23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Yalçın Küçük Hoca yandı...

Çok ama çok endişeliyim. Hakikaten, insan olarak çok sevdiğim Yalçın Küçük Hoca, hele hele bu Türk Ceza Kanunu 1 Nisan 2005’te yürürlüğe girdikten sonra nasıl kurtulacak?

Bu yeni kanunun bazı maddeleri fevkalade ağır hükümler getiriyor. Hoca’nın başına kimbilir neler gelecek? (TCK’nın 125. maddesi önemli. Bu bölümleri merak edenlere aşağıda veriyorum. Ancak, Allah’tan 43. maddenin birinci paragrafı durumu biraz hafifletiyor. Yoksa, samimi söyleyeyim Yalçın Hoca ömrünün sonuna kadar hapiste yatar.)

Bu sözleri söylememin sebebi Hoca’nın birkaç gün evvel çıkan son kitabı “İsyan”…

Kitap 600 küsur sayfa olmasına rağmen mutlaka alın, birkaç saatte zevkle ve süratle, elinizden bırakmadan bitireceksiniz. Hoca’ya, “Başınıza çok büyük hakaret davaları gelebilir” dediğimde, “Sevgili Dostum, ben hakaret etmiyorum ki, bilimsel tespit yapıyorum” diye cevap verdi.

Kitap, dediğim gibi elinize aldınız mı bırakamayacağınız bir kitap. İçinde neler yok ki: Sabetayizm konusundan ziyade, Siyonizm konusu, resmi tarih dışındaki tarih ve yüzlerce, mübalağasız yüzlerce anekdot.

Sizlerle, Hoca’nın tabiriyle “bilimsel tespitleri”n bazılarını paylaşayım. Belki kitaba olan ilginiz artar:

“24 Kasım 1934 tarihinde kabul edilen 2587 sayılı Soyadı Kanununun birinci maddesinde “Kemalöz adlı Cumhurreisimize Atatürk soyadı verilmiştir” deniliyor. Demek ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün adı daha evvel, “Kemalöz” imiş… Doğru, bu ismi pek bilmezdik…”

***

“İrrecep İrdoğan, gamlı sesli Gül, bir başlangıç değil, bir ürün ve bir sonuçtur. Türkiye dindar değil, aşırı muhafazakardır. Bunların dinle bir ilgileri yoktur ve Türkiye’de İslam’ın kökünü kazımaktadırlar. Bunlar Türkiye’yedeki Yahudi Cemaati ile Amerika’daki Yahudi partisinin en çok sevdikleridirler. Ve o kadar öyle ki, Hürriyet’in bastığı fotoğrafa göre Başbakanlık odasına bir de Yahudi şamdanı koymuşlardır.”



***

“İrrecep İrdoğan, sağlıklı görünmemektedir. Ben doktor değilim, medyakratlar arasında Ecevit’in hastalığını önceden tespit eden doktorlar var (!) Ama şimdi de, İrdoğan’ın beyninde düzensizlikler görünüyor, patlamalarla karşılaşıyoruz. Bunu uzun zamandan beri seziyordum. Öyle sanıyorum Ertuğrul Özkök de, belki bazı beyin ve ruh sağlığı doktorları ile konuştuktan sonra bu kanıya varmış görünüyor. 19 Eylül’de, çok tuhaf, sanki bir sinir veya beyin hastasına hitap ediyordu, “İçinizdeki o Kasımpaşalı delikanlıyı durmadan rahatsız ediyorlar” yollu yazıyordu. Sanki Kasımpaşalı dediği bir cindir, üfürmeye çalışıyordu.



İrrecep İrdoğan’ı derhal Haberal’a götürmek gerekiyor. Ecevit misali hastaneden kaçmaması için de Aytaç Paşa’nın jandarmalarından kapıya ikisini dikmek yerindedir. İrdoğan için çalışamamazlık raporu almak mümkündür. Memleketin alî menfaatleri bu noktadadır.”

***

“Bana göre Deli İbrahim’den sonra Türkiye’de Hükümet etmeye gelmiş en bilgisiz kişidir. Bildiğim Tansu Çiller, İrdoğan’ın yanında bir alim idi. Ve, ala aklı selim sahibi idi. Doğrusu Çiller’i mumla arayacağımız hiç aklıma gelmemişti.”

***

“Soru: Antisemitik misiniz?

Cevap: Kesinlikle değilim. Ben hiç kimsenin Sabetayizmi ile ilgili değilim. Ben sadece rantiye olanları, Amerika’ya bağlı olanları ortaya çıkarıyorum. Hak etmedikleri yerlere gelenlere karşıyım.

Soru: Siz bir Yahudi radarı mısınız?

Cevap: Hiç öyle değilim. Bilimsel yöntemler geliştirdim. 15-20 kadar kriterim var. Bu sayede Türk tarihinde büyük sırlara ulaştım. Ben radar ya da müneccim değilim. Benim yöntemim bilimseldir. Sabetayistler, Sabetayistleri benden öğreniyorlar. İsrail de beni izliyor.”

***

“Sultan Abdülhamit dönemi kişileri ve kişilikleri kırmamıştır. Bu dönemde, Kemal, İsmet, Kazım dahil, tarihimizin en dikkate değer aydınları ve devrimcileri ve mücadelecileri yetişmiştir”

***

“Ben bir Atinalı olsam Türkiye’nin AB’ye girmesini çok isterim. Neden mi? Bizde bu ‘köksüzlük’ olduktan sonra, bu tabansızlık varsa, mülk alışları devrimi de yapıldığına göre, on-onbeş yıl içinde Türkiye’nin batı bölgelerini Elenize ederler.”

***

“Türkiye Kürtler’i de Barzani hegomanyası altına sokulunca, Doğu bölgelerini tutmak çok zorlaşır. Demek ki batı bölgeleri Elenize ve AB içinde, doğu bölgeleri ise judaize ve BOP içine. Görünen budur. Konya mı? Konya ve Tuz Gölü bizimdir.”

***

Evet, ilgileniyorsanız kitabı alın okuyun...


***

Bu arada yine ilgilenler için TCK Madde 125 :



MADDE 125. - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.

(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.


Yayın Tarihi : 28 Şubat 2005 Pazartesi 14:36:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?