15
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Ellerinizi Polisin Yakasından Çekin


Bir an için şöyle bir sahneyi gözünüzde canlandırabilir misiniz?

Mesela; tek başınıza büyükçe bir kavganın ortasına düşmüşsünüz.

Bağırış-çağırış, tekme-yumruk, feryat-figan arasında kendinizi kollamaya, yumruklara hedef olmamaya ve bu arada tarafları sakinleştirmeye ve kavgayı ayırmaya çalışıyorsunuz.

Ama sizi “otorite” olarak görüp de dinleyen olmadığı gibi; arada, bir iki yumruk da size sallıyorlar; belki bilmeyerek, belki de bilerek?

Bu kavgayı bitirmek, sizin göreviniz aynı zamanda.

Neler yapardınız?

Böyle bir durumda, ne kadar soğukkanlı kararlar verebilirsiniz?

Kavganın tarafı olmamanıza rağmen, yediğiniz tekme ve küfürler karşısında, ne kadar sakin olabilirsiniz?

“Ben asla olamazdım; ama polis olmalı.” diyenler “teoride” haklı olmakla birlikte, onlara bir çift sözümüz var:

Siz olamazsanız, polis de olamaz!

Çünkü; polis de sizin yetiştiğiniz aynı kültürle, aynı hamurla yetişti; sizin mahallenizden, hatta akrabalarınızın arasından çıktı.

Siz nasıl etten - kemiktenseniz, duygularınız varsa; o da öyle.

Hasbelkader, siz kendi mesleğinizi; o da polisliği seçmiş.

Bu seçiminden dolayı, ondan, mesleğinin gerektirdiği disiplin ve kurallara uymasını bekleyebilirsiniz; ama her olay karşısında bir “superman” olmasını bekleyemezsiniz.

* * *

“Yok efendim öyle olmamalıymış da, böyle olmalıymış” diye masa başından ahkam kesenlerin, yukarıda anlattığımız gibi bir durumla kendileri karşılaştıklarında, kendilerini kaybedip, neler neler yapmak istediklerine; eminim herkes defalarca şahit olmuştur.

Şunu hepimiz iyi biliriz ki, yaşanan olayın sıcaklığını ve sorumluluğunu hissetmeyen kimse, o anda orada yaşananları asla tam anlamıyla bilemez!

Medyamızın bir kısmı, son günlerde bir stadyumun koridorunda polisle gazeteci arasında geçen tatsız bir olayı diline dolamış, durmadan polise vuruyor!

Zaten Adliye’ye intikal etmiş olan bu konuda, suçlu taraf mutlaka ortaya çıkarılıp, cezaları verilecektir.

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da, televizyon canlı yayınına bağlanarak, en alt seviyede görev yapıyor olsalar dahi, kendi memurlarını korumaya; kamuoyunu olayın doğrusu hakkında bilgilendirmeye çalışmıştır.

“Sezar’ın hakkı Sezar’a” misali, kendisini bu kez takdir etmek gerekiyor.

Aslında bu gibi konuları takip etmek üzere, gazetecilikten gelen sivil birisini “basın sözcüsü” olarak görevlendirmek, zaten ağır bir görevi olan İstanbul Emniyet Müdürü’nü gereksiz polemiklere girmekten korumak için bir yöntem olarak düşünülebilir.

Sistemini genel itibarıyla oturtmuş ülkelerde, polis –gazeteci çatışması bu kadar sık gündeme gelmez; çünkü kendini bilen vatandaş polisle çatışmaz.

Polisin, kamu düzeni için konan kuralları uyguladığını; bu kurallara uymanın bir vatandaşlık gereği olduğunu bilir.

Sabırla beklemek, gerekirse yolunu uzatmak veya değiştirmek veya emredildiğinde bulunduğu ortamı terk etmek gibi olaylar, sokaktaki bir insanın gocunmayı asla aklına bile getirmeyeceği hususlardır.

Bu konuya daha önce, “Polisten Başbakana Karakolda Fırça” başlıklı yazımda etraflıca değinmiştim.

* * *


Bizde ise gazeteci ile polis karşı karşıya geldiğinde köşelerde göze çarpan ilk klişe söz şudur:

“Polisler eğitimsiz, ondan böyle yapıyorlar!”

O zaman, hep birlikte bir göz atalım ve kim ne kadar “eğitimsizmiş” bir görelim:

Şu an görev yapan müdürlerin hepsi; amirlerin hemen hemen hepsi “üniversite mezunudur”.

Ben, genç komiserlerin Polis Akademi’sini bitirir bitirmez göreve değil de“yüksek lisansa” atlamalarına kesinlikle karşıyım ama; alt kademe amirlerin külliyatlı bir kısmı da görevi başında iken, bin bir zahmete katlanarak, fırsat yaratıp okula gidiyor ve “master” ve “doktora” yapıyor.

