17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Yalçın Küçük’e inanmıyorum(!)..

İsterseniz Mehmet Metiner’in kitabından sonra bugün de Prof.Dr. Yalçın Küçük’ün bir kitabına ve makalesine bakalım.

Baştan söyleyeyim, “Ben Yalçın Küçük’e inanmıyorum(!)”..

****

Evvela Prof.Yalçın Küçük’ün yeni çıkan “Putları Yıkıyorum” adlı kitabından bazı kısa alıntılar.

Bu arada siz benim “Yalçın Küçük’e inanmadığımı” bir tarafa bırakın, Tekelliyet ve Şebeke kitaplarını okumadıysanız bile, (pahalı olmasına rağmen) Prof.Dr.Yalçın Küçük Hoca’nın bu kitabını alın, bayramda okuyun; elinizden bırakamayacaksınız.

Yalçın Küçük Hoca, “Bu kitabın temelinde adalet duygusu var” diye başlıyor söze, sonra da Sabetayistler ile ilgili görüşlerini şu şekilde açıklıyor:

“Bir, benim kimsenin İbrani asıllı olmasına hiçbir itirazım yoktur. Irkların karışmasını da sağlıklaştıran ve güzelleştiren bir yol olarak görüyorum. İki, Cumhuriyet’in kuruluşunda İbrani asıllıların rolü de beni rahatsız etmemektedir, iyi ki kendileri için bir yurt aradılar, diyebiliyorum. Benim itirazlarım üç noktadadır; birincisi, İbrani asıllı olmayanlara bütün kapıları kapatmalarıdır. İkincisi, İsrail kurulduktan sonraki yılları geçiş sayabiliriz; bundan sonra da çok büyük bir bölümünün Türkiye’ye hiçbir sadakatinin kalmadığını tespit edebiliyoruz. Artık şunu açıklıkla yazabiliyorum, en acımasız sömürgeciler bile daha koruyucu ve insaflıdır; adeta tüketmeye çalışıyorlar. Bir kesimi AB’ye ve diğer kesimi Amerika’nın Ortadoğu’da kuracağı sömürge imparatorluğuna sığınmanın heyecanı içindeler. Üçüncüsü, uygulamalı bir biçimde ahlakı bozma kampanyası açmış haldedirler.

... İsrailiyat son çözümlemede işte budur; iç tartışmaları geniş olmalıdır, ama nerede olursa olsun gücü tutabilen yerlere kavimden atama yapılabilmektedir.”

Profesör Yalçın Küçük kitabında, nedense, İrecep İrdogan diye bahsettiği Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hasta olduğunu veya olabileceğini söylüyor.

“İrecep İrdogan sağlıklı görünmemektedir. Ben doktor değilim, medyakratlar içinde doktorlar var. Ecevit’in hastalığını doktorlardan önce teşhis ettiler. Ama şimdi de İrdogan’ın beyninde düzensizlikler görünüyor, patlamalarla karşılaşıyoruz. Bunu uzun zamandan beri seziyordum, son düzensizlik ya da patlama kuşkularımı azalttı, bakışları da tuhaf bağırırken, gözleri çok donuk bakmaz gibi bakıyor.

Öyle sanıyorum, İrecep İrdogan’ın derhal Haberal’a (Bülent Ecevit’e işgöremezlik raporu vermeyi düşünen Profesör) götürmek gerekiyor. Bilemem iş doktorluktur ve İrdogan için “çalışamazlık” raporu almak mümkündür.”

Yalçın Küçük Hoca’nın, Leyla Zana ve Barzani için söylediklerini de herhalde entresan bulacaksınız:

“Leyla, Türkiye Kürtlerini satmak üzere dolaştırıldı. Sahaya inince sahaya alanlar aradıklarını bulamadılar.

Biz başından beri şunu söyledik. Amerika Afganistan’ı işgal etti. Bu tek başına yeterli olmaz. Mutlaka Irak’ı da işgal edecektir. Irak işgali, “Büyük İsrail” için şarttır. Bunu çok açık söyledik. “Suriye Savaşı” da şarttır. “Büyük İsrail” markası bu bölgede tepki çeker. Bu nedenle “Büyük Ortadoğu” diyoruz. Büyük Ortadoğu, İsrail’in güvenliğinin tek yoludur ve burada Kürtlere ve özellikle Kürt- Yahudilerine önemli ve öncü bir rol verilmektedir. Barzani, “Büyük-İsrail” ve dolayısıyla, Washington’nun “Büyük Ortadoğu Projesi”nin koşulmuş beygirlerindendir.

Leyla ve aynı kafada olanlar bunun için salındılar. Fakat Abdullah Öcalan buna karşı çıktı. Leyla açıkça Öcalan’a karşı çıkamadı, evelemeye-gevelemeye başladı, satış işlemi başarısız oldu. Aslında güçsüzdür.

Türkiye’deki Kürtler ikiye bölündüler. Biri Barzanici Kürtler, diğeri de başka isim bulamadığımız için “Türkiye Kürtleri”. Leyla Zana Barzani politikasının elçisi olarak ortaya çıktı. Bunu sağlayabileceğini zannetti. Bunun için ona halı açtılar. PKK’nın bütününü, Diyarbakır Kürtleri’nin bütününü Barzani’nin politikasına götürebileceklerini düşündüler.

Burada Washington ile Barzani sözcüklerini birbirinin yerine geçecek şekilde kullanıyoruz. Çünkü Barzani’yle ABD’yi birbirinden ayırt etmemiz mümkün değil. “Leylalar” da ortada kaldı.”

