Özellikle İstiklal Caddesini mesken edinen ve sağdan soldan dilenerek hayatlarını idame ettiren tinerciler, aslında göründükleri kadar masum ve çaresizler mi?

Sizin düşüncenizi bilmiyorum ama o bölgede görev yapmış ve tinercilerle uzun süre ilgilenmiş biri olarak ben buna inanmıyorum.

Tinerciler benim gözlemlerime göre, aralarında hiyerarşik bir sistem olan, aralarına girmiş olan genç kız ve erkeklere tecavüz etmekten ve hatta yaralayıp, öldürmekten çekinmeyen ve geceleri yaşanan basit hırsızlık olaylarını organize eden küçük çaplı ve farkına varılmayan organize suç örgütlerinin üyeleridir!

“Sinyalcilik” yani dilenme gündüz başvurdukları bir yöntemdir.

Daha çok gündüzleri halkın arasına karışarak dilenirler.

Ama bir yandan da tiner çektikleri için bilinçleri bulanıklaşır ve ne yaptıklarını bilemezler.

İşte bu yüzden de ters bir cevap aldıklarında ruh durumları derhal değişir ve saldırganlaşırlar.

İstiklal Caddesinde tinerciler tarafından öldürülenlerin arasına en son olarak Alman vatandaşı Gregor Kerkeling katıldı ve görünen o ki bu son olmayacaktır.

Gözler hemen polise çevrilse de ne yazık ki bu vahim olay polisin tek başına çözebileceğinin çok ötesinde bir ciddiyet arz etmektedir.

Mevzuatta yapılacak düzenlemelerle, sokakta pimi çekilmiş bomba gibi dolaşan tinercilere “zorunlu tedavi” uygulaması getirilmeli ve tinercilerin rehabilitasyonu için polisin haricinde bir çok kurumun işbirliği sağlanmalıdır.
 

Şuna eminim ki; yakında uygulamaya koyacak olduğumuz UYUMA projemiz, bu konuda yüreklere su serperek, uyuşturucu tehdidi altındaki gençliğimizi bu tehditten koruyacağı gibi sokakların sahipsiz gençleri olan tinercilerin de rehabilitasyonunu sağlayacaktır.