin aracılığınızla TMSF ve BDDK’ya soruyorum:



“Ben sizi, yani TMSF ve BDDK’yı ziyarete gelip, Uzan Ailesi lehine herhangi bir talepte veya ricada bulundum mu? Mutlaka açıklayacaksınız, açıklamalısınız.



Benim açımdan, Uzan Grubu kamuya olan bütün borçlarını mutlaka ve süratle ödemelidir ama bu borçlar ödenirken, hukuk dışına çıkılmaması ve linç kampanyası yürütülmemesi de önemlidir.



Yaptığım milletvekilliği görevini fevkalade profesyonelce, ama inançlı, bilgili, dürüst olarak yapıyorum. Milletvekilliği maaşımın haricinde de hiçbir işim de yok, hiçbir gelirim de yok, hiç kimseden de bir kuruş para almadım.”



Sevgili Fatih Bey,



Yukarıdaki açıklamayı yayınlamanızı rica ediyorum.



Ayrıca, size biraz daha bilgi vereyim; sizinle yüz yüze görüşmeye de hazırım. Hatta, daha da iyisi, istediğiniz, önceden bana da bilgi vermeyeceğiniz her türlü soruyu cevaplandırmak üzere canlı Teke Tek programına da hazırım.



Benim çalışmalarımın bir kısmını (soru önergeleriyle ilgili kısmını) tbmm.org.tr sitesinden bulabilirsiniz.



Ancak, çalışmaların önemli bir kısmı da, Bilgi Edinme Kanunu çerçevesindeki yazışmalarla, direkt mektuplar. Size örnek olarak Ahmet Ertürk’e yazmış olduğum iki mektupla, Ertürk’ün bir cevabını, son zamanlarda TMSF ile ilgili kulağıma gelen ve kendilerine tetkik etmeleri için intikal ettirdiğim duyumları ihtiva eden mektupları ve belki bir Teke Tek programında Tayyip Erdoğan’a sorabilirsiniz beklentisiyle, Tayyip Erdoğan’a yazdığım iki mektubu yolluyorum.



Ayrıca dün verdiğim bir soru önergesi de ilginizi çekecektir.



Benden başka bu soruları kim sorabiliyor?



Keşke, dosyaların ve evrakların bulunduğu TBMM’deki büromu ziyaret etseniz de, bilgi ve belge üzerinden konuşabilsek.



Açıklamamı yayınlamanız dileğiyle.”



Ayrıca, TMSF ve BDDK Başkanlarına da aşağıdaki yazıyı yolladım; mutlaka cevap bekliyorum. Herhalde iddialara en iyi cevap BDDK ve TMSF’den gelir.



“Sayın Ertürk, Sayın Bilgin



Bugün Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Fatih Altaylı’nın sütununda, ismim verilerek bana, “TMSF’ye ve BDDK’ya gidip Uzan Ailesi lehine görüşmelerde ve taleplerde bulunup bulunmadığım” soruldu.



Bu soruların muhatabı TMSF ve BDDK’dır. Ben, İstanbul Milletvekili Emin Şirin, TMSF ve BDDK’ya gelerek, sizlerle, Uzan Ailesi lehine görüşmelerde ve taleplerde bulundum mu?



Bu konudaki yazılı açıklamalarınızı ve cevaplarınızı bekliyorum.”



Merak eden dostlarıma duyuruyorum…



Haa, Fatih Altaylı birden bire neden, ortada olmayan bu konuyla ilgilendi derseniz o zaman kendisine birkaç gün evvel yazmış olduğum bir mektubu sizinle paylaşayım. Belki bu ilginin o mektupla ilgisi vardır:



“Sevgili Fatih Bey,



Çukurova ile sözde akaryakıt kaçakçılığı konusunda devam eden serüveninizde bugün benden bahsetmişsiniz.

Akşam Gazetesi’nden almış olduğunuz benimle ilgili cümleleri ihtiva eden Vahit Kiler mektubunu, sizi de alakadar ettiği için, Akşam Gazetesine yolladığım sırada, eşzamanlı olarak size de 0 212 413 53 06 numaralı faksa yolladık, sekreterinizden de teyid aldık.

Benim okumuş olduğum raporun hangi rapor olduğunu bir yanlışlık olmasın diye yazının ekinde, hem size, hem Akşam’a da yollamıştım. Ben bu raporu Akşam Gazetesi’nden veya Çukurova Grubu’ndan değil, TMSF gazetesindeki bir gazeteci arkadaştan aldım.

Ben Çukurova’nın avukatı filan değilim. Bilakis bazı konularında kendileri ile de ciddi ihtilaflarım oldu. Hatırlarsınız, TMSF’nin borç indirimi konusunda sesini çıkartan, soru önergesi veren tek milletvekili bendim; bu konuyu da sütunlarınıza taşıdınız.

Ancak, akaryakıt kaçakçılığı konusunda sizin ciddi bir yanlışlık içinde olduğunuz kanaatindeyim.

Siz, sadece raporun varlığını iddia etmediniz. 24.05.2005- ve 25.05.2005 tarihli Kanal D haber bültenlerinde Çukurova Grubu’na bağlı Baytur Trading isimli şirketin petrol kaçakçılığına karıştığı iddia edildi.

30.05.2005 tarihli Hürriyet Gazetesindeki köşenizde,

“Çukurova Grubu’nu son derece rahatsız eden akaryakıt kaçakçılığı ile ilgili iddiaları içeren raporu” ifadesini kullandınız. Yine aynı tarihli yazınızda, “Raporun ilgili bölümünü bugünkü köşeme koyuyorum” dediniz.

01.06.2005 tarihli yazınızda da, “Bizim Çukurova Grubu’na bağlı Baytur Trading SA’nın petrol kaçakçılığına karıştığına dair Meclis Komisyonu için hazırlanan raporu yayınlamamızdan sonra” ifadesini kullandınız.



Eğer aynı rapordan bahsediyorsak (ki 30.05.2005 tarihli yazınızdan öyle anlaşılıyor) bu rapora göre Baytur Trading’in hiçbir şekilde kaçakçılıkla itham edilemeyeceği ortada.

Bu raporun ilgili cümleleri şöyle:

“Marc isimli geminin 12.03.2002 tarihinde Mersin Limanından fuel oil aldıkları ancak satın aldıkları şirketin A&B Pazarlama Sanayi Ticaret Ltd. Şti. değil, BAYTUR Trading S.A. isimli şirket olduğu,

Belirtilmiş, fezlekede belirtilen diğer gemiler hakkında ise yazıda belirtilen tarihte veya türde (motorin yerine fuel oil alındığı gibi) yakıt alınmadığı ya da A&B şirketinden değil, Baytur adı şirketten yakıt alındığı ifade edilmiştir.

… Mersin İl Emniyet Müdürlüğü’nce düzenlenen fezlekeden de görüleceği üzere, İnterpol aracılığıyla yapılan araştırmaya verilen cevapta, bazı gemilerin yakıtı A/B Petrol Ürünleri Pazarlama San. Ve Tic. Ltd. Şti’den değil, Baytur Trading S.A. adlı firmadan aldıklarını beyan ettikleri görülmüştür. Mersin Emniyet Müdürlüğü’nce Baytur Trading S.A adlı firmanın bulunduğu söylenilen Yapı Kredi Büyükdere Caddesi A Blok, Kat 12 Levent/İstanbul adresinde yapılan araştırmada belirtilen adreste Anadolu Uluslararası Ticaret Taşımacılık A.Ş. firmasının faaliyet gösterdiği, Baytur Trading S.A adlı şirketin merkezinin ise İsviçre’nin Cenevre şehrinde olduğu tespit edilmiştir.

İnternet üzerinden yaptığımız araştırmada, Anadolu Uluslararası Ticaret Taşımacılık A.Ş. ve Baytur Trading S.A. adlı şirketlerin Çukurova A.Ş.’nin grup şirketleri olduğu belirlenmiştir.”

Bu cümlelere dayanarak, Çukurova’yı ve Baytur Trading’i kaçakçılıkla itham etmek hiçbir şekilde iyi niyetle bağdaşmaz.

Yazınızda benim mektubumu kullandığınız için teşekkür ederim. Yukarıdaki açıklamalar da, kullanmasanız bile, herhalde sizi aydınlatmış olur. Size şöyle söyleyeyim, Baytur’un kuruluşunda 20 küsur sene evvel bulunduğum için konuya özel bir ilgi gösterdim."



Özetle:



Yanlış hiçbir iş yapmadım, yapmıyorum.



Beni bugüne kadar kim sindirmek istediyse sindirmedi, sindiremeyecekler.

İyiniyetli olan herkesi de Türkiye’nin menfaati için yaptığım işleri takip etmeye ve önyargısız olarak muhtevalarına bakmaya davet ediyorum.


Yayın Tarihi : 11 Haziran 2005 Cumartesi 14:42:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?