20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Erdoğan 'Türban Mağruru' Mu, Yoksa 'Türban Mağduru' Mu Olacak?

“Örtünmek İslamiyet’le mi başladı; yoksa daha önceden de mi vardı?”

“Bu konu Kur’an da nasıl geçiyor?”

“Örtünme ‘Allah’ın emri’ midir; yoksa bir ‘Arap geleneği’ midir?”

“Başın ‘türbanla’ örtülmesi, AKP ve (AKP’nin tabanını oluşturan) Milli Görüş zihniyetinin ‘siyasi simgesi’ midir; yoksa değil midir?”

“Sadece saçını örtmüş kadınların, daracık kotlar ve vücut hatlarını belli edecek elbiseler giymesi dinen caiz midir?”

“Kadınlar, kendilerini niçin ‘örtünmek’ zorunda hissediyor?”

“Örtünmek kadınların ‘tercihi’ midir, yoksa ‘mahalle baskısından’ mıdır?”

Bugünlerde, bu sorulara cevap bulmaya çalışan binlerce makale yazılıyor.

Örtünme ve türban konusunda herkesin oturmuş bir fikri zaten var.

Bu konuların tartışılmasında, insanların bilgilendirilmesinde sayısız faydalar olmakla birlikte; bir makale okumakla kimsenin fikrinin değişmeyeceği de aşikârdır.

Zaten; asıl amaç da, insanlara ‘yanlıştır-doğrudur’ şeklinde “dayatma yapmak” değil; onları, inandıkları şekliyle toplumla bütünleştirmek olmalıdır.

Bu yüzden, burada, bambaşka bir konuya değineceğiz.

* * *

Bugün, Türkiye’de ve dünyada Müslüman olsun veya olmasın milyonlarca kadının “örtündüğü” bir gerçektir.

Dünya üzerinde yaşayan ve İslamiyet haricindeki diğer semavi dinler ile daha başka inançlara mensup kadınların örtünmelerinin çeşitli sebepleri vardır:

Dini inanç, gelenek, iklim şartları, aile veya mahalle baskısı ve kişisel tercih…

Burada tartışılması gereken asıl mesele; kişisel bir tercihle veya zorlamayla olsa bile, “örtülü olmanın” kadınları sosyal veya ekonomik hayattan geri bırakmaması ve toplumsal iklimin kadınların her türlü hakkını koruyacak şekilde oluşturulması meselesidir.

Yani; dünya üzerindeki hemen hemen tamamı “erkek egemen” bir yapıya sahip olan devletler; örtülü olsunlar ya da olmasınlar, kadınların, ekonomik bağımsızlıklarını elde etme; ekonomiye, bilime, siyasete ve sanata eşit oranda katkıda bulunabilme haklarını gözetmeli ve sağlamalıdırlar.

Tabi ki, devletlerin; kişisel hak ve özgürlükleri sağlamakla birlikte; her tür inançtan insanların yaşadığı toplumların barışını sağlamak adına, sadece belli bir inanca sahip fundamentalistlerin toplum hayatına tamamen hâkim olmalarını engelleyici tedbirlere başvurmak hakları da saklıdır.

Fundamentalizm (köktendincilik/mürtecilik), dünya üzerinde yaşanmakta olan hemen hemen tüm inançların içinde vardır.

Bu olguyu, sadece İslamiyet’le bağdaştırmak; yanlış ve haksız bir tespit olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’de, gerek ‘türbanla’, gerekse ‘başörtüsüyle’ “başını örtmüş” kadınların üniversite veya kamusal alana girmeleri konusundaki tartışmaların daha çok süreceği anlaşılmaktadır.

Bu konuda verilecek bir kararın, vatanını milletini seven ve bu arada kişisel tercihlerinde de saygı gösterilmesini isteyen samimi insanları küstürmek gibi bir sonuca yol açmasının yanında; kamusal alanın tamamen aşırı görüşlülerin hâkimiyetine geçmesine sebep olabilecek bir takım sonuçlar doğurması olasılığı da vardır.

