2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Başbakanı kuşatan seks skandalları

Başbakan’ın yakın çalışma arkadaşları ile “bu yolda beraber yürüdüklerine” bir haller oldu bugünlerde…

Başbakan Erdoğan’ın yakın çevresi ardı ardına patlayan seks skandalları ile teker teker fotoğrafın dışına atılıyor.

“Yolsuzluk” iddiaları karşısında yol arkadaşlarını aslanlar gibi koruyan Erdoğan, konu “uçkur” meselesine gelince göz önündeki kişiye, aracıları vasıtasıyla, derhal oradan çekilmesi gerektiği talimatını gönderiyor.

Talimatı alan da ne yapsın, “el mahkum” koltuğunu terk etmek zorunda kalıyor.

* * *

Bu seks skandalları aslında AKP’nin zayıf karnı…

Yolsuzluk, hortumculuk, ölümüne kadroculuk iddiaları karşısında “aslan kesilen” AKP yönetimi, konu “uçkur” davasına gelince sus pus olup, bu “pisliği” kendi içinde temizlemenin yollarını arıyor.

AKP, bir anlamda, seks skandallarını muhafazakar görüşlü tabanına izah edememenin ezikliğini yaşıyor.

Bir başka bakış açısıyla da Erdoğan’a, kendi açığının bulunmadığı bir alanda, “safra” olarak gördüğü personelini tasfiye etme olanağı veriyor.

* * *

Aslında AKP yönetimi, refaha ve güce kavuşan “evlatlarının” ilk önce yanlarında çalışan güzel kadınlardan başlayarak, İstanbul gecelerine kadar uzanan aşk ve seks hayatlarından bir süreden beri rahatsızlık duymaktaydı.

Bazı AKP milletvekillerinin 15-20 yıllık eşlerini boşayarak, “dost tuttukları” personelleri ile evlenmeleri, “partinin annesi” Emine Erdoğan’ın da başını ağrıtmaya başlamıştı.

“Dava” uğruna gençlik dönemlerinde her şeyden vaz geçen bazı “evlatların”, güç ve paraya kavuşur kavuşmaz, parti tarafından hep inkar edilen ve hor görülen bir hayat tarzına düşmeleri, partiyi de zor durumda bırakmıştı.

* * *

Birkaç hafta önce Başbakan’a çok yakın ve göz önündeki bir bürokratı, aldığı sürpriz ve “radikal” bir kararla bu görevinden ayrılmaya karar verdi.

Aslında, daha önce de söylediğimiz gibi, “patron” ona “çekilmesini” işaret etmişti.

Çünkü; kökleri İstanbul’a uzanan bir seks soruşturmasında onun da adı geçiyordu. (Bkz. “Gurup seks skandalındaki kayıp halka o bürokrat mı” başlıklı yazımız.)

Birinci prens yerinden olunca, Başbakan’ın aynı sularda bu prensle birlikte “dümen tutan” diğer iki prensini daha bir korkudur almıştı.

Bu iki prensten birincisi bir takım önemli “örtülü” işlerden sorumlu iken, bir diğeri de gününü “televizyon” seyrederek ve Ankara kahvehanelerinde okey oynayarak geçiren bir başka prensti.

Bu iki prens, korku içinde sıranın kendilerine gelmesini beklerken, “bomba” bambaşka bir yerde patlamıştı:

AKP Keçiören Belediye Başkan adayı Turgut Altınok, yakın personeliyle yatak ilişkilerini içeren bir videonun Ankara’da elden ele dolaşması sebebiyle, bizzat Başbakan tarafından atanan bir elçi tarafından adaylıktan çekilmesi konusunda ikna edilmişti!

Çünkü AKP’nin seçim öncesi konumu, tabanına açıklayamayacağı seks skandallarına göğüs gerecek durumda değildi.

* * *

Altınok’un istifasıyla birlikte AKP, seks skandalları açısından yeni bir stand by (bekleme) dönemine girmiş oldu.

Bu durumda akla bir soru geliyor:

Ya Başbakan’ın kendisine yakın çalışan bu iki önemli prensin “yediği nanelerden” gerçekten haberi yok?

Ya da dedikoduların önüne geçmek için, “kellelerini koparmak” için seçim sonrasını bekliyor?

Ama bana elinde tuttuğu “fenerle” yerini zaten belli etmiş olan ikinci prens daha önce “patlayacakmış” gibi geliyor?
 

