2
Mayıs
2024
Perşembe
VAN

10 Aralık dünya insan hakları günü

İnsan Hakları Van Şube Başkanı Avukat Cüneyt Caniş, insan onuru, eşitlik, özgürlük, barış ve dayanışmanın temel değerler kabul edileceği yeni bir anayasanın hazırlanması gerektiğini söyledi.
Dernek binasında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 60. yılı ve 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla yapılan basın açıklamasında konuşan Cüneyt Caniş, bugünün adalet ve vicdanın tesis edildiği, insan yaşamı ve onurunun korunduğu günlere ışık vermesini dilediklerini belirtti. Hükümetten demokratik yeni bir anayasa talep ettiklerini ifade eden Caniş, "Hukukun üstünlüğü ve demokrasi bu değerleri yaşatacak sistemin temel ilkeleri olmalıdır. 10 Aralık 1948 İnsan Hakları Evrensel
Bildirisi'nin başlangıcında da ifade edildiği gibi, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için, ülkelerin sistemlerinin bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekir. Barışın, kalkınma ve gelişmenin, insan onurunu korumanın yolu budur" dedi.
Türkiye toplumunun çoğulcu etnik, dilsel, dinsel ve kültürel dokusunun mutlaka göz önünde bulundurulması ve bu özelliklerin ülke bütünlüğü içerisinde korunması geliştirilmesi için uygun önlemler alınması gerekliliğine dikkat çeken Caniş, "İHD, devlet yurttaş ilişkisinin, 'Anayasal Yurttaşlık' ilkesine uygun olarak düzenlenmesini talep etmektedir. Kadınlarla erkeklerin hayatın tüm alanlarında eşitliği hüküm altına alınmalıdır. Kadın haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmelerde yer aldığı biçimiyle
kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık, yeni anayasada mutlaka yer almalıdır" şeklinde konuştu.
İHD Van Şube Başkanı Avukat Cüneyt Caniş, demokratik bir anayasada, Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Diyanet İşleri Başkanlığı, askeri yargı gibi kuruluşlar ile zorunlu din dersleri ve sıkıyönetim gibi uygulamalara kesinlikle yer verilmemesi gerektiğini kaydetti. Yargının da Anayasa'daki yerinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirten Caniş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yargı ile ilgili hükümler, yasamadan sonra fakat yürütme ve diğer kurumlardan önce yer almalıdır. Hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı ilkeleri uyarınca yargı yeniden yapılandırılmalıdır. 2007 yılında değişiklik yapılan Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu (PVSK) ile polise güç kullanımında geniş takdir yetkisi tanınmıştır. Daha önceden özellikle yasanın tartışılması sürecinde hazırladığımız raporla, yasanın Meclis'ten geçmemesi gerektiğini dile getirmiştik. Yaşananlar ne yazık ki bizi haklı çıkardı.
PVSK gözden geçirilmeli ve değişiklik yapılmalıdır. Farklı etnik, dilsel, dinsel, kültürel topluluklardan oluşan Türkiye'de, tek ırk, tek dil, tek dinli homojen bir toplum oluşturma politikaları, toplumsal barışın sağlanmasını engellemektedir. Ayrıca, Cumhuriyet'in kuruluşundan beri sürdürülen bu politika özellikle Ermeni, Rum, Yahudi gibi Müslüman olmayan toplulukları yok olmanın eşiğine getirmiş ve 'Kürt sorunu'nu ortaya çıkarmıştır. Irkçı ve ayrımcı politikaların neden olduğu gerilim ve çatışmalar, insan
hakları ihlallerine kaynaklık eden en önemli temel unsurlardır. Bu politikalar, Türkiye'nin kalkınmasının, ekonomik gelişmesinin önündeki en önemli engeli oluşturmaktadır".
Türkiye'nin geleceğinin, farklılıklara saygılı, tüm kimliklerin eşit ve özgür biçimde kendini geliştirebileceği demokratik ve çoğulcu siyasal ve hukuksal sistemin yaşama geçirilmesine bağlı olduğunu kaydeden Caniş sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'nin siyasal ve hukuksal sisteminin bu gerçeğe göre yapılandırılması, insan hakları ve demokratik standartların yükseltilmesi, çatışma ve şiddet kültürünün yerini barış kültürüne bırakması olanağını sağlayacaktır. Barış kültürünün tam olarak gerçekleşmesi için vakit geçirmeden, demokrasi, gelişme ve insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve yaygınlaştırılması gerekir. Bütün yurttaşların, diyalog, müzakere, uzlaşma ve farklılıkların barışçıl çözümüne yönelik anlayışının ve becerisinin
geliştirilmesine olanak tanınmalıdır. Demokratik kurumların güçlendirilmesi ve kalkınma süreçlerine tam katılımın sağlanması, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve eşitsizliklerin giderilmesi gerekir. Kadına karşı ayrımcılığın her biçiminin ortadan kaldırılması ve kadınların karar verme mekanizmasına eşit katılımı sağlanmalıdır. Çocuk haklarına saygı duyulması, yaygınlaştırılması ve korunmasının sağlanmasını, Türkiye'nin çocuk hakları sözleşmesinde çekince koyduğu maddelere ilişkin kararını gözden
geçirmesini, bilginin her düzeyde serbestçe dolaşımının ve erişiminin sağlanmasını istiyoruz. Yönetimde şeffaflık ve sorumluluğun artırılması yine etnik, dinsel ve dilsel azınlıklar da dahil olmak üzere bütün insanlar arasında karşılıklı anlayış, hoşgörü ve dayanışmanın geliştirilmesini sağlayacak tüm önlemlerin alınmasını istiyoruz."

iha
Yayın Tarihi : 10 Aralık 2008 Çarşamba 18:53:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?