Köklü bir geçmişe sahip Türkiye Cumhuriyeti “devlet geleneğinin” bu konuda, ‘toplumsal barışı muhafaza edecek’ en doğru kararı vereceği muhakkaktır.

Gelişmeleri, zaman içerisinde hep birlikte göreceğiz.

* * *

Burada asıl dikkat çeken mesele, “türbanı” sürekli kaşıyarak kendine iktidar yolunu açan AKP’nin “türban meselesini” iktidara gelişinin tam altıncı yılında hatırlamasıdır!

AKP Genel Başkanı ve Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan’ı, altı yıldır unutulan bu konuda, bir anda harekete geçmeye ve sağa-sola yüksek sesle “çatmaya” zorlayan asıl sebepler nelerdir?

Birinci sebep, hiç kuşkusuz ki; “ekonomiktir”.

Daha önceki koalisyon hükümeti tarafından, intihar etmek pahasına alınan ekonomik tedbirlerin kaymağını yiyen AKP iktidarı için “ekonomi denizi” bitmiştir!

‘Ekonomi iyiye gidiyor’ masalları ile uyutulan ve sürekli sabretmesi istenen halkın; banka borçları sebebiyle artık ferdi iflas konumuna gelmiş olmasına rağmen, “sözde iyi ekonominin” nimetlerinden asla faydalanamamış olduğu gibi; bundan sonra faydalanması da mümkün görünmemektedir.

Çünkü ABD’nden başlayıp dünyaya dalga dalga yayılan ekonomik kriz, yakında Türkiye’yi de vuracaktır.

Arap sermayesinin ABD’ni “kurtaracağı” da, şimdilerde anlatılmaya başlanmış olan bir başka masaldan ibarettir.

AKP iktidarı, dünyada ve dolayısıyla Türkiye’de yaşanmakta olan bu bahar ortamının sonsuza kadar süreceğini zannederek, “yakındakiler” hariç olmak üzere, refahı halka ve hatta kendi tabanına bile yaymakta başarısız olmuştur.

Bu dönemde üretimden uzaklaştırılan halk, adeta kutsanan “sadaka ekonomisine” alıştırılmaya çalışılmıştır.

Ekonomisi hızla bozulan ve sadaka ekonomisini kabullenemeyen halkın çoğunluğunun, hükümetten ekonomik beklentilerinin arttığı bir anda, yeni ve hemen herkesin müdahil olacağı, insanların sıkıntılarını unutarak coşacağı bir gündeme ihtiyaç vardır:

Türban.

* * *

Türban meselesi, ikinci olarak, AKP tabanındaki inisiyatifi yavaş yavaş Abdullah Gül’e kaptıran R. Tayip Erdoğan için, bir can simidi konumundadır.

AKP içindeki “Milli Görüşçüler” ve “Belediyeciler” ayrımını bilmeyen yoktur.

“Belediyecilerin” bu kadar öne çıkmaları, aslında parti tabanında uzun süreden beri rahatsızlık yaratıyordu.

Tayip Erdoğan da, parti içi dengelerde üstünlüğü yeniden ele geçirmek adına, bir anda, türban meselesini yeniden gündeme getirmiştir.

Ama, parmak bastığı yer çok hassas olunca da, hesap etmediği bir takım olaylarla karşılaştı!

Öncelikle MHP, “türban sorununu çözen adam” profilini Recep Tayip Erdoğan’a ve dolayısıyla AKP’ye kaptırmamakta kararlı görünüyor.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da “kongre” işini çözer çözmez bu tartışmaya hararetli bir şekilde müdahil olacağı apaçık ortadadır.

Siyasi partiler yanında, başta yargı organları olmak üzere, devletin diğer “erklerinin” açıklamaları, bu tartışmanın daha da ısınacağını gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce verilen “e-muhtıradan” bu yana siyasi açıklamalar yapmaktan özellikle kaçınan “Ordu”nun, “e-muhtırayı” geri çektiğine dair bir açıklaması henüz gelmemiştir.

Demek ki, “e-muhtırada” ileri sürülen şartlar, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından hala sıkı sıkıya takip edilmektedir?