Bunun yanında; bir çok Emniyet Genel Müdürlüğü personeli, dünyadaki çeşitli önemli üniversitelerde, “doktora” eğitimlerine devam ediyorlar.

Memurlar derseniz; son yıllarda mesleğe başlayıp da, şu an en çok eleştirilen Çevik Kuvvet’te çalışanların hemen hepsi, en az 2 yıllık “yüksek okul mezunu”.

Artık, 4 yıllık “fakülte mezunları” bile eğitimlerine yönelik bir iş bulamayınca, düz memur olmak üzere polisliğe müracaat ediyorlar.

Üniversite mezunlarının sayıları bir hayli artarken, halen çalışan personelin en düşük eğitim düzeyinin “lise” olduğuna da dikkat çekmek gerekir.

12 ay boyunca sürekli yapılan “hizmet içi eğitimlerle”, teşkilat baştan aşağı yeni uygulamalara adapte edilmeye çalışılmaktadır.

Buradan da görülüyor ki; Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye’deki ortalama eğitim profilinin çok ama çok üzerinde bir insan kaynağına sahiptir!

Sizin “eğitim” dediğiniz, eğer bundan daha başka bir şeyse, ona da diyecek bir sözümüz yok artık?


* * *

Siyasi suçlular veya terör örgütlerince polis hakkında sıkça yapılan “insan hakları ihlali” iddiaları, ilgili-ilgisiz herkes tarafından sakız gibi çiğnenmek suretiyle, kamuoyunda kafa karıştıran bir jargona ön ayak olunmuştur.

Bu iddiaların bir kısmı gerçek olup, adli ve idari tahkikata konu olmakla birlikte; önemli bir kısmı, polisi sindirmek ve görev yapmaktan yıldırmak amacıyla yapılan kasıtlı ve örgütlü bir takım girişimlerdir.

Bu bilgi kirliliği sonucunda; “insan hakkına” sahip olmanın, kişiye bir nevi ‘suç işleme özgürlüğü’ verdiği gibi, çok yanlış ve tehlikeli bir kanaat, maalesef kamuoyunda yer etmiştir.

Bir süreden beri, Türkiye’de polisin sıradan bir ‘adli olaya’ müdahalesi bile nedense bir “insan hakları ihlali” olarak gösterilmekte ve işin ilginç yanı; siyasi görüşü ne olursa olsun, vatandaş da bunu artık böyle görmektedir.

Polisin aslında; çalışan, okuyan, alışveriş yapan, vergi veren, yekdiğerine saygılı, kanunsuz iş yapmaktan çekinen ve bu şeklide toplumumuzun büyük bir kesimini oluşturan sokaktaki insanın “haklarını” korumak için var olduğu gerçeği ise nedense göz ardı edilmektedir.

“Sanık hakları” tabiri ile her kişinin doğuştan hakkı olan evrensel “insan hakları” tabiri maalesef birbirine karıştırılmaktadır!

Bu ikisi arasındaki farkı, basitçe şöyle açıklayabiliriz:

Suçtan mümkün olduğunca arındırılmış bir ülkede özgürce ve can ve mal güvenliğinden emin bir şekilde yaşamak, çalışmak ve okula gitmek, çocuk büyütmek, insani her türlü haktan faydalanmak “insan hakkı”dır; polise ifade verirken yanınızda avukat bulundurmak ise “sanık hakkı”.

Halkı tarafından, polisin insan haklarını sağlamada en önemli figür olduğu bilinen ülkelerde, toplumsal olaylar hariç, polisle halk genelde karşı karşıya gelmez.

Polis, sokaktaki vatandaşın hakarete varan küstahlıklarıyla karşılaşmaz.

Çünkü “kanun ve düzen” oturmuştur. Bunun dışına çıkan vatandaş da olsa, kamu görevlisi de olsa, cezaya çarptırılır.

* * *

O zaman, madem sırası gelmişken, cevabı zaten belli olan birkaç soru soralım:

Sokakta yapılan gelişigüzel polis uygulamalarına asla taraftar olmadığımı daha önce yazmıştım. Yararı kadar, bir çok sakıncaları da vardır.

Bununla birlikte; elinde mahkemeden alınmış “arama izni” ile adli arama yapmak için kapısına dayanan polise zorluk çıkarıp, demokrasi ve insan haklarından dem vuran, ama; sosyetik alışveriş merkezinin kapısında “temizlikçi” kadrosunda çalışan güvenlik görevlisine “bu çantamın içine bakmadınız ama” diye hararetle uzatanlar kimdir?

Türkiye’de polisi her konuda her daim her eleştirip de; ABD ve Avrupa’da, “polis korkusundan” arabasını adeta milim milim kullananlar kimdir?

