"Ekonomi Çok İyiye Gidiyor"

Geçen hafta Anadolu’daydım.

İç Anadolu ve Ege’deki birkaç ili aynı anda gezme fırsatım oldu.

İstanbul esnafının kan ağladığını zaten iyi biliyorduk ama Anadolu esnafının can çekiştiğini görünce, bir kez daha durumun vahametinin farkına vardık:

Atölye ve işyerlerinin kapılarına birer birer kilit vuruluyordu!

Aylardır siftah yapamadan dükkân kapatan esnaf artık pes etmeye başlamıştı.

“Ekonomi iyiye gidiyor” cümlelerini duya duya ömrünü geçiren nesiller, gerçekte kötüye giden ekonominin altında ezilmeye başladığını artık hissediyordu.

* * *

Ücretlinin durumu ise yıllardır zaten ortadaydı.

“Ekonomi ha bugün düzelecek, ha yarın düzelecek, böylece cebimize para girecek” diye ümitle bekleyen milyonların yüklendiği ‘kredi kartı-tüketici kredisi’ sarmalının da sonuna gelinmişti.

Ücretlinin ödeme gücünü aşan faiz yükleriyle birlikte bankalar icra için kapıya dayanmış, şahsi iflaslar ardı ardına gelmeye başlamıştı.

Eskiden “borçlu devlet” kavramını tartışırken, bir anda kendimizi “borçlu bir millet” olarak da buluvermiştik!

Kıt - kanaat geçinen, borç yükü altında ezilen moralsiz bir halkın kendi yarını zaten karanlık iken memleketin yarınını düşünmesine imkân mı vardı?

* * *

Bugünlerde halka nefes aldıracağı iddia edilen “elinde ne var ne yoksa sat, banka borcunu öde seni kara listeden silelim” şeklinde bir düzenleme TBMM’den geçirilecekmiş?

Biz elimizde avucumuzda kalan son birikimlerimizden olacağız.

Banklalar da alacaklarını tahsil etmiş olacak.

Böylece kim kazanmış olacak?

Biz tabii ki(!)

Adımızı “kara listeden” sildirmiş olacağız!

* * *

Dünyada petrolün fiyatı bellidir.

Petrolün bir ülkedeki fiyatını ise o ülkenin bu ürüne koyduğu vergiler veya uyguladığı sübvansiyon belirler.

Mesela Irak; kendi rafinerileri artık işlemez hale geldiğinden, çeşitli ülkelerden temin ettiği petrolü, sübvanse ederek, yani, aradaki farkı kendisi üstlenerek halkına satar.

Irak halkının benzinin litresine ödediği para yaklaşık 20 yeni kuruştur.

Dünyanın en büyük tüketicilerinden olan ABD’nde petrolün galonu, yani yaklaşık 4,5 litresi 3 dolar civarındadır.

Yani, ABD vatandaşları benzinin 1 litresine yaklaşık 90 yeni kuruş ödemektedir.

Türkiye’de ise 1 litre benzinin fiyatı yaklaşık 3,6 YTL yani 360 yeni kuruştur!

Basit bir hesapla, pompadaki benzini Irak’tan 18, ABD’nden ise 4 kat daha pahalıya alıyoruz.

Maliyetleri doğrudan etkileyen böyle bir durumda esnaf gemisinin yürümesi artık bir “mucize” değil midir?

* * *

Geçen hafta caddede ölen ablasının kolundaki bilezikleri alan bir adamın görüntüleri düşmüştü ajanslara.

“Çalan” değil, “alan”.

Bu yüzden, o arkadaşı asla yadırgayamayız.

Ölen ablasına olduğu kadar, ola ki bir şekilde kaybolma ihtimali olan bileziklerine de bir o kadar üzüleceğini düşünen bir adamın insanlığa ders olarak izletilecek nitelikteki hareket tarzını görmüştük o karelerde.

“Sadaka ekonomisi” ile ‘verilene razı’ hale getirilen bir düşünce tarzının geldiği en uç noktaydı bu.

Hakkını bilmeyen, hakkını aramayan, hakkını kimlerin yediğini sorgulayamayan ama daha soğumamış cenazesinden “canın yongası” altın bilezikleri söküp almayı akıl edecek bir bilince mahkûm edilmiş bir millet haline getirildiğimizin acı bir yansımasıydı bu fotoğraflar.

* * *

“Ekonomi iyiye gidiyor.” diyor büyüklerimiz her gün.

Bu arada kralların, şeyhlerin, kraliçelerin, başkanların biri gidiyor, biri geliyor.

Halk, her zamanki gibi, ağzı açık, olana bitene seyirci…

Medyadan Kraliçe’nin “pürüzsüz cildini bize göstermek” için bu yaşında memleketimizi ziyaret ettiğini de öğrenmiş olduk ve başkaca bir bilgi de verilmediğinden, mecburen buna inandık.

Hem Kraliçe’ye hem de iyiye giden ekonomiye bizden de bir “Maşallah” o zaman!

Maazallah, “Kem baktın da ekonomiyi sen bozdun.” falan derler de, nasıl cevap veririz o zaman?

feramuzerdin@kenthaber.com