18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Atın bunları içeriye!

Buradan Hükümete çağrı yapıyorum!

Türkiye’yi gerçekten demokratikleştirmek istiyorlarsa öncelikle yapmaları gereken iki şey var:

1- GBT sorgulamak amaçlı da olsa sokakta seçmece usulü adam durdurmak suretiyle yapılan polis uygulamalarına son vermek.

2- CMK’nda istisnai olması öngörülen “tutuklama” uygulamasının pratikte bir “ön ceza” olarak uygulanmasının önüne geçecek tedbirleri ivedilikle almak.


* * *

Evrensel hukukta da kabul gördüğü gibi bir kişi yetkili mahkemelerde suçu sabit görülünceye ve bu hüküm yüksek yargı tarafından onanıncaya kadar “masum” sayılır.

Bırakın kanunlarımızı yaparken esinlendiğimiz AB veya ABD hukuk normlarını derinden incelemeyi; seyrettiğimiz en basit batılı dizilerde veya filmlerde bile, sanıkların çoğunun davalarını dışarıdan takip ettiklerini görürüz.

Tutuklama; ancak çok ağır suçlar için öngörülen bir yaptırımdır.

“Ama Amerikan polisinin doğrudan tutuklama yetkisi var.” diye bana itiraz edeceğinizi biliyorum.

Ama orada da kefalet sistemi var!

Hem de çoğunlukla öyle dudak uçuklatan rakamlar falan da değil!

Bir tarifesi var; ödeyip anında serbest kalabiliyorsunuz.

Basit suçlarda “Ben mahkemeye gitmeyeceğim; karar gıyabımda verilsin” derseniz, kefeletiniz anında yanıyor.

Aslında bir kimsenin kendi davasını takip etmemesi istisnai bir durumdur.

Kimse hakkında açılmış bir davada kendini savunmak hakkından vazgeçmez herhalde?

* * *

Türkiye’de ise artık neredeyse tutuklanmamak istisnai hale geldi.

Bir bakıyorsunuz bir mahkeme savcılığın delillerini yeterli görmeyip bir suçluyu salıverse bile, ne yapıp ediliyor, o kişi için başka bir mahkemeden mutlaka bir tutuklama kararı çıkarılıyor.

Hem de ceza ve tutukevleri ağzına kadar dolmuş; bir yatağı bazen 2 yada 3 tutuklu paylaşmak zorunda kalıyorken bile!..

* * *

Türkiye artık eskisi gibi değil ki…

Her şey elektronik ortamda artık.

O halde nereye kaçacak bu kadar adam?

Yabancılar da dahil olmak üzere herkesin bir kimlik numarası var.

Adrese dayalı kimlik bildirme sistemi de devrede…

Bir otelde kalmak isteseniz; isminiz anında GBT’den sorgulanıyor.

Sokağa çıktığınız anda polisler köşe başında sizi durdurup habire GBT sorgulaması yapıyor.

Şikayet için bile karakola gitseniz, polis sistemden sizin arandığınızı görüyor.

Pasaport almaya gittiğinizde, dernek kurmak istediğinizde arandığınız hemen görülüyor.

Bu kadar sıkı bir elektronik ortamda kim nereye kaçabilir Allah aşkına?

Hem kim niye kaçmak istesin ki?

Kim savunma hakkını kullanmak istemez?

* * *

Bir adam kaçmayı kafasına koymuşsa ona da kimse engel olamaz zaten.

Cem Garipoğlu mesela…

Çocuk dünyaları dolaştı; ailesine baskı olunca geldi teslim oldu.

Basın bu kadar üstüne düşmeseydi kim yakalayabilirdi Cem’i?

* * *

O yüzden tutuklamanın bir “ön cezalandırma” olarak uygulanması işinden bir an önce vazgeçilmeli.

Çünkü demokratiklik iddiası buradan başlıyor.

Evrensel hukuk, bir kişi suçsuz yere hapis yatacağına; o kişinin suçu ispatlanana kadar sokaklarda elini kolunu sallayarak dolaşmasını öngörür.

Birisi (ki bu savcı bile olsa) itham etti diye insanları apar topar birkaç sene içeri tıkıp; sonra da delil yetersizliğinden beraat etti mi, dava açtığı AİHM kararıyla her yıl milyonlarca avro tazminat ödemenin hiç gereği yok!
 

Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba 00:02:43
Güncelleme :7 Ocak 2010 Perşembe 09:33:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gönül Aydemir IP: 88.235.234.xxx Tarih : 6.01.2010 23:34:09

İki yıl kadar önce İstanbul'da dolmuşa bindim.Akaşam karanlığı,herkes yorgun, argın evine ulaşma telaşı içinde,dolmuş ağzına kadar dolu,sardalya gibi üst üsteyiz.Deken minibüs durduruldu,genç polis memuru içeri girdi,kimliklerimize bakmaya başladı,benim ve öndeki bir gencin kimliğini aldı,öndeki genç de ağlamaklı bir sesle,''Benim adım,ana,baba adım farklı,yalnız soyadım ''Demir'her akşam kimliğimi alıyorlar .''dedi.Memur gitti gezici bilgisayarda bizi aramaya başladı,internete giremiyor,bekle ,bekle yok.Nihayet yarım saate yakın bekledikten sonra geldi,kimliklerimizi bize uzattı.Ne var,benim soyadım bari ''Demir''değil, dedim.Genç memur kurnaz bir bakış attı,''Senin de soyadının yarısında Demir var.''dedi.Espri bir yana,polisimiz kendini yenilemeli,nazik ve bilgili olmalı.Genç memur kardeşimizin bizden özür dilemesini,bize iyi akşamlar demesini beklerdim.Yaramaz çocuk edasıyla inip gitti.