Havalimanındaki Amerikalı güvenlik görevlisi “ayakkabılar da çıkacak” diye emrettiğinde, şirin gözükmek için tüm sevimli halini takınıp da “çoraplar da çıkacak mıydı?” diye soranlar kimdir?

ABD otoyollarında durdurulduğunda, yanlış anlaşılıp da polis tarafından vurulmamak için ellerini direksiyonun üzerinden hiç ayırmadan gerekirse saatlerce beklenmesi gerektiğini birbirlerine sıkı sıkı tembih edenler kimdir?

Evet, doğru tahmin ettiniz:

Kendi polisine her fırsatta söylenmeyi artık alışkanlık haline getirmiş olan, biz Türkler!


( Devam edecek… )


feramuzerdin@kenthaber.com  

Yayın Tarihi : 26 Aralık 2007 Çarşamba 12:28:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
A.B. IP: 88.254.27.xxx Tarih : 26.12.2007 14:29:39

Doğru söze ne denir. Şansal BÜYÜKA, Erman TOROĞLU kapasite ve potansiyelleri ortada olan ve Türk toplumunun Avam alt kültürünü temsil eden insanlar. Yuvarlak masa etrafında futboldan başka bir şeyler konuşacak eğitime ve kültüre sahip değiller. Konuşuncada böyle saçmalayıp Emniyet Müdüründen haklı bir tepki görüyorlar. Bırakalım futbol konuşsunlar ancak futbol dışı işleride o işten anlayanlar konuşsun. öyle değilmi Şansal cım, Erman cım.


fazıl ocak IP: 88.227.104.xxx Tarih : 27.12.2007 14:23:01

erman toroğlu o kadar okumuş birisi ise Türk polisine lan kelimesini kullanmaz ben o kelimeyi aynen kendisine iade ediyorum.o kişinin karşısında türk polisi var yunan polisi yok bu ülkede Polis görevini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor.Herkes kendi işini yapsın yazıklar olsun sana Erman Toroğlu yazıklar olsun.Türk Polisi Eşkiya değildir terörist de değildir.Burası dağ başı da değildir.O herhalde hiç dağ başına çıkmamış.Sen o lan kelimesini hangi anlamda söylediysen o kelime anlamının fazlasıyla sana iaaaaaaaaaaaadddddddddeeeeeeeeeeeee........


ahmet toköz IP: 85.105.62.xxx Tarih : 27.12.2007 09:23:13

Ağzınıza , kaleminize sağlık Feramuz bey.Daha iyi anlatılamazdı.


Akif AKBAŞ IP: 81.215.77.xxx Tarih : 28.12.2007 23:09:09

Erman TOROĞLU denen şahıs ŞEREFLİ TÜRK POLİSİ hakında hakkında kullanmış olduğu LAN kelimesi kendi şahşına ait olup TÜRK POLİSİNDEN özür dilemesi gerekmektedir başı derde girdiğinde acaba POLİSİN yüzüne nasıl bakacak


çetin eryüz IP: 85.100.62.xxx Tarih : 29.12.2007 14:24:44

hocam duygularımıza tercuman olduğunuzdan ötürü size teşekkür edrim çünkü belırtığiniz bizi adeta robot sanıyorlar oysa bizim de duygularımız var ve bizde bazen profesyonellikten ödün verebiliriz


Murat Tosunoğlu IP: 81.214.0.xxx Tarih : 29.12.2007 19:08:59

Bir yazar bir makale yazarken hiç olmasa azıcık gerçekci olmalı. Ksr bakmayın sn yazarım ama siz galiba o yapılsa iyi olur dediğiniz" Sivil kökenli sözcü"lüğe adaysınız. Kimse görevini, onuruyla, namusuyla, şerefiyle yapan polis hakkında bir şey söylemiyor. Kimse suçsuz polise suçlu gözüyle bakmıyor. Eleştirilen suç işleyen polis ve suç işleyen amirlerine yöneliktir. Sn Yazarım neyi anlatıyorsunuz. neyin altını çizmeye çalışıyorsunuz. Polisin görevi bellidir. En başarılı polis suçu ne olursa olsun ona zarar vermeden "suçluyu bulup adaletin önüne çıkarmaktır" Ama polis infaz ediyorsa, işkence yapıyorsa, rüşvet alıyorsa eleştiriler sadece o polisleredir. Makalenizde en yanlış bulduğum nokta ise bir polisin gazeteci üzerinde ki tahakkümünü normal karşılamanız. Gazetecide adam gibi olmalı, poliste adam gibi olmalı. Neyse fazla uzatmıyayım. Galiba siz ya polis emeklisisiniz yada polise yaranmaya çalışıyorsunuz. Not: Dürüst, onurlu, şerefli, ekmeğinde olan tüm polis memurlarını tenzi ediyorum. Ama görevini kötüye kullanan polisi de gazeteciyide kınıyorum


isa zorbaz IP: 81.215.110.xxx Tarih : 28.12.2007 04:29:12

Feramuz bey teşkilatımıza gösterdiğiniz yakınlıktan ve haklı söyleyişlerinizden dolayı teşekkür ediyor çalışmalarınızda başarılar diliyorum. SAYGILAR...


SELİM SARI IP: 88.235.151.xxx Tarih : 26.12.2007 15:21:41

BUNLAR DOĞRU SÖZLER AMA MALESF BUGÜNKÜ TÜRKİYEDE KABUL GÖRMİYECEK SÖZLER.FERAMUZ BEYİN SAĞDUYUSUNA TEŞEKKÜRLER.


cancananer IP: 88.236.158.xxx Tarih : 28.12.2007 21:51:57

Bu satırları yazan, Sayın yazar bu nebiçim zihniyettir.neyi ispatlamaya çalışıyorsun.Olurmu bu kadar sakat düşünce tasavur edemem.polisin savunulacak bir tek nokta kadar haklı tarafını gösteremezsin.Çünkü Tutar tarafı yok hasıl,neresinden tutarsan elinde kalır.AMA sana ufak bir tavsiyem olacak,istersen dinle,istersen dinleme O da Şu medeni dünyayı ölçü almamız gerek. Medeni ölkeler bunu nasıl çözmüşlerse bizde öyle yapmalıyız.


İSHAK SARAK IP: 88.232.172.xxx Tarih : 30.12.2007 14:41:11

Feramuz beyin bütün değerlendirmeleri ve tespitleri tam isabet olmuş. Bizler sadece, bu vatanın evlatları olduğumuzun bizim de insan olduğumuzun, ayrıca japonyadan gelmiş robotlar olmadığımızın farkına varılmasını istiyoruz. Teşekkürler Feramuz ERDİN kalemine sağlık.


bir memur IP: 88.238.138.xxx Tarih : 28.12.2007 18:57:12

merhaba surekli yazılarınızı takip ediyorum bence iyi polis kötü polis kavramı sure gelen bir tartışmadır bunu herkes biliyor işe yararsa iyi işimize karısıyorsa hep kötü olmuştur umarım meslekteki arkadaşlarda meslek ahlakı ve geleneklerimiz doğrultusunda hareket ettiğinde asla haksız olduğu bir durum çıkmayacaktır. ayrıca en alt seviyede görev yapıyor diye bir söz kullanmışsınız açarmısınız???alt seviye ust seviye diye bir gorevmi var...yada siz o memurları hakirmi goruyorsunuz ....


refik felek IP: 78.167.182.xxx Tarih : 27.12.2007 10:15:11

alkış,alkış,alkış,teşekkürler.


savaskaya IP: 85.104.47.xxx Tarih : 27.12.2007 14:09:14

tesekur ederz teskılatımıza olan destegınız ıcın.vatanımız zor günler geçiryor ama vatandaşımızın da desteği ve sagduyusuyla herseyın üstesnden gelebılecek güce ve kararlılığa sahıp olan teşkılatımz ic güvenlıgmiz ve vatanımızı ılgılendıren her konuda üzerıne düsen kutsal görevı sonsuzadek tüm gücü ve kudretıyle yerıne getırecegnden ben emınım herkesde emınolsun.ne mutlu türküm dıyene


yonel IP: 81.153.172.xxx Tarih : 29.12.2007 13:09:54

selam evet cok sozleriniz de haklisiniz ama avrupa ve amerikayi ornek verdiyiniz icin bir kac cumle yazma gereyi hisettim bizler bu ulkelerde bu tur uygulamalarla karsilasiyoruz cunki o ulkenin insani deyiliz bizler turkuye'de de bu na benzer olaylari yasiyoruz ne hikmetse turkİye'de de avrupali amerikali vatandaslar ozel ilgi goruyor buda ekonominin bize verdiyi agir yuklerden kaynaklaniyor yoksa biliyorum ki biz turkler birbirimizin sacinin teline bin yabanciya deyismeyiz ve diyiyorum ki askeri seven vatandaslarimiz polisini de sevsin saysin lutfen


hasan berin IP: 88.231.60.xxx Tarih : 1.01.2008 19:39:02

yakınımsda olsanız ellerinizden öpmek isterdim sizin gibileri varda bu ülkede polis halen kendinden feragat ederek görev yapıyor soguk sıcak demeden ben polis ben sokakta titrerken sıcak odalarda bize atanlarıda geçici polis yapıp bizi anlamalarını saglasak iyi olacak ama yurt dışında satılık kalemler hariç tabi