2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Sebep polise mukavemet mi?

Türkiye’de “demokratikleşme” ve “insan hakları” kavramlarının kamuoyundaki algılanışı çoğunlukla; halkın yönetimden usulüne uygun olarak hesap sorabilme rahatlığı olarak değil de maalesef otorite tanımama, suç işleme ve kolluk kuvvetlerine “dikilebilme” rahatlığı şeklindedir.

Oysa ki demokrasi basit anlamıyla, herkesin hak ve hukukunun kurallarla sağlama alınmasını ifade eder. Yani aslında herkesin tabi olması gereken kurallar bütünüdür. Böylece çoğunluğu elinde bulunduranlar, azınlığı kendilerine uymak zorunda bırakamazlar.

AB’ye bilmem kaçıncı kez girişimizin gündüz vakti atılan havai fişeklerle kutlandığı bir günün ertesinde yaşadığım bir olayı asla unutamıyorum:

Anadolu’nun küçük bir ilçesinde düzenlenen etkinliğe katılan bir memure hanım kaymakamın protokoldeki yerine oturmaya kalkınca görevliler tarafından engellenmişti.

Onun görevlilere verdiği ibretlik cevabı duyunca eminim siz de çok şaşıracaksınız:

“Ne protokolü yahu? Avrupa Birliğine girdik; protokol mü kaldı?”

İşte budur bizim demokrasi ve AB anlayışımız:

“Kural falan yok; biz ne istersek kural odur!”

* * *

Aslında bu demokratik algı, bazı meslek grupları için, batıdan ithal bu kavramlar gelmeden önce de aynıydı.

Güçler ayrılığı ilkesine göre Yasama organında görev alan bazı milletvekilleri; seçildikleri günden itibaren, Yürütme’de görev alan bürokratları adeta kendi emir erleri gibi görme hastalığına düçar olurlar.

Burada en büyük kurbanlar da polislerdir.

Artık buna kendilerine görev veren kanunların çokluğu mu, yöneticilerin basiretsizliği mi yoksa teşkilatın gırtlağına kadar siyasete batmış olması mı neden olmaktadır; o başka bir yazının konusudur?

Ama özellikle Ankara polislerinin milletvekili “tokatlarına” hedef olmaları, kamuoyunun pek yabancı olmadığı bir durumdur.

* * *

Gerçi Allah’ı var, (eski) AKP Milletvekili Fevzi İşbaşaran’ın kahramanı olduğu olayda böyle bir şey söz konusu değildi ama vekilin alkollü olarak polislerle tartıştığı kameralara yansımıştı.

Aslında bu olayda diğerleri gibi örtbas edilebilir; polisler evet polisler sayın vekliden özür diledikten sora ortalık sulh olabilirdi!

Ama bu kez öyle olmadı.

Çünkü İşbaşaran çenesini tutamadı!

Emniyet içinde hükümeti yanıltan birilerinin varlığından söz edip bir de bunları çete diye adlandırınca olan oldu:

AKP yönetimi İşbaşaran’ı anında aforoz etti.

Türkiye’nin son 20 yılına yakından tanık olan İşbaşaran’ın bu sözleri de “bir sarhoşun sözleri” olarak arada kaynayıp gitti!

* * *

Aslında başta Erdoğan olmak üzere hükümetin üst düzey yöneticilerinin aslında basit olması gereken olaylar karşısındaki tedirginliklerini, öküzün altında buzağı arama hallerini ve gelir-gider tavırlarını gördükçe biz de aynı şeyi düşünmüyor değiliz?

Bu polis midir, MİT midir yoksa başka bir birim midir bilemem ama Hükümete bilgi veren birileri, olayları başka bir pencereden aktarıyor gibi geliyor?

Bu bilgiler çok güvenilen yerlerden kendilerine aktarılıyor olmalı ki; kendilerinden çok emin bir şekilde konuşabiliyorlar?

Burada iktidar kulislerinde “bilgi şu kaynaktan geliyorsa mutlaka şüphelidir ama bu kaynaktan geliyorsa mutlaka güvenilirdir” gibi bir önyargı olduğu da hissediliyor.

Bilirsiniz; insanların daha çok, kendi fikirlerine uygun şeyleri duymak gibi bir zaafı vardır.

* * *

Aslında polisle haksız yere tartışmaya giren bir milletvekiline yaptırım uygulandığını görmek bizi memnun etmedi değil.

İşbaşaran’ın partisinin kendisine karşı tutumunu protesto etmek için yaptığı basın toplantısının sonunda istifasını sunduğu andaki Erdoğan’a yönelik hakaretamiz söz ve davranışları sadece Erdoğan ve AKP’lileri değil, vatandaş olarak bizleri de derinden yaraladı ve üzdü.

Ne olursa olsun bir Başbakan, mikrofona kağıt geçirme şeklindeki böyle bir hakarete maruz bırakılamaz!

Ama gönül istiyor ki; keşke bu yaptırımlar, her milletvekili – polis tartışmasında da uygulansa?

Sadece İşbaşaran gibi açıklamalarıyla “zülfiyare dokunan” milletvekilleri için değil!
 

Yayın Tarihi : 27 Aralık 2009 Pazar 19:46:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?