Yayın Tarihi : 19 Şubat 2009 Perşembe 01:49:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Nazmi Öner IP: 85.99.151.xxx Tarih : 21.02.2009 11:41:48

Sayın Erdin. Şarklılığın en temel kavramına, en temel düşüncesine ve belki de şark kültürünün oluşumundan, gelişiminden şu andaki temel varlık nedenine dek en etkili muhafaza aracına ikidir ustaca değiniyorsunuz. Bana göre Şark kültürünün temel özelliği: akıl ve bilimden uzaklık, kurnazlık ve ikiyüzlülük olup, hepsinin de temel nedenini, cinselliğe bakışında ve cinselliği algılayışında aramak gerekir.

Aslında böyle bir durum, bizde fırtınalar yaratsa da, batı kültüründe hafif bir yel kadar bile etkili olmaz. Onlar insanların özeline karışmaz, ne söylediğine ve ne yaptığına, bakarlar. Örneğin bir zamanlar Belçika’nın bay Başbakanı ırkçılık yapmadığını ispatlamak için, Faslı erkeklerle yattığını anlatmıştı. Şimdi de Fransa’nın bayan maliye bakanının, çocuğunun babası Fransa cumhurbaşkanı mı, İspanya Başbakanı mı, yoksa falan futbolcu mu tartışmaları sürerken, bu onun ne seçilmesine, ne maliye bakanı olmasına ne de bu yüzden yıpranmasına, gözden düşmesine neden olmamaktadır. Ahlaksızlık olarak algılanmamaktadır. Çünkü o onun özel hayatıdır ve Fransız halkını ilgilendirmemektedir. Fakat aynı bakan çok az bile bir vergi kaçırsa, çok az bile olsa, bir hırsızlık yolsuzluk yapsa, kısman de olsa görevini taraflı kullansa orada duramaz. Haksızlık, adaletsizlik ve ahlaksızlık olarak algılanır.

İşte iki kültürün temel ayrımı buradadır. Bizde özel hayatınızla değerlendirilirsiniz, özelinizde toplumun benimsemediği alanlar varsa gizlersiniz, sevgi dahil özel olan her şeyi gizli yaşarsınız. Ve sanki hiç yaşamıyor gibi ikiyüzlü davranırsınız, suçüstü yakalanırsanız inkar ederek ahlaklı kalmayı başarırsınız. Ama devleti hortumlayabildiğiniz kadar hortumlar, götürebildiğiniz kadar götürür, yandaşlarınızı da besler, halkı soyarsınız. Burada belki biraz haksızlık yapmışsınızdır, -ki onu da zaten her iktidar yapıyor- fakat ahlaksız bir durum yoktur.

Batı kültüründe ise kamu hizmetindeki tavır ve tutumlarınızla, özel hayatınızda saklı gizli ilişkilere girmek ve bunları inkar etmek ahlaksızlıktır. Ama şu andaki iktidarın bunlara sığınarak, batı kültüründe bu böyledir, bizdeki durum ikiyüzlülüktür, demek lüksü yoktur. Çünkü onlar muhafazakarlık üzerinden politika yaptılar, bu yanlışların en büyük savunucusu olmak suretiyle oy aldılar. Çalana, çırpana, ayrım yapana aldırmadılar. Başkalarının ahlakını, cinselliğe bakış açısından algılayıp değerlendirdiler.

Fakat tabii ki onlar ve tüm muhafazakarlık savunucuları, bir realiteden hareketle böyle davranıyorlar. Bu realite de Şark kültürüdür. Ben bu konuda “Kültüre Eleştirel Bakış” adı altında bir kitap yazarak antoloi.com’da yayınladım. Bunun cinsellikle ilgili bölümünde, Şark kültürünün üç temel özelliğinden, akıl ve bilimden yoksunluk, kurnazlık ve ikiyüzlülük gibi özelliklerinin hepsinin de, kültürün cinselliğe bakışı ile ilgili olduğunu gördüm.
D-CİNSELLİK
l.
Gizlidir ve pis iştir
Cinsellik kültürümüzde.
Herkes ayıplar ve isteksiz görünür
İğrenir sanki sözde.
Anlatılmaz, anlaşılmaz, konuşulmaz
Sanki ilgisiz, bilgisiz
Bihaber kalmak gerekir cinselliğe.

Çünkü namustur, tabudur
Yaklaşılmaz ve yüce!
Evliliktir, ailedir
Kutsaldır ölümüne!
Yuvadır, ahlaktır
Yıkmak kimin haddine!
Çocuktur, anadır tapılır bile
Konuşmak tartışmak ne kelime
Ağzına bile alamaz bunları hiçbir kimse.

