3
Mayıs
2024
Cuma
VAN

Eğitim müfettişlerinin sorunları

Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası (TEM-SEN) Genel Başkanı Mehmet Pınardağ, büyük zorluklarla yapılan sınavı kazanan ve Erzurum'da eğitime alınan 320 ilköğretim müfettişi adayının, özlük haklarında yaşanan gerilemeden dolayı eski görev yerlerine dönmeyi düşündüğünü belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği ve Doğu ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çok sayıda ilköğretim müfettişinin katıldığı 'Eğitim Sürecini Geliştirme' kursunun açılışı için Van'a gelen TEM-SEN Genel Başkanı Mehmet Pınardağ, verilen kahvaltıda basın mensupları ile bir araya gelerek ilköğretim müfettişlerin sorunları hakkında açıklamalarda bulundu. Pınardağ, okul müdürleri ile bunları denetleyen ve bir üst kademesi olan ilköğretim müfettişleri arasında maaş, ek ders ücreti ve tazminatlar bakımından büyük bir uçurumun olduğunu ifade etti. Okul müdürlerinin yüksek maaş aldığını söylemek istemediğini anlatan Pınardağ, çağın ve ülkenin gerçeklerine uygun, eğitimi destekleyip geliştirecek bir teftiş sisteminin; objektif, verimli ve ekonomik olarak çalışabilmesi için 'eğitim müfettişliği' adı altında yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Yaşanan sorunlarla ilgili çözüm önerilerini beş ayrı başlık altında açıklayan TEM-SEN Genel Başkanı Mehmet Pınardağ, durmadan gelişen Türkiye'de 150 yıllık bir denetim mekanizmasının uygulandığını öne sürdü. Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetim sisteminin de pahalı olduğunu vurgulayan Pınardağ, "Van'da 27 ilköğretim müfettişi olmasına rağmen, bazen bakıyorsunuz uçaklarla kente Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri geliyor ve haftalarca burada kalıyor. Halbuki bu kadar masraf yaparak gelen müfettişlerin yaptıkları işi bizim Van'daki arkadaşlar da yapıyor" ifadelerini kullandı.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın bölgeye müfettiş görevlendirmesinin güvensizlikten kaynaklanmadığını ve sistem hatası olduğunu da kaydeden Pınardağ, "Artık bu 150 yıllık verimsiz sistemin ve yapının değiştirilmesini istiyoruz. İşlevi ve verimi bitmiş bir sistem uygulanıyor. Büyük zoruklarla ilköğretim müfettişliğini kazanan ve şu an Erzurum'da kursa alınan 320 arkadaşımız özlük haklarında yaşanan gerilemeden dolayı eski görevlerine döneceklerini ifade ediyor. Bu da ilköğretim müfettişlerinin sorunlarının hangi boyuta ulaştığını gösteriyor" şeklinde konuştu.

TEM-SEN Genel Başkanı Mehmet Pınardağ'ın düzenlediği kahvaltılı basın toplantısına TEM-SEN Mali İşleri Sekreteri Yusuf Ziya Acun ve Genel Sekreteri Emine Bozkurt da katıldı.

.
Yayın Tarihi : 27 Mayıs 2008 Salı 15:13:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
İskender YILDIZ IP: 88.230.240.xxx Tarih : 9.09.2008 06:13:58

