7
Mayıs
2024
Salı
VAN

Davada gerekçeli karar açıklandı

ŞEMDİNLİ DAVASININ GEREKÇELİ KARARI AÇIKLANDI

Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce görevsizlik kararı ile Hakkari ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilen Şemdinli davasının açıklanan gerekçeli kararında, meslekten ihraç edilen eski Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı iddianame eleştirildi.

Gerekçeli kararda, ''Temelde devlet denilen demokratik aygıt ile seçilerek genel siyasi hükümetler arasında bir gerilim mevcuttur. Bu gerilim zaman zaman gizli ve açık çatışmaya dönüşebilmektedir" şeklindeki varsayımdan hareketle bu kez 'seçilmişler-atanmışlar' gibi gereksiz ve yapılmaması gereken bir tartışma iddianameye taşınmış, çözümlemeden dolayı olarak seçilmişler tavır almak suretiyle siyasal kimlik takınılarak iddianame yazım tekniğinden uzaklaşmıştır" denildi.

22 Ocak 2010 günü Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce görülen ve kamuoyunda 'Şemdinli davası' olarak bilinen davanın suç vasfı değiştirilerek Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine oy birliği ile karar verilmişti. Aradan geçen 20 günün ardından Van Askeri Mahkemesi tarafından hazırlanan davanın gerekçeli kararı, sanık ve müdahil avukatlarına gönderildi. Uzun uzun olayın geçmişi, sanık ve müdahil avukatların yaptığı savunmalar ile Yargıtay 9. Ceza Mahkemesi'nin kararına yer

verilen gerekçeli kararda, meslekten ihraç edilen eski Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı iddianame de eleştirildi. İddianamenin yazım tekniğinden uzaklaştığı vurgulanan kararda, 9 Temmuz 2009 tarihli ve 27283 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5918 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun 6. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 3'üncü maddesinde yapılan, 'Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanunu'nda veya diğer

kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır' şeklindeki düzenleme karşısında, sivil sanık Veysel Ateş ile ilgili yargılama görevinin askeri mahkemelere ait olmadığı anlaşılmaktadır" denildi.

Yargıtay'ın 8 Mayıs 2007 tarihli bozma ilamına da atıfta bulunan kararda, "Sanıkların üzerine atılı bu suçların maddi ve manevi unsurları itibarıyla oluştuğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı gibi, asker kişiler olan ve devletin birliğini, ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerde bulunan bölücü terör örgütü ile mücadele görevi alan sanıkların, bu örgütün işlediği suçlarla aynı suçu işledikleri şeklindeki suç vasfına ilişkin nitelendirmenin hayal gücünün de çok ötesinde tamamen varsayımlara

dayalı hukuki değerden yoksundur" ifadelerine yer verildi.

Mahkeme heyetinin gerekçeli kararında, "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e miras kalan ve Cumhuriyet'in ilanında kabul edilerek devam ettirilen modernlik projesi Kürt milliyetçiliğinin ve siyasal İslam'ın devletin temel yaklaşımlarına hakim olmasını temel tehdit unsurları olarak belirlenmiştir. Bugün kimi çevrelere göre siyasetin gizli ajandası bu iki temel tehdidi içermektedir. Ayrıca çevreden gelerek merkezi ele geçirme çabası içerisinde olan unsurlar modernlik projesinin sahibi olan sivil-askeri bürokratik

etiği oldukça rahatsız etmektedir, o halde devletin içerisinden kimi ideolojik gruplaşmanın çıkar çevreleri ile iş birliği içerisinde temel risk faktörü olarak gördükleri siyasi iktidara karşı tavır geliştirmesi beklenmeyen bir durum olmalıdır. Analizi ise doğruluğu tartışmalı olsa da bir sosyologun değerlendirmesini anımsatmakta ve toplum bilimsel olarak karşı görüşleri olabileceğini gerçekliğini yok saymaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kadronun kurtuluştan kaynaklanan ulus ve ulus-devlet kurma

projesinin gerektiğini ve iddianamede 'Siyasetin gizli ajandasında' şekildeki niteleme ile adeta suçlama konusu yapılan duyarlıklıkların doğrululuğunun tartışılacağını yerin iddianame olamayacağı düşünülmediği gibi İslam ve etnik milliyetçiliğin tehlike oluşturmayacağı üstü örtülü şekilde vurgulanarak bu hassasiyetlerin yanlış olduğu izlenimi verilmekte ve dahası siyasal söylem yüklü değerlendirme yapılmaktadır" denildi.

Açıklanan gerekçeli karar ile ilgili bir değerlendirme yapan, patlamanın yaşandığı Ümit Kitabevi'nin sahibi Seferi Yılmaz'ın avukatı Dinçel Aslan, iddianameyi hazırlayan eski Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın haksız ve hukuka aykırı bir şekilde Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafında görevinden alındığını iddia etti. Dinçel, mahkemenin gerekçeli kararına bakıldığında birçok yerde zaman zaman birtakım konularda siyasi münazaraya girdiğini ve hazırladığı iddianameden dolayı meslekten ihraç

edilen savcının açık bir şekilde eleştirildiğini kaydetti. Dinçel, "Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte temel problem olarak görülen Kürt sorunu ve türban sorunu konusunda hiçbir şey halledilmemiştir. Kürt sorunu ülkemizin en büyük sorunlardan birisidir. Gerekçeli kararda da anlaşılacağı üzere Kürt sorunu ve siyasi İslam bir tehdit olarak kabul edilmektedir. Peki Kürt sorunu ve siyasi İslam bu ülkede tehdit iseler bunların dışındaki kişiler kimlerdir? Birinci aşamada bunu kabullenmek mümkün değildir. Van

Askeri Mahkemesi, Yargıtay Genel Kurulu'nun birtakım üyelerinin muhalefet şehrine dayanarak Kürtleri ve siyasi İslam'ı tehdit olarak görmüştür" dedi.

 

OLAYIN GEÇMİŞİ

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005 tarihinde meydana gelen ve bir kişinin ölümü ile sonuçlanan patlamanın sanıkları olarak yakalanarak çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve PKK terör örgütü itirafçısı Veysel Ateş, meslekten ihraç edilen Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarakaya tarafından hazırlanan iddianame doğrultusunda Van 3 Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada 39 yıl 5 ay 27'şer gün ağır cezaya çarptırılmışlardı. Sanık avukatlarının yaptığı temyiz

başvurusu üzerine, karar Yargıtay 9. Dairesi tarafından 'eksik soruşturma' ve 'görevsizlik' kararı ile bozularak yerel mahkemeye geri gönderilmişti. Yerel mahkemenin karara uymasıyla 14 Eylül 2007 tarihinde Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne gönderilen davanın ilk duruşmasında sanıklar tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Van Askeri Mahkemesi'nde devam eden davanın bugünkü duruşmasında mahkeme heyeti, iddianamede sanıkların üzerine atılı bulunan suçun vasfının

değiştirerek görevsizlik kararıyla dosyanın Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine oy birliği ile karar vermişti.

İHA
Yayın Tarihi : 10 Şubat 2010 Çarşamba 12:29:02
Güncelleme :10 Şubat 2010 Çarşamba 21:24:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?