13
Haziran
2025
Cuma
ANASAYFA

’Yumuşak karizma’....

Bugün, bir kitaptan bahsedelim: “Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği üzerine bir deneme (Yumuşak Karizma)”… Yazarı Vahap Kaya.

Vahap Kaya, Max Weber’in, Machiavelli’nin, başka toplumbilimci ve siyasetçilerin, arada Karl Marks’ın sosyolojik ve siyasi analiz ve tariflerinden hareketle Tayyip Erdoğan’ın liderlik vasıflarını analiz etmiş.

Bence Vahap Kaya bir hata, bir de çok büyük kusur işlemiş. Hatası Tayyip Erdoğan’ın liderliğini analiz etmeye kalkması. Kendisinin de kitabın önsözünde dediği gibi Tayyip Erdoğan lider olunmayacağına, lider doğulacağına inanıyor. Tayyip Erdoğan için liderlik bir yazgı, bir kader. Liderlik “adeta Tanrısal bir lütuf”. Böyle bir lütfun ve kaderin analizi olur mu?

Vahap Kaya’nın işlediği kusur ise Tayyip Erdoğan’ın liderliğini “yumuşak” karizma olarak nitelendirmesi. Bu “yumuşak” tabiri üzerine Tayyip Erdoğan artık Vahap Kaya’ya kaç paralık dava açar bilemem!!!

****

Kitaptan okuyalım:

“Yumuşak karizma sahibi olanlar aromalı, şekerli sakıza benzerler. Tadı ağza uyum sağlamayan aromalı sakızlar, önce dişlerin arasına girer ya da ağza yapışırlar. Bu halleriyle atılmaları mümkün değildir ve çiğnemeye devam edilirken aroması bir zaman sonra ağızda hoş bir tada dönüşür. Ancak alınan tadın da bir süresi vardır ve bu tadın bitimiyle, yeni bir tad veren bir sakız paketinden çıkarılır.

Özellikle medyanın gücüyle oluşan bu karizmatik tipler, çıkarlar ve beklentiler doğrultusunda gündemde tutularak adeta onlardan üstün bir takım güçlerin olduğu imaj (Gestalt)ı yaratılır. Ağızda çiğnenen şekerli sakız, nasıl ki şekeri bittiğinde atılıyorsa ya da bir başka sakızla ağız tadlandırılıyorsa “yumuşak karizmalar” da önce övülmekte sonra yüklenen görev ve işlevler bitmişçesine eleştirilerek gündemden düşürülmektedirler.”

“Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmatik bir lider olarak ortaya çıkacağının işareti olarak kabul edilen miting alanlarındaki ideolojik ve sisteme karşı sert eleştirileri ne kadar önemli bir dönem ise, değiştiğine dair söylediği sözleri de liderliği için o kadar önemli bir dönüm noktasıdır. Düşünce biçimindeki değişim süreci karizmatik liderlik özellikleriyle uyum sağlamamaktadır. Tarihteki hiçbir karizmatik liderin böylesi bir süreci geçirdiklerini görmek imkan dahilinde değildir. Çünkü her karizmatik lider kararlılık içindeki liderdir. Düşüncelerinden ödün vermeyen, mücadelelerini kendi doğruları ve düşünce biçimleri ne olursa olsun o doğrultuda veren liderdir.”

“Recep Tayyip Erdoğan’ın değiştim fikriyle ortaya çıkmasını iktidar için bir yöntem olarak algılanma ihtimalini de gözden uzak tutmamak gerekir. … Sistemle barışık bir yol izlenmesi, beslendiği düşüncelerden uzaklaştığını söylemesi, daha doğrusu düşüncelerini yönetim aşamasında pratiğe koyamayacağını anlaması kaçınılmazdır. Aksi halde siyaset alanına dönmesine izin verilmeyeceğini hem kendisi, hem de etrafında yer alan arkadaşları çok iyi bilmektedir.

Karizmatik liderler genellikle merkezkaç kuvvetlerdir ve yerleşik sistemle yıldızları barışmadığı gibi, sistemi değiştirenler olarak kabullenilirler. Onları karizma yapan belirleyici unsurlardan belki de en önemlisi budur. Onları doğuran güç de budur. Liderin sistemle barışmaya çalışması demek, o ana değin yapılan tüm kavgaların, davaların yitimi demektir.

