29
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Oldu mu şimdi Canan Hanım?

Hoşumuza gitmeyen veya aklımıza yatmayan uygulamaları eleştirmek insan olarak en doğal hakkımızdır.


Bir anda ortaya çıkan, kime ve neye hizmet ettiği muğlak olan, “Ermenilerden özür diliyoruz” gibi acayip kampanyaları sorgulamak vatandaş olarak hakkımız olduğu kadar, diğer bir yönden de sorumluluğumuzdur.


Bizim sesimizi duyurmak, milletçe gaflette olduğumuz her yerde “vekilimiz” olarak uyanık olmak da sizin görevinizdir.


Buraya kadar sizinle hemfikiriz.


Ama sizin yaptığınız gibi, işi Cumhurbaşkanından, soyunu tespit etmek amacıyla, DNA testi istemeye kadar vardırmak, tabiri caizse, konuya artık tüy dikmektir!



* * *


Abdullah Gül, siyasi duruşu ve siyasi geçmişi dolayısıyla, halkın bir kesimince mesafeli durulan, eylem ve söylemlerine şüpheyle yaklaşılan bir kimsedir.


Kendisi, hala Türkiye’nin tümünü temsil eden ve kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olamamakla eleştirilmektedir.


Belli bir kesimin menfaatlerini koruyup kollayan ve kritik makamlara yaptığı atamalarla, gizli bir ideolojiye sahip olan bir insan görüntüsü vermeye devam etmektedir.


Ama her şeye rağmen kendisi seçilmiş Cumhurbaşkanımızdır ve kanaatimizce, bu sıfatından dolayı da o makamın gerektirdiği her türlü saygı ve hürmete layıktır.


Buna, her vatandaş gibi, şahsi köken ve inançlarına saygı gösterilmesi de dahildir.


* * *


Ulaşım ve iletişim imkanlarının artması, dünyayı adeta küçücük bir köy haline getirmiştir.


Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de dünyanın her tarafından insanlar yaşamakta, toplumumuza renk katmaktadır.


Nijeryalı işçiler, Filipinli aşçılar, Moldovalı mürebbiyeler, Japon mühendisler, Afgan mülteciler artık toplumumuzun bir parçasıdır.


Müslümanlar olarak Kurban Bayramını on gün önce kutlamışken, Musevi vatandaşlarımız da bugünlerde Hanuka Bayramını kutluyorlar. Çok yakında Hristiyan vatandaşlarımızın İsa Peygamber’in doğumunu kutlayacakları Noel Bayramı var.


Böylesine güzel ve ahenkli bir ortamda, kimi kimden nasıl ayıracaksınız?


Sırf inançlarından dolayı insanları sınıflandırabilir misiniz?


Nasıl ki ataları Müslüman olan Kenya asıllı bir Amerikalı olan Obama’nın, etnik kökenleri harmanlayarak bir “millet yaratan” ABD’nin Başkanı olması Amerikalıları bozmuyorsa; değil sadece anne veya baba tarafından, külliyen Ermeni kökenli bir Türk vatandaşının Cumhurbaşkanı olması da bizi bozmaz.


* * *


Biz, kendilerini ister “medeni batılı” veya isterse “yerel aydın” olarak nitelendirsinler; Türkiye’ye ve Türklere karşı ittifak yapmış, öç almacı, karanlık düşünceli “kafatasçı zihniyetlerle” mücadele etmeye çalışırken, sizden de benzer bir hareket görmek, inanın moralimizi çok bozdu!


Şunu iyi bilin ki; bizim gibi sıradan vatandaşlar için önemli olan, kişinin kanının kaynağı değil; yüreğinin samimiyetidir.

Yayın Tarihi : 24 Aralık 2008 Çarşamba 00:28:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mustafa dayanır IP: 78.164.19.xxx Tarih : 25.12.2008 01:14:30

Feramuz bey lütfen iyi gastecilik yapın bize obamayı örnek gösterip durmayın obama birkere buşun bozmuş oldugu imajı düzeltmek için getirilmiş bir fügürandır. Gelelim canan hanıma siz bu yiğit kadına haksızlık yapıyorsunuz elbetteki halkına karşı sorumluluğunu yerine getirmeyenlerin her kim olursa olsun etnik kimliği sorgullanmalıdır. Bu asil kadın özgürce fikrini beyan etmiştir ve DNA falan istediği kafatasçılık yaptığı yalandır. Merak ediyorum ermenilerden özür kampanyası başlatanları ve buna imza atanlar hakkıdada böyle yazılar yazıyormusunuz.


Remzi CANGÜVEN IP: 88.229.78.xxx Tarih : 25.12.2008 20:20:10

SAYIN ERDİN BEYEFENDİ.SAYIN CANAN ARITMAN HANIMEFENDİYE SAYIN ABDULLAH GÜL'E DOKUNMAYIN,GİDİCİ ABD BAŞKANI BUSH ÇOK KIZIYOR MU?DEMEK İSTİYORSUNUZ?


Gönül aydemir IP: 85.102.167.xxx Tarih : 24.12.2008 18:25:16

Benim Rum kökenli bir annem oldu.Annem 1912 İstanbul doğumlu,Rum bir ailenin dünyalar güzeli kızıydı.Annem Sultana İkonomidis,1930 yıllarında,Rum Lisesi'nde öğrenci iken,Bulgaristan'lı göçmen Ragıp Sipahi ile birbirlerine aşık olmuş,evlenmişler,bu evlilikten iki çocukları olmuş,Ragıp Sipahi yıllarca Yassıada'da hapis yatmış,güzel Sultana teyze,hem kocasına,hem de çocuklarına bakmıştı.O dönemde,her türlü hukuk,yasa, etik kaygıdan uzak,her türlü ağır baskıyı metanetle kucaklamıştı.Sayısız hayır işlerinde görev almış,Taksim Hastanesi'nin kuruluşu için gönüllü yardım toplamıştı.Ben annemle çok geç tanıştım.Bu güzel kadın öz annem değildi,ama,öz annemiz kadar kendisini ailece sevdik.Sanırım tanıştığımızda seksen yaşındaydı.Ölene kadar her gün bir kez en az telefonla 06.06.1999 günü ölene kadar görüşmemiz olmuştur. Sultana teyzenin babası,gerçek bir Osmanlı yurttaşı imiş,Balkan Savaşları çıkınca,Makedonya'dan Istanbul'a göçmüşler.Bir daha ayrılmamışlar.Sultana teyze,Kardak krizi çıktığı sıralarda,her gün Beyoğlundan çıkıp,hasta kardeşime yemek taşımıştı.Aniden bizi bırakıp gitti.Cenazesinde,Hıristiyanlar,Yahudiler,Müslümanlar ayrı ayrı gelmiş,herkes annesine ağlıyordu.Onu çok özledim.Tanıyan herkes çok özlemiştir.Bizim öykümüz çok eski. Canan Arıtman'ın Türk kadınları için hiçbir atılımını duymadım.Sigara içmekten sesi çıkmıyor galiba.