Son yıllarda ilköğretim müfettişliği kadar yıpranan, yıpratılan kaç meslek grubu var acaba? Size daha önceden yazmış bir olduğum yazıyı da göndermek isterim. Gaziantep'ten selamlar. """" Gaziantep’ten merhabalar. Gaziantep’te ilköğretim denetmeni olarak görev yapmaktayım. Adana’da ikamet ederken,1992’de Diyarbakır’a sınıf öğretmeni olarak atandığım zaman, birçok akrabam “Gitme oraya. Çok kötüdür. Ölüm var, terör var…” demişlerdi. Rahmetli nenem ağlamıştı bizi yolcu ederken. Sanki bu dünyadan göçüp gidiyorduk. “Milyonlarca insan var orada. Onların başına ne gelecekse, benim de başıma gelir.” diyerek Diyarbakır’ın Bismil İlçesi’nin Kocalar Köyü’ne gitmiştim ailemle. Kocalar’a atandığımı duyanların ilk tepkisi “Allah kurtarsın kardeşim.” bakışları veya “Adamın yok mu?” soruları idi. Sağımızda solumuzda bombaların patladığı, operasyonların yapıldığı bir dönemde, mesleğimi en iyi biçimde yürütebilmek adına, çok mücadele ettim. Belki yıprandım, ama ardımdan iyi izlenimler bıraktığıma inanıyorum. Devletimizin can güvenliği sağlayamaması üzerine okulumuz kapatıldı. Buraları geçiyorum. Çünkü, asıl konumuz bu değil. Ama, eğer filme alınmış olsaydı Oscar başta olmak üzere, herhalde birçok dalda ödülleri alırdık. Çektiğimiz sıkıntıların maddi ve manevi bedelini ödemek mümkün değil. Sonuç olarak, ancak yaşayan bilir, ancak çeken bilir. Oralarda görev yapmaktan pişman değilim. Yaşadıklarım ise bana çok ama çok değerli deneyimler kazandırdı. Güvenlik nedeniyle okul kapatılınca, Bismil merkeze alındık. O yıllarda üzülüyordum. Çukurova’da yabancı dil eğitimi alan biri olarak bilgilerimin köreldiğini düşünüp ÖSS’ye girdim. Aldığım puan iyiydi. Müfettişlik aklımda yoktu. Puan iyi olunca, kılavuzu tarayıp uygun bölümler aradım. Hem çalışığ hem okuyabileceğim bölümler aradım ve Van Yüzüncüyıl Üniversitesi’ni kazandım. Orada da, köyleri boşaltılmış öğrencilerim oldu. Zaten hep sorunlu okullarda çalıştım. Bunu sorun kaynağı olarak görmedim. Donanımı tamam olan, velisi bilinçli okullarda çalışmak zor değil. Asıl görev böyle ortamlarda birtakım çalışmalar yapabilmekti. 2001’de Mardin’e ilköğretim müfettiş yardımcısı olarak atandım. Mesleğe başlarken kendime bir söz verdim: “Öğretmenin bulunduğu her noktada, onların yanında olacaksın ve onlara karşı şeffaf olacaksın.” Sözümü tuttum ve Mardin’de çoğu insanın gitmeye çekindiği sorunlu bölgelere gözümü kırpmadan gittim. 2007’de zorunlu atama kapsamında, Gaziantep’e atandım. Sizler, yaşama çok farklı noktalardan bakan gazetelere mensup insanlarsınız. Farklı alt kültürlere mensupsunuz. Bir gazeteci asparagas haber yazdığı zaman, bütün gazetecilerin asparagas haber yazdığı iddiası sizi üzmez mi? Birkaç gün önce …………………………………………. Gazetelerinde çıkan ve Adıyaman’daki ilköğreitm müfettişlerinin yolsuzluk yaptığına ilişkin haberler, 3000’den fazla ilköğretim müfettişini üzmüştür. Yarası olan gocunsun misali, üstüme alınmıyorum. Ancak, bir çuval cevizin içinde birkaç çürük ceviz bulup bütün çuvalı çürük olarak nitelendirmek, bir anlamda hakaret sayılır. İnsanlara çamur atmak bu kadar kolay mı ? Diğer yandan, hukukta, belgelenemediği sürece, kişiler suçsuzdur. Var mı suçu, cezayı da çeksin. Siz gazeteciler nasıl birbirinizden farklıysanız, bizim de içimizde çok farklı düşüncelere mensup insanlar var. Hiçbir partiye inancı ve sempatisi olmayan biriyim. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin partilerüstü olduğuna hep inandım. Bizim de sorunlarımız var. Bunları da satırlarınızda görmek isterdim. Çok nadir de olsa, buna değinenleriniz oldu, teşekkürler. 8 yıllık zorunlu ve kesintisiz ilköğretim uygulamasında geçildi, 12 yıllık zorunlu eğitim gündemde ve hala biz "İLKÖĞRETİM MÜFETTİŞİYİZ".Okulöncesi kurumlar, ilköğretim okulları, dershaneler, özel okullar, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, yaz Kur'an kursları, motorlu taşıt sürücüleri kursu, bilgisayar ( güzellik, emlakçılık, yabancı dil, KPSS gibi birçok ) kurslarının denetimi bizde. Bunun yanı sıra valiliğin verdiği birçok görev de bizim tarafımzıdan yapılıyor. Ama adımız İLKÖĞRETİM MÜFETTİŞİ. Üstelik yarın bir gün lise ve dengi okulların denetiminin de bize verileceğini düşünüyorum. Çünkü, ortaöğretimde sorunlar çığ gibi büyüyor. Buna rağmen adımız İLKÖĞRETİM MÜFETTİŞİ. Özlük haklarımızın öğretmen arkadaşlarımızın gerisine düştüğü kanısındayım. Üstelik BAKANLIK MÜFETTİŞİ-İLKÖĞRETİM MÜFETTİŞİ ayrımını anlamak güç. 1 - İLKÖĞRETİM MÜFETTİŞİ yerine EĞİTİM DENETMENİ adı yaşama geçirilmeli. 2 - Yükseklisans, doktora gibi konularda kolaylık tanınmalı. 3 - Yurtdışına da eğitim denetmeni gönderilmeli. 4 - Denetim, bağımısız bir birim haline getirilmeli. 5 - Bakanlık-ilköğretim müfettişliği ayrımı ortadan kaldırılmalıdır. 6 - Branşlaşmaya gidilmelidir. Yabancı dil dersini, yabancı dil bilen, Türkçeyi alanı Türkçe olan denetlesin. Bunlar ilk çırpıda aklıma gelen noktalar. Kendi tuttuğumuz otolarla veya kendi arabalarımızla köylere, ilçelere gitmeye çalışıyoruz. Kışı var, yazı var… İlköğretim müfettişliği seçiminde, spekülasyonları ortadan kaldırmak için yeniden bir yapılanmaya gidilmeli ve seçici davranılmalıdır. Aramızda kurslardan gelenler var, yüksek lisans ve doktora yapmış olanlar var, 4 + 4 yıl lisans okumuş olanlar var, dar bir alanda yaşamış olan da var, çok yer gezip çok ortamda bulunan da var. At gözlüğüyle olaylara bakıp haber yapmanın zamanı geçti. Konuya duyarlı davranıp gereğini yapacağınıza inanıyorum. Sizlerin çoğunu tanıyan, izleyen biri olarak, gönlüm isterdi ki, daha farklı ve güzel bir konu ile size ulaşayım. Böyle bir konu ile size ulaşmak aklıma gelmezdi…Soruyorum, 3000 kişinin hepsi zan altında kalmayı hak etti mi? Gaziantep’ten selamlar.""""