21
Mayıs
2024
Salı
GÜNCEL

Cafe söyleşileri sürüyor

42. Altın Portakal Film Festivali'nin yeniliklerinden Festival Cafe söyleşilerinin 5. gününde sinemaseverler yine ünlü yönetmenlerle biraraya geldi. Festivalin 5. günü Festival Cafe'nin konukları Singapur'dan Eric Khoo, Wong Kim Hoh ve Kazz, Rusya'dan Ilya Kryzanovski, Fransa'dan Leos Carax'tı.
İlk olarak "Be With Me-Benimle Ol" filminin yönetmeni Eric Khoo, senaristi Wong Kim Hoh ve filmin ses tasarımcısı Kazz izleyicilerinin karşısındaydı. İlk kez Cannes Film Festivali'nde dünya prömiyeri yapılan ve ayakta alkışlanan, "Benimle Ol" filmi, aşk, kader ve umut temalarının ağır bastığı bir film. Filmde de oynayan kör ve sağır Therasa Chan'ın hayatını anlatan bölümler dışında filmin tamamı kurmaca. Filmde yaşamın üç evresini, gençliği, orta yaşı ve yaşlılığı ele aldıklarını söyleyen Khoo, "Bu evreler arasındaki farklılıkları daha belirginleştirmek için 35 mm sinema film kullanmadık" dedi. Gençleri renkli, yaşlıları ise soluk ve soğuk renklerle aktaran Khoo, "Bu renkleri sağlamak için özel mercekler ve filtreler kullandık" dedi. İlk zamanlarda filmin ortak senaristi Won Kim Hoh'la iki umut üzerine iki senaryo oluşturduklarını söyleyen Khoo, "Bir gün lokantada yemek yerken Therasa geldi ve dedi ki, 'neden benim filmimi yapmıyorsunuz?' Biz de üç senaryoyu birleştirdik ve onun filmini yaptık" diye anlattı. Khoo ve Hoh, ilk senaryo çalışmalarından itibaren sessiz bir film yapmak istemişler. Filmin müzik ve efektlerini gerçekleştiren Kazz, "Khoo ve Hoh neredeyse sessiz bir film yapıyoruz ve senden bunu efekt ve seslerle harmanlamanı istiyoruz dediler. Sessizliği sese yaklaştırmak büyük bir meydan okumadır" diye ekledi.

"FİLMİ OYUNCULARIN ÖZVERİLERİYLE GERÇEKLEŞTİRDİK"
Filmi 16 gün gibi kısa bir sürede gerçekleştiren ve iki kişi dışında oyuncuların tamamı amatör. Filmi yaparken maddi sıkınlar yaşadıklarını söyleyen Hoh, "Bir ara öyle oldu ki filmi yapamıyorduk ve Therasa, eğer olmazsa benim evde çekeriz" dediğini ve oyuncuların özverileriyle bu filmi gerçekleştirdiklerini aktardı.
"Dört" filminin genç yönetmeni Ilya Kryzanovski, Festival Cafe söyleşilerinde izleyicilerin karşısındaydı. Kryzanovski'nin ilk uzun metrajlı filmi olan "Dört", klonlamadan, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra Rusya'daki sosyal ve politik çözülmeye ve Rus halkının hayat mücadelesine kadar pek çok konuyu sert bir üslupla işliyor. Filmin gösterimi sonrası izleyicilerin sorularını yanıtlayan Kryzanovski, "Filmi izlemek, kıyamet gününü yaşamaya benzer" diyen bir izleyiciye "Evet, zaten dünyada olup bitenler, kıyamet günü gibi, ben de bunu filmimde aktardım" dedi. Klonlama, işsizlik ve küreselleşmenin bütün dünyanın sorunu olduğunu dile getiren Kryzanovski, ama sadece Rusya'daki halini yansıttığını dile getirdi. Kimim, neyim, nereye gidiyorum, ne değilim gibi konuları sorguladığını söyleyen Kryzanovski, "Gelecek içimizde saklıdır. Sovyetler Birliği'ni değerlendirmek için daha vakit çok erken. Rusya'nın sosyalizmi ile Amerika'nın kapitalizmi arasında bir fark görmüyorum. Bu film benim hakkımda ve etrafımda olanlar hakkında" diye konuştu.
"Dört, bazı kültürlerde mutluluğu, bazılarında ölümü simgeliyor. Bu yüzden filmime bu ismi verdim" diyen Rus yönetmen, gelecek ile ilgili projeleri konusunda ise, Nobel Ödülü adayı Lev Landau hakkında bir film yapmak olduğunu dile getirdi.

"FİLMLERDE AŞKA VE ÖLÜME ÖVGÜLER VAR"
Cafe söyleşilerinin Festival Cafe Söyleşileri'nin çarşamba günkü son konuğu, 42. Altın Portakal Film Festivali'nde 'Ustalara Saygı Bölümü'nde üç filmi gösterilen 80'li yılların Fransız sinemasının dahi çocuğu Leos Carax'dı. İlk filmini siyah-beyaz çeken Carax, "Tekrar siyah-beyaz film çekmeyi kesinlikli düşünmüyorum. O dönemde ilk filmimi siyah-beyaz çekmemin sebebi sinemanın ilk yıllarında bu şekilde film yapılmasından kaynaklanıyordu. Belki o özgünlüğü yaşamak içindi" diye anlattı. İlk dönemlerde şiirsel filmler yaptığını ama artık kesinlikle bu tarz filmler yapmak istemediğini söyleyen Carax, "O dönemde muhtemelden 17 yaşların verdiği enerji ve ruh haliyle şiirsel yönü ağır basan filmler yaptım. Siyah-beyaz olması da bu şiirselliği daha da artırıyordu ama artık böyle filmler yapmıyorum" şeklinde konuştu.
Filmlerinde özellikle aşka ve ölüme övgü yaptığını söyleyen Carax, "Özellikle bir övgü için uğraştığımı sanmıyorum, zaten bu övgüler bütün filmlerde de var" dedi. "Pola X" filminden önce uzun bir dönem film çalışmaları olmayan Carax, bunun nedeni "Bir film yaparken aynı kişiyi yaşamak istemiyorum. Aynı karakterleri yaşatmak istemiyorum. Uzun bir dönem film yapmadım, çünkü kendimi yaşıyorum filmlerimde ve kendimdeki bu değişimi filmlerime de aktarıyorum" diye açıkladı.
Artık sinemaya gitmediğini söyleyen Carax, "Kendi filmlerimi bile izlemiyorum. İzleyemiyorum" dedi. Gelecek ile ilgili projeleri hakkında Carax, "İki senedir uğraştığım bir çalışma var. Her şey tamam ama başrol oyuncusu bulamıyorum. Önceki filmlerimde kız arkadaşımı kullanıyordum ama bu sefer yarattığım karaktere uyabilecek bir oyuncu arıyorum. Şu ana kadar da böyle bir oyuncu bulamadım. Bulduğum zaman bu filmi çekeceğim" diye konuştu.
İHA
Yayın Tarihi : 30 Eylül 2005 Cuma 02:18:13
Güncelleme :3 Ekim 2005 Pazartesi 14:16:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?