15
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

Yerel Padişahlar


Siz oylarınızla seçtiğiniz Büyükşehir Belediye Başkanını hiç belediye otobüsünde seyahat ederken gördünüz mü?

Ya seçilmişlerce atanmış olan Valinizi?

Ya da yine merkezi yönetimce atanmış olan il müdürlerini?

Mesela, İl Emniyet Müdürünü?

Mesela, Jandarma Alay Komutanını?

Mesela İl Genel Sekreterini?

Haydi, bunlardan vazgeçtik.

Ya bunların ailelerini?

* * *

Yukarıda saydığım bu şahıslar, tek kelimeyle, sizin benim gibi insanların hayatlarını kolaylaştırmak için göreve seçilmiş veya getirilmiş kimselerdir.

Bunun için maaş ve ödenek alırlar.

Ama siz onları, batılı meslektaşlarının yaptığı gibi; en azından hafta sonları, halkın arasında, metroda, vapurda seyahat ederken veya bir parkta oturup dinlenmek ya da ailesiyle piknik yapmak gibi insani faaliyetler içindeyken asla göremezsiniz.

Her daim “görevdedirler”.

Kendilerinin, korumalarının, etraflarındaki sülük zihniyetli yalakalarının yarattığı sahte bir “süper ego” ortamında yaşayıp dururlar.

Onları, zırhlı ve eskortlu araçlarıyla yanınızdan sirenler çala çala trafikte yağ gibi akıp giderlerken görürsünüz ancak.

Her zaman bir aceleleri vardır!

Can kurtarmaya mı, olayı bastırmaya mı, yangını söndürmeye mi giderler?

Tabii ki hayır!

Birazdan havalimanına inecek olan “velinimet” Başbakanı karşılamak için yarışırlar ya da çok önemli (!) bir davete veya toplantıya yetişmek için aceleleri vardır.

Neden hep böylesin?” diye soracak olursanız da cevap hazırdır:

Güvenlik nedeniyle!”

Akabinde “Senin ki can da benimki patlıcan mı?” sorusunu sormayı planlayanlardansanız, annenize bir efor testi yaptırmanızı tavsiye ederim.

Zira “ananızı da alıp gitmek” zorunda bırakılabilirsiniz!

* * *

O yüzden de bu zat-ı muhteremler, sizin benim kullandığımız yollardaki trafik çilesini hiç bilmezler.

Sokaktaki tinercinin ödünüzü nasıl patlattığını da bilmezler.

Kapkaca uğradığınızda kendinizi ne kadar kötü hissettiğinizi de!

Bu sorunları çözmek sanki onların görevi değildir?

Yaşamadıkları için, sorunlarınızı da bilmezler.

* * *

Ama bu adamların bir yıllık masrafını vergi olarak veren bir işadamına bir otobüste veya vapurda veya metroda rahatlıkla rastlayabilirsiniz.

Çünkü paranın nasıl kazanıldığını bilirler.

Tasarrufun ne demek olduğunu bilirler.

El parasıyla beylik yapmanın” ne kadar kolay ama o kadar da içi boş olduğunu da çok iyi bilirler.

Bu tip bir süper egonun kişiyi nasıl insani vasıflarından uzaklaştırdığını da çok iyi bilirler.

Yönetenlerdeki” demokrasi anlayışı içselleşmediği, sadece bir söylem olarak kaldığı için de bu adamların bir yıllık masrafını karşılayacak vergiyi veren bir işadamı, işinden çıkıp evine yetişip çoluk çocuğuna yemek yapmak zorunda olan otobüsteki bir çalışan anne, evine gidip de çoluk çocuğuyla biraz vakit geçirmeyi planlayan minibüsteki bir baba trafikte öylece kala kalır!

* * *

İsyan edersiniz ama kime nasıl dert anlatacağınızı bilemezsiniz.

Elinizde tek silahınız vardır:

Oy!

Bir dahaki seçime kadar bekler, zamanı gelince de gider silahınızı size en fazla “takla atan” yeni “padişaha” teslim edersiniz!

