İsrail ordusu, 2009 yılının ilk günlerinde, zaten on gündür hava saldırılarıyla vurmakta oldukları Gazze’ye girmişti.
Gazze’de insanlık dışı bir katliama yol açan İsrail ordusu, en son model silahlarını burada yaşayan insanlar üzerinde denemekten çekinmiyordu.
Bu katliamın en akılda kalan silahı da kullanılması yasak olan beyaz fosfor bombalarıydı.
* * *
Bu hunharca saldırılarda 1434 kişi çeşitli silahlarla öldürülmüş, binlerce insan yaralanmış; binlerce çocuk da annesi babasız kalmıştı.
İsrail, Gazze’den kendi topraklarına fırlatıldığını ileri sürdüğü füzelere çok sert bir cevap vermişti.
Bu sertlik ilk başta “modern dünya” tarafından görülmemeye çalışılsa da, aslında bu vahşete kayıtsız kalmanın imkanı yoktu.
* * *
Ve nihayet 29 Ocak günü, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta katıldığı bir toplantıda İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e ve İsrail’e sert çıkışı; dünyada bir kırılma noktası oluşturdu.
İsrail’e karşı sesini çıkarmakta tereddüt eden ülkeler, Erdoğan’ın bu çıkışından cesaret bulmuş olacaklar ki, ardı ardına bu katliamı kınayan açıklamalar yaptılar.
* * *
Erdoğan o meşhur “one minute” çıkışıyla Türkiye’de olduğu gibi bir anda tüm Ortadoğu’daki halklar nezninde de takdir edilen bir lider haline geldi.
Türkiye’de bir anda müthiş bir Gazze hayranlığı ortaya çıkarken, başta Deniz Feneri Derneği olmak üzere çeşitli derneklerce Gazze’ye gönderilmek üzere çılgınca bir yardım toplama yarışına girişildi.
Kızılay’ın kendilerinden başkasının bu yardımları yerine ulaştırmak için akredite olmadığını defalarca açıklamasına rağmen; diğer dernekler tarafından televizyonlar, cep telefonu operatörleri ve camiler aracılığıyla ısrarla ve çılgınca yardım toplanıyordu.
Türk halkı Gazze’ye olan desteğini maddi anlamda da göstermekten çekinmiyordu.
Kısa sürede toplanan milyonlar, aracı derneklerin kasalarını doldurdu.
* * *
Yardım toplayan derneklerin başında gelen İHH İnsani Yardım Vakfı, internet sitesinde basit bir döküm yayınlayarak bugüne kadar Gazze’ye yaptıkları yardımın 18.719.400 TL’yi bulduğunu açıklarken; Deniz Feneri toplanan yardımların nerelere ve nasıl harcandığı ile ilgili olarak henüz bir açıklamada bulunmadı?
Bu tip yardım dernekleri güven üzerine inşa edildiklerinden dolayı, şeffaflığa gösterdikleri hassasiyet doğal olarak diğer derneklerden çok daha fazla olmalıdır.
Bu durumda Gazze’ye yapılan yardımların ikna edici dökümlerinin en kısa zamanda kamuoyuna açıklanmasını beklemek çok mu yüksek bir beklenti olacaktır acaba?
Yardım tabii ki bir şarta bağlı olarak yapılmaz ama yardımlarımızın nasıl ve nereye harcandığını görmek bir dahaki sefer için bizi teşvik etmiş olmaz mı?
Siz ne dersiniz?