Yalçın Küçük, bazı meşhurlarımızın da Sabetayist olduğunu söylüyor: Yalçın Küçük’ün üzerinde durduğu isimlerin arasında Mehmet Ali isimli siyasetçi ve medya patronları, Amerika’dan ithal edilen kadın gazeteciler, Mehmet isimli bir parti başkanı, Aydınlar Ocağı Başkanı ve TRT’nin eski Genel Müdürü olan bir vekil, bir çok gazeteci ve özellikle Kemal Derviş var. Küçük, Türk futbol aleminin en önde gelen bazı simalarından milli takımın uzun boylu bir kalecisinin ve şu an emekliliğe ayrılmış, takımını dünyaya tanıtan ünlü bir teknik direktörün de Sabetayist olduğunu iddia ediyor.

Yalçın Küçük’ün listesi kabarık. Kocasına, “ustüruplu zina yapıyor” diyen çok şöhretli bir “sanatçı”mız ve onun rakibi, Köşk’te de onurlandırılan yeni evli bir sanatçımız ve eşi için, ve ikisine de rakip gösterilen ama ikisinin de sesini beğenmeyen başka bir kadın sanatçımız için, bir “demet” tiyatrocumuz için, son seçimlerde tasfiye olmuş mesut ve “müjde”li siyasetçilerimiz için...

Kitapta isim çok... Meraklısına, dahası ve daha fazlası için kitabı okumalarını tavsiye ederim.

Ama dedim ya, ben Yalçın Küçük Hoca’ya inanmıyorum!..

****

Yalçın Küçük Hoca’nın, Yankı Dergisi’nin son sayısında çok önemli bir söyleşisi çıktı. Özellikle 1915 Ermeni tehciri konusunda, bu tehcirin Osmanlı açısından Sabetayistler tarafından organize edildiğini iddia ediyor. Hoca için, Ermeni tehciri ve katliamı meselesi, tamamen bir Sabeyatist meseledir ve Ermenistan’ın esas derdi Türkiye Cumhuriyeti ile değil, Sabetayistlerledir.

Bu söyleşiden de bazı kısımları size intikal ettirelim:

"Ermeniler, başlarına gelenlerden Kripto-Yahudileri sorumlu tutarlar. “ASALA” suikastlerinde bunun izini görüyoruz( Suikaste kurban giden Türkiye Cumhuriyeti Hariciyesi mensupları Sabetayistti). Benim çalışmalarım da, bu nazariye ile çelişmiyor. Bu alanda en faal olanlardan birisi Doktor Nazım ise diğeri Tevfik Rüştü Aras’tı. “Bacanak” olduklarını biliyoruz. Birisi asılırken, diğeri bakandı. Asılmayan bakanın damadı da, daha sonra asıldı sanıyorum karakaşi idiler.”

Profesör Yalçın Küçük’ün Yankı Dergisi’ndeki mülakatında ilginç iddiaları var:

“Allawi, Saakaşvili, Oğul Aliyev ve İrecep İrdogan arasında bir fark yoktur ve hepsi Washington tarafından yerleştirildiler. Aslında ilk ikisi ile son ikisi arasında ilk ikisinin lehine bir fark var. Bir işgal veya bir darbe ile oturtuldular. Washington, Aliyev ile İrdogan’ı yerleştirirken, bir darbeye bile gerek duymadı.”

“Ermeniler için soykırım yoktur. Nitekim Ermeniler de “büyük katliam” diyorlar. Sabık ve montaj Bakanın yaptığı bunu kabul ederek af dilemektir. Kemal Derviş af dilerken, Sabetayist olan dedeleri adına af dilemektedir.”

“1963 yılında Avrupa, Ankara Antlaşması ile Türkiye’yi AB’ye almaya karar verdi ve taahhüt etti. Şimdi “İlerleme Raporu ile almayacağını” deklare etmektedir. Belki de Avrupalılar’a göre o zaman Türkiye, “öz olarak Avrupalı idi, artık değildir”. 1971 ve 1980 darbelerinden sonra, son uzun iç savaşın da sonucunda bugünkü Türkiye, 1963 Türkiye’si değildir; bu bir trajedidir.”

“Genelkurmayımız son zamanlarda çok ciddi değerlendirme yanlışları yapmıştır. Bunlardan birincisi Amerika’nın Irak’a Türkiye’den gireceğine ciddiyetle inanmıştır ki, bu çok büyük bir yanılgıdır. İki, Türk kesimi, Annan Planı’na evet derse bunun Kıbrıs’ın Türk tarafı için büyük kapıları açacağına da inandığını gördük ki, bu hesap da teksip edilmiş durumdadır.”


Yayın Tarihi : 10 Kasım 2004 Çarşamba 14:38:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
soner torlak IP: 212.146.160.xxx Tarih : 28.03.2005 11:32:43
Bilimde öz'e inmek ve gerçeğe ulaşmak, o gerçeğe etkide bulunan ve bulunma potansiyeli olan tüm vektörleri değerlendirmekten geçiyor. Sabetayizm de, bu coğrafyada siyaset ve çözüm üretmek isteyenler için, üzerindeki örtünün kalktığı bir vektör oluyor. Bu vektörün ne kadar güçle yüklü olduğundan çok böyle bir vektörün "varolduğu"na önem verilmeli. Yalçın Küçük'ün sabetayizmi merkeze alarak taihi açıklamaya çalışmasını da, araştırmasının öncü niteliği gereği çubuğu tersine bükme zorunluluğu olarak görüyorum. Sol yazında sansür koyulan ve sağ yazında da deli muamelesi yapılmaya çalışılan bu çok değerli bilimadamının eserini tanıtmanızı da ayrıca bir şans sayıyor ve teşekkür ediyorum. sonertorlak

Gezgin IP: 88.235.139.xxx Tarih : 12.08.2008 04:26:32

sen inanmazsan inanma ben tamamen haklı oldugunu biliyorum YKüçük 1 numaradır