Peki derseniz ki, cinsellik yok mu
Bu kutsalların hiçbir yerinde?
Haydi çocukları havale etsek bile leyleklere
Sanki zoraki yapıyormuşsun gibi
Sevmediğin hoşlanmadığın bir işi gizlice!
Eğer gerçek bu ise: ilgisizlik, isteksizlikse
Neden herkesin aklı fikri cinsellikte?

Neden güzel havalar anlatılırken
Başvurulur bikinili kadın resimlerine?
Alakaya soğan doğra cinsinden
Erotik çekimler, fotoğraflar
Konu olur en ilgisiz haberlere
Ve neden paparazziler birincidir reytingde?

Sonra neden devlet öncelikle
Temel görevi sayıp, uğraşır durur
Vatandaşın cinsi, cinsiyeti, kıyafetiyle
Ve herkes herkesin kadınlığı, erkekliğiyle?
Aslında en çok ikiyüzlüdür
Kültürümüz cinsellikte.
29.10.2006 (Kültüre Eleştirel Bakış’tan)

Aslında aynı kültür çelişkilerini, 14 Aralık 2005 tarihli Hürriyet Gazetesini, bir günlük tarih olarak, bir şiir kitabı haline getirirken de fark etmiştim. Gazetede en çok cinsel içerikli cinayet haberleri vardı. İhanet cinayetleri, cinnet cinayetleri, delikanlılık ve kıskançlık cinayetleri ve töre cinayetleri gibi. Antoloji com’da yayınladığım “Gazete” adlı kitabımın da anafikri cinsellikle ilgili bir kültürü işaret ediyordu. Üstelik erkek egemen bir cinsellik kültürü. O yüzden o kitabı da şu dörtlükle özetlemek mümkündür.

Erkek bizim devletimizin cinsiyeti
Erkek bizim milletimizin cinsiyeti
Erkek bizim yaşantımızın felsefesi
Cinsellik bizim düşüncelerimizin her yeri
Erkek adam sözünden döner mi?

Onun için bu kültürde, doğruluk, ahlak, namus, erdem gibi tüm etik değerleri, cinselliğe indirgeyerek, cinsellik üzerinden savunan ve bu sava sığınan muhafazakarlar, bir gün silahın geri tepebileceğini de hesaba katmak zorundadırlar. Çalıp çırparak, haksızlık yapıp adam kayırarak, halkı soyarak ahlakını ve milliyetçiliğini bir biçimde muhafaza ettiklerini düşünebilirler. Ama ahlakı cinselliğe indirgediyseniz, cinsellik temel içgüdüdür, her an için onları da yakalayabilir, hatta kaçanı kovalar denir.

Saygılarımla.

 


haluk balaban IP: 85.110.162.xxx Tarih : 22.02.2009 22:21:25

Akp nin görünen yüzü uçkur davaları ile devam edeceği aşikar ? ateş olmayanyerde duman tütermi Keşke  Feramuz erdin gibi gazeteciler olsa  kalemini satmayan  kırmayan gerçekleri yazan yoksa bu skandalları nerden öğreneceğiz.gemicikleri mısrları sıvı yumurtaları DENİZ FENERİNİ  nerden öğrenecektik Erdine tarizde bulunan yorumcular yandaş basına bir bakın hangi yorumları yayınlayabiliyorlar ? en çok satan ZAMAN yorum yazmayı kaldırdı. sabah yorumları yazmıyor kala kala Kenthaber kaldı yanlı yansız tüm yorumları yazıyor . sabaha bir yorum yazın bakalım yayınlıyormu  ?

Mansur yavaşı kötülemek için BEYPAZARINI kötüleyen yazılar yazdı ve gazeteyi tüm Ankarada bedava dağıttı bunada bir sıkıysa yorum yazın yandaş medyada.İYİKİ VARSIN SAYIN ERDİN Bu millet seni kaleminden tanıyor ve seviyor keşkeo kalemşorlarda senin yazdıklarını yazabilse. ama nerde hürriyeti bile makasa aldılar Uzana yapılanlar Aydın doğana yapılmaya başlandı bunları gören yokmubir başbakana yakışıyormu her gün yazara çizere çatmak  mahkemeye vermek.mahkeme kadıya mülk olmazmış bu dünya sultan süleymana kalmadı kime kalacak  ?