Yayın Tarihi : 14 Ekim 2008 Salı 11:40:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yılmaz Ergüvenç IP: 88.234.141.xxx Tarih : 16.10.2008 18:12:32

Burada, eski bir bürokrat olarak makam araçları konusunda bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Daire başkanlarına, müdürlere, genel müdürlere tahsis edilen araçlar MAKAM ARACI değil HİZMET ARACI'dır. Makam araçlarını sadece devlet ve hükümet erkânı, yani cumhurbaşkanı, bakanlar, kuvvet komutanları, müsteşarlar ve valiler kullanır. Makam araçları, bu makam sahipleri tarafından, resmî işlerde olduğu gibi özel yaşamlarında da kullanılabilir. Daha alt kademeye verilen araçlar ise sadece resmî hizmetlerde kullanılabilir. Hal böyle iken, kendilerine araç tahsis edilen görevliler, bu gibi araçları sanki kendi özel araçları imiş gibi pervasızca kullanmakta, sorgulamaya uğrayanlar şu veya bu işin üzerindeydim gibi mazeretler ileri sürmektedirler. Ancak bu yanlış, hemen her üst düzey memur tarafından suiistimal edildiği için kimsenin kimseye sesi çıkmamakta, halk da bu hizmet araçlarını 'makam aracı' zannetmektedir.


Gökhan IP: 78.176.40.xxx Tarih : 15.10.2008 01:24:16

Sayın Erdin,işaret ettiğiniz konu,aslında çok eski bir hastalık.Hem bizim toplumumuz hem de dünya için.Bu aykırılıkların varlığı ve devamının görülmesi,aslında yönetildiğimiz sistemin oligarşi ile melezlenmiş sözde demokrasidir.Dikkat edilirlirse her parti seçimden önce milletvekili dokunulmazlıklarının kürsü ile sınırlandırılması konusunda sözler verirler ama kim iktidara gelirse bu sözü hemen unutur.Avrupa da bakan ya da millet vekili olan kişiler diğer insanlar gibi postane de bankada sıraya giriyor.Biz de ise sözkonusu yerlere bir bakan gelmeden ortalık güvenlik çemberine alınır,hayat felç olur.


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.234.141.xxx Tarih : 16.10.2008 18:37:39

Unuttuğum bir noktayı da belirteyim. Halk bir aracın makam veya hizmet aracı olduğunu nasıl anlayacaktır? Bu araçlar plakaları ile belirlenebilir. Makam araçları kırmızı, hizmet araçları siyah, mesaileri saatle sınırlı olmayan polis hizmet araçları mavi zeminli plaka takarlar.


Erdem Yücel IP: 78.181.31.xxx Tarih : 14.10.2008 12:54:04

Aynı sayfayı paylaşmaktan mutluluk duyduğum sayın Feramuz Erdin... 
Yazınız tek kelime ile gerçekçi ve muhteşem... Sanırım yazınız bir çok bürokratın da duygularına tercüman olmuştur. Görevlerinden hiç bir zaman alınmayacağını sanan, sizin de sözünü ettiğiniz bürokratlar, acaba görevleri sona erdiğinde ne hallere düştüğünü hiç düşünüyorlar mı ? İstanbul protokolunde uzun süre bulundum ve o protokol davetlerini yakından izledim. Acaba burunlarından kıl aldırmayan o bürokratlar protokol davetlerine ne derece uyum sağlıyorlar. Eşleriyle davet edildikleri halde yalnız gelenleri, korumalarını yanlarından eksik etmeyenler,siyah elbise veya smokinle gelmeleri icap eden yerlere yoğun işlerinden (!) ötürü günlük giysileri ile gelenleri hep gördük. Acaba o zevat yabancıların bizlere ne gözle baktıklarını hiç düşündüler mi? Cumhurbaşkanı veya Başbakan himayeli davetlerde onlar akan yollarda rahatça gelirken diğer davetlilerin ne çileler çektiklerini biliyorlar mı? O yüzden bu tür davetlere gitmeme kararı almış ve bazı arkadaşlarla da kendi kendimize boykot ederek gitmemiştik... Herşeyden önce klavyede dolaşan pamaklarınıza ve beyninize sağlık... Saygı ve sevgilerimle...