Karizmatik lider kendi sitemini ve yeniden toplumsal yapıyı inşa eden güçte lider olmayı ifade eder. İktidara gelmek için merkezle anlaşmaz, tam tersine merkezi değiştirerek iktidara gelir. Olasılık olarak değil, tecrübe ve sosyal deney olaylarına bakarak denilebilir ki, bir iktidar böylesi durumlarda bir dönemle sınırlı kalmaktadır.

Söz araçların kullanımına işaret ederken hemen akla Makyavelist düşünce biçimi gelir. Tam da bu aşamada Recep Tayyip Erdoğan’daki değişimin bir nevi geçmişi inkar olarak görülen bir yaklaşım olması nedeniyle, kafalarda Makyevelist bir yöntem mi geliştiriliyor sorusunu yaratmaktadır.

Bir liderin Makyavelist oluşu, onun Makyavelist olmasını engelleyen bir durum değildir. Makyavelli’nin de dediği gibi Recep Tayyip Erdoğan da çok iyi biliyor ki, “Halkın yardımıyla hükümdar olan birinin her zaman onun kendisine olan sevgisini korumaya çalışması gerekir. Fakat Türkiye’de iktidara gelmenin tek yolunun bu olmadığını düşünmüş olacak ki Tayyip Erdoğan “üstte” yer alan başka güçlerle de geçinmenin önemini kavramışçasına yöntemini bunun üzerine inşa etmeye çalışmıştır.

Liderliğin oluştuğu süreç içinde vazgeçilmez iki kavramla karşılaşıyoruz. Demokrasi ve medya. Demokratik bir toplumda karizmatik liderlerin ortaya çıkma güçlüğüne rağmen, medyanın bir takım zorlamalarıyla böylesi bir lider tipini oluşturmak ve bir sanatçı, bir sporcu, bir sendikacı, bir köşe yazarından karizmatik lider tipi çıkarmak ciddiye alınacak bir yol değildir. Olsa olsa bu durumda illaki karizmatik bir liderden söz edilecekse ve bu kavramın kullanılması koşulları zorlanacaksa bu ancak “yumuşak karizma” olur ve bu söylendiği gibi toplumu kaos durumundan düzene kavuşturacak kurtarıcı olamaz. Mucizeler yaratamazlar. Halk üzerinde sanıldığı gibi uzun süreli büyüleyici bir etki oluşturamazlar.

Daha önce de söylediğimiz gibi demokrasi ile karizma arasında ters bir orantı vardır. Yani karizmatik liderliğin özünde taşıdığı “kurtarıcı” inanışının demokratik toplumlarda pek de yeri olduğunu düşünmek oldukça güç. Çünkü demokratik bir toplumsal sistemde liderler ya da yöneticiler siyaset biliminin gerekleriyle donanmış, toplumsal sorunları akılcı ve sistemin kuralları ile çözüleceği düşünülenler olarak iktidara gelir ve yine bu kurallarla iktidardan çekilirler.”


Yayın Tarihi : 17 Mayıs 2005 Salı 21:59:43
Güncelleme :17 Mayıs 2005 Salı 22:01:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ebruturan IP: 85.103.158.xxx Tarih : 23.11.2007 00:36:54

tayyip gibi bi başbakan gelmez daha neden insanlar onun yaptıklarında hep art niyet arıyolar ki zatn eskilere baktığımızda da devlette dini nitelikler ön plandaydı ve bu şekilde yönetiliyodu iman insanın kendini bilmesi kendine gelmesi insanlar hep din denilince ayağa kalkıyolar keşke elden gelse de biraz daha yurdumuz dinie sarılsa o zman iman gücü herşeyi aşmamaıza neden olur ha bu arada bu ülkeye de hiç bir zaman iktidar olarak sol başa gelmez herkes ataürk ü öne sürüyo ssanki bi tek atatürk solcu gibi gösteriliyo sadece onlar atatürk çocuğu olark gösterili herkes aynı vatandaş kimseinin sahplenmemsi gerekir ve böle bi lider başımızda olduğu içinde gurur duymalıyız yazar kasaların atıldığı günü unutmayalım!!!!!