Bu durumda, “Ordu”nun bu meseledeki tavrının da iyi takip edilmesi gerekecektir.

* * *

Recep Tayip Erdoğan, “türban meselesini” kimseye kaptırmadan çözer ise; hem partisinde, hem de türban takmayı “şahsi özgürlük” bağlamında değerlendiren ancak AKP taraftarı olmayan halkta da büyük sempati uyandıracaktır.

Böylece kendisine, “türban gururunu taşıyan adam” olarak “Başkanlık” yolu açılacaktır.

Eğer çözemez de, bu “mesele” partisinin kapatılmasına ve kendisinin iktidardan gitmesine neden olursa, o zaman ne olacaktır?

Bilirsiniz; “mağdur” rolü ve edebiyatı; AKP’nin, her zaman, en sevdiği söylemlerden birisi olmuştur.

Ama burada umulmadık yeni bir sorunla karşılaşabilirler:

Şimdilik konuşmak için çok erken ama zaten “AKP mağduru” olmuş olan bu halk, bu kez AKP’nin “mağduriyetini” o kadar umursar mı?

 

feramuzerdin@kenthaber.com

 

Yayın Tarihi : 21 Ocak 2008 Pazartesi 14:37:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
alpaslan IP: 88.253.205.xxx Tarih : 24.01.2008 21:37:33

küçük beyinler kişileri,orta beyinler olayları,büyük beyinler sistemleri tartışır. turban allahın emridir.uyan uyar uymayan uymaz.ama ve fakat kimse ama kimse bu emri yasaklamaya hakkı yoktur.yasaklamayın ki siyasilerin malzemesi olmasın o halde.


ali mukan IP: 85.110.13.xxx Tarih : 23.01.2008 15:03:02

bak ben sana anlatayım sayın yazar sanane herkes kot giyer türban takar dekolete gezer denize çıplak girer sanane kapalı olur sanene açık olur sizene insanların özgürlügü sizdenmi sorulacak senin gördügünü bende görüyorum banene kimseyi zorlayamamki not lütfen kenhaber buyorumu yayınlayın bıktık ya nedir bu türban insanlar diledigi gibi yaşasın


Erhan ÖZTUNÇ IP: 88.240.23.xxx Tarih : 22.01.2008 18:38:47

Ne yazikki AKP ve Erdoğan'ın en cici oyuncağı TÜRBAN elinden alınmıştır. MHP açık destek vermeseydi AKP mağdur rolünde oyununa devam edecekti.6 yıldır hiçbir camide üniversite ve imam hatip önlerinde gösteri yapan kimselere rastlanmaması ise bir oyunun başka yönüdür.Millet bu şaklaban oyunlara artık inanmamalı ve Gerek türban gerekse başörtüsü milletin inancı gereği siyasetin malzemesi olmamalıdır. AKP yılbaşı sonu zamlarının etkisini azaltmak millete farklı bir yönlendirme yaparak bu konuyu gündeme getirdi ama artık yemezler.Bu ateş topu AKP nin kucağında kalmıştır.


ibrahim özbek IP: 88.253.13.xxx Tarih : 6.06.2008 14:32:40

güzel ülkemizde neler yaşanıyo neler , konu türban olunca herkes haykırıyor, insan hakları dünyada hiçe sayılıyor ise, başörtüsü neden sayılmasın türkiyede bunu kabul ettirmek çok zor, halk ister ama muhalefet partileri istemez olay biter.anayasa mahkemeside tarihi bir karar verdi.aslında bu karardan cok banayasanın muhalefet partisi gibi hareket ettiğini gösterdi bize,evet tarihi bi karar oldu bu halkın iradesi saf dışı bırakıldı halka sorulmadan işte tarihe kara leke olarak düşecek bir karar notu yazıldı.kınamak karşı cıkmak anlamsız çünkü yargı sınıfta kaldı kendi kendilerini birgün yargılayacaklardır umarız


Mehmet Emin Yanbeyi IP: 81.215.50.xxx Tarih : 24.01.2008 00:07:19

İnsanları akp türbanla meşgul ediyorsa.sayın yazarımız da buna uyuyor o da yazısıyla bizi meşhul ediyor hemde akp ile aynı konuyu gündeme taşıyarak.Sayın yazarımızın çoçuğunun bileği çözülmeyecek bir düğümle bağlı olsa ve bunu çözmek için ailesiyle munazara etse acaba ailesini boşa mı meşgul etmiş olur.sadece sualime cevap versin yeterli.


elvan IP: 88.228.18.xxx Tarih : 23.01.2008 12:44:10

aslında ne yazıkki türbanın asıl anlamı bilinmedem onun üzerinden geçinenler var.türban hakkında herkes bir söylemde bulunuyor zaten.türbanı siyasi malzeme yapanlarla ve onu hala siyasi malzeme olarak kullananlarla bu türban meselesi çözüleceğini hiç sanmıyorum bir türban bu kadar zor ve çözüme kavuşturulamayacak bişey mi acaba?türbanın bu kadar etki yaratması yanlış yorumlanmasına bağlı.gerçekten eğer herkes bu konuyu çözüme kavuşturmak istiyorsa bence herkes kendi çıkarını düşünmeden türbanlıları düşünerek çözüm üretsin yok değilse lütfen türbanı konu malzemesi olmaktan çıkarsınlar artık.


ali mukana hatırlatma IP: 78.176.92.xxx Tarih : 23.01.2008 22:01:10

sayın ali mukan, heyecanını takdir etmekle birlikte yazıyı hiç okumadığını en azından anlamadığını görüyorum. ben yazarın kimin ne giydiğine dair en ufak eleştirisini göremedim. iyice okursan yazar insanları olduğu gibi kabul edin diyor. akp yi türban meselesi ile insanları mağdur ve meşgul ettiği için eleştiriyor. sen başka ne istiyorsun


kenam TAĞ IP: 88.238.246.xxx Tarih : 24.01.2008 23:56:50

partizanlık yapıp CHP ye tatlı görüneceğine değerli feramuz bey çıkıp halkın görüşünü alıp öyle yazsınki tarafsızlığını göstersin bir kere türban diye bir şey yoktur BAŞÖRTÜSÜDÜR onun adı.madem demokratik özgür bir ülkede yaşıyorsak bırakın herkes istediği gibi giyinsin.ülkenin başka sorunu yokmuş gibi,değerli feramuz bey millet aya çıkmış biz hala neyle uğraşıyoruz bırakın muhalefet etmeyi engel olmakla bir yere varılmaz gelin birlikte hareket edelimki güzel ülkemiz leş kargalarına kalmasın. çanakalede sakaryada sarıkamışta olduğu gibi unutma değerli abim yunan ın gözü ülkemizde ABD sınıra dayandı aşalım artık yasaklarıki bizde korksunlar ırak olmayalım sonra yayın hayatınzda başarılar dilerim


canan ergen IP: 78.175.147.xxx Tarih : 28.04.2008 17:16:03

türban maduru deildir bunu birkere bilin, bikere türban maduru oldunu nerden çıkartıyosunuz buna kanıtınız neydir açıklayında bir görelim


mustafa topcu IP: 88.228.0.xxx Tarih : 27.01.2008 20:03:13

şuursuzluk. Zamanında karanlık duvar aralarında masum aile yapılarına inanç adına sinsice fark ettirmeden dayatılan türban ve bone, genç nesillere hürriyet ve düşünceleri hice sayılarak aşılanmış, zaman zaman analarımızın nenelerimizin baş örtüsü adı ile örtüştürülmeye çalışılsa da bu siyasi simge şimdi o kandırma canın oyuncuları tarafından o dayatmaları ifade etmeksizin bu gün hak ve özgürlükler adı atında bu çağ dışılığı Türkiye cumhuriyeti ve ulusumuza vede anayasamıza şuursuzca şırınga etmek istemektedirler. Cumhuriyet tarihimizin en talihsiz oyununa seyirci oluyoruz.