46 sene padişahlık yapan kanuni bile ölürken vasiyetinde ufak bir kutu ile gömülmek istedi . kutuyu açanlar seyhülislam Ebusud efendinin fetvalarını yazdığıkağıtları gördü ve eyvah süleyman sen kendini kurtardın beni kim kurtaracak diye HAYIFLANDI ..!Fenerin ışıgında bu milleti soyanlarında bir zeval vakti ve bu milletin makamdayken ırzına geçenlerinde bir ZEVAL VAKTİ olacak o zaman sizleri kim kurtaracak. ve doğruları yazan FERAMUZ ERDİNLER OLMAYINCA bu millet devamlı uyutulacak.İyiki varsın sayın ERDİN.


Ahmet YALVAÇ IP: 85.104.35.xxx Tarih : 20.02.2009 01:30:18

Bence çok gereksiz konuşuyor ve gereksiz yazılar yazıyorsunuz. Bu ülkede şu bir gerçek milyonlar bunu kabullenmiş durumda.Sizlerde kabul etseniz iyi olur. Türkiye 'de şuanda gelmiş gelecek en iyi görevini sürdüren bir BAŞBAKAN  o. Gereksiz yalan yanlış iddialar ile kaleyi içten fetih etmeye çalışsanız bile.Kesinlikle olumsuz sonuç olacaktır herzaman.Çünkü bu millet artık kimin ne olduğunu kimin neyi yapıp yapmayacağını biliyor. Ve Ülkemizde artık KÖŞE YAZILARI okuyan insanlarda azaldı zaten.Çünkü her yazının altında birşeyler yatıyor. Yazınızı okurken ben biran DENİZ BAYKAL konuşuyor zannettim.

Saygılarımla...

Ahmet YALVAÇ


Gökhan Taneri VURAL IP: 85.105.178.xxx Tarih : 22.02.2009 12:12:58

Bu uçkur davalarının bu kadar önem kazanmasının sebebi, topluma örnek olması gereken yöneticilerin hal ve hareketlerinin de ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Tabii konu uçkur olunca bunca yıldır televizyonlardan magazin dayatmanın sonucu olarak en ilgi çekici konu oluyor fakat uçkura varıncaya kadar daha önemli sorunlar göz ardı ediliyor. Toplumu yöneten ve göz önünde olan bürokrat, politikacı ve siyasilerin erdemlerinin örnek alındığı bir zamanda, gençlerimizin işsizlikle boğuştuğu bugünlerde hırsızlık, yalancılık, dolandırıcılık gibi hareketlerin örnek alınması tehlikeli boyutlara varmıştır. Hele hele birinci sınıf Müslüman ayakları ile bu tür davranış içerisinde bulunanların genel anlamda İslamiyete ve inanç dünyasına verdikleri zarar düşünülürse, uçkur meselelerinin o kadar önemli olmadığı da anlaşılacaktır. Bu mesele sadece ahlaksızlığın doğal sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Dilerim örnek alınacak erdemlere sahip yurttaşlarımız biran önce yönetimlerdeki yerlerini alırlar da gelecek nesillerin daha da zıvanadan çıkmasını önlerler. Saygılarımla.


Teoman Törün IP: 85.103.115.xxx Tarih : 21.02.2009 16:06:21

Ben de Sayın yazar Feramuz Erdin ve Sayın Nazmi Öner'e karşı, Sayın yorumcu Ahmet Yalvaç'ın yanını tutuyorum. Sayın köşe komşularım da, benim gibi herhalde camilere seyrek uğruyorlar. Ben tesadüfen gittiğim bir Cuma'da, vaaz veren hocadan İslâm'a da "endüljans sistemi"nin getirileceği izlenimini almıştım. Hoca, Allah'ın "gafûr" ve "rahim" olduğunu, ona inancını ikrar etme kaydı ile tövbe ve istiğfar edildiğinde her türlü günahın affedileceğini ( her halde bunun bir din adamı karşısında yapılacak bir merasimle gerçekleştirilmesi gerekiyor) söylüyor. Fakat nedense, affedilecek suçların bir enümerasyonunu yapıyor; bir cetvel çıkarıyordu. Bu suç cetvelini vurgulayarak defalarca tekrarladı. İçinde "cinsel suçlar" yoktu. Başda tüm suçlar diyor; fakat affedilmesi zaten mümkün olmadığı için "cinsel suçları" listeye almıyordu. Binaenaleyh bu fetvaya AKP yöneticilerinin tavrında anormal bir durum yoktur. Onlar diğer günahlarını bağışlatmışlardır. Tekrar tekrar bağışlatmaya da devam edeceklerdir. Tanrı nezdinde hep, bir bebek gibi masum kalacaklardır.