Dün, 22 soru önergesinin cevapları toplu olarak geldi. Bunlardan bir tanesi, TMSFnin hizmetlerinden yararlandığı bir halkla ilişkiler firmasının olup olmadığı ile ilgiliydi. Bu konuyu dün sizinle paylaşmıştım.
Diğerleri ile ilgili size kısaca bilgi vermek istiyorum:
****
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksuya, Vanda meydana gelen suikast teşebbüsünden sonra, zamanın Van Valisi, sonra Adıyamana tayin olan Hikmet Tanın, Bu teşebbüs bana karşı değil, Kürt halkına karşıdır sözü üzerine, Valinin Kürt halkı terimini kullanmasının doğru olup olmadığını sormuştum. Abdülkadir Aksu, Sözkonusu ifadelerle, etnik bir ayırımcılık amaçlanmamış, olayda yaşamını yitiren masum 4 insanımız ve yaralıların çoğunun Kürt kökenli Türk vadandaşlarının olduğu vurgulanmak istenmiştir diye cevap vermiş.
****
Sayın Kürşat Tüzmene, DİEnin rakamlarına göre, dokuma sanayinde kamuda yüzde 96lık bir düşüş, özel sektörde de sadece 2.5lık bir artış olduğuna göre, artan tekstil ihracat rakamlarının içinde hayali ihracat var mıdır? diye sordum. Sayın Tüzmenin bana verdiği cevapta da, tekstil ürünleri imalatı 2002den, 2003e yüzde 1 eksilmiş, giyim eşyası imalatı sadece yüzde 7 artmış, buna mukabil ihracat artışı yüzde 24!
Sayın Kürşad Tüzmen bana, hayali ihracat hiç yok dediğine göre, demek ki ihracatçılarımız mallarını bir önceki seneye göre, yüzde 10- yüzde 20 daha pahalıya satmışlar!...
Sayın Kürşad Tüzmene yine de daha dikkatli olmasını tavsiye ederim.
****
Sayın Abdullah Güle, Başbakan ve ailesinin ABDye gerçekleştirdiği ziyaret sırasındaki Boston ayağının resmi mi, özel bir ziyaret mi olduğunu sormuştum. Sayın Abdullah Gülün, iki kere tekrar ettiğim soru önergeme verdiği cevap fevkalade kaçamak. Cevap aynen şöyle:
Bostonda Harward Üniversitesindeki mezuniyet törenine katılmış, burada aynı törene katılan BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve vatandaşlarımızla görüşmeler gerçekleştirmiştir diyor.
Sayın Gül, dili varıp da, evet özel bir ziyaretti diyememiş. Ziyaretin özel olduğu ortaya çıktı; günün birinde bu seyahatin masrafları Tayyip Erdoğandan istenir...
****
Bir başka önemli konu, TMSFnin 223 milyon dolar civarındaki bir alacak portföyünü satması konusu idi. Benim soru önergemin tarihi 30.07.2004. Sonra biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde bu satış gerçekleşti. Sayın Ahmet Ertürke sorduğum sorular ve verdiği cevaplar aynen şöyle:
TMSF tarafından yapılan bir açıklamada, TMSFnin 223 milyon dolar civarındaki bir alacak portföyünü 15 Ağustos 2004 tarihine kadar satış yolu ile tasfiye edeceği bildirilmiştir.
Bu bilgi doğrultusunda:
Soru1: Ekonomi çevrelerinde satılacak olan portföyün yüzde 70 ila yüzde 80 iskonto ile satılacağı kanaati yaygındır. Portföyün bu kadar yüksek iskonto oranlarıyla satışının önüne geçebilmek üzere bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
Cevap1: Dünya genelinde sorunlu alacak satış portföyleri yüzde 95 ila yüzde 75 oranlarında iskonto uygulanarak satılmaktadır. Türkiyede satışa sunulan portföy, teminat değerleri, hukuki yapıları ve dosyaların tahsil kabiliyeti ve süreci göz önüne alınarak değerlendirilecektir.
Soru 2: Satılacak olan portföyün, araya paravan şirketlere komisyon ödeyerek gerçek borçlu şirketler tarafından alınmasının, bu şekilde hem alacaklarının dörtte birini ödeyerek teminatlarını kurtarmalarının, hem de cezai takipten kurtulmalarının önünü kesecek bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
Cevap 2: Satılacak olan portföyü alacak olan alıcı kuruluşlar, uluslararası yatırım bankaları ve uluslararası yatırım kuruluşlarıdır. Bu kuruluşlar ve bu kuruluşlarla ilgili olarak çalışan kişiler, TMSF tarafından 23.07.2003 tarihinde yayınlanan alacak satış ilkelerinde belirtilen şartlara uygun olduklarına dair belge ve elde edilen bilgileri gizli tutacaklarına dair gizlilik sözleşmesi uygulamaktadır ve satış gerçekleşene kadar portföyde yer alan borçlu kuruluşlar ile görüşmeleri yasaktır.
Soru 3: Alacak portföyü satışında ortaya çıkacak olan yüksek istonto oranının hem bundan evvel ki, hem de bundan sonraki borç ödemelerine emsal teşkil etmemesi yönünde bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
Cevap 3: Alacak portföyü satışında ortaya çıkacak olan oran, bu alacak satış portföyünün değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkacaktır. Sadece bu portföy için geçerlidir ve bu oranın ve değerlendirmelerinin başka bir portföy için esas alınması sözkonusu değildir.
Soru 4: Satılacak olan portföyle birlikte, bu alacağı satın alan kuruluşun tahsilat yetkilerini de kullanacağı anlaşılmaktadır. Bu alacaklar amme alacağı tahsil yetkisine göre devredildiğine göre, sorunlu kredileri satın alacak yabancı firmalara takip haklarının devri, hükümranlık haklarının devri anlamına da gelecek midir?
Cevap 4: 6183 sayılı kanun çerçevesinde takip edilen alacaklar bu satış portföyünün kapsamı dışındadır. Alacakları satın alacak kuruluş, bu alacakların takibine 2004 sayılı kanun çerçevesinde devam edecektir.
Ahmet Ertürkün vermiş olduğu bu cevabın tarihi 20.08.2004. Sonra da zaten bu portföyü, yüzde 90 iskonto ile sattı. Özetle, Ahmet Ertürk, borcu esas borçlu satın alamaz diyemiyor. Bu konuda hiçbir tedbir almamışlar. Alacak portföyü satışında ortaya çıkacak bu oranın da emsal teşkil etmeyeceğine dair hiçbir garanti yok; sadece temennisi var...
****
Devamı yarına....
Yayın Tarihi :
7 Eylül 2004 Salı 18:06:33
Güncelleme :7 Eylül 2004 